KAFAMDA DELİ SORULAR

548 28 18
                                    

Efecan tam cevap verecekti ki adımımı atıp mutfağa girdim. Gülümsemek için kendimi zorlamadım çünkü biliyordumki ne yaparsam yapayım yüzümdeki bu mal ifadeden kurtulamayacaktım.

İkisininde bakışlarına aldırmadan "Eee ne yiyoruz?" diye sordum sandalyeme otururken. Ayça tost makinesinin yanına gidip herkese tost yaparken Efecan da meyve sularını hazırladı.

Sakin bir kahvaltıdan sonra Efecan duş almak için eve gideceğini söyledi.

Odama geçtim. Canım sıkılıyordu içimdeki sıkıntıyı birileriyle paylaşmak istiyordum ama bu kişi kesinlikle Ayça değildi.

İrfan'la konuşmak için Notebook'a yöneldim. İnternete girip İrfan online mı diye baktım. Ama sonuç olumsuzdu.

Offf ne yapsamki? Her zaman  beni rahatlatan dans gene imdadıma koştu. Şarkı bulmak zor oldu her zaman dans ettiğim şarkıları eledim. En son Kore grubu olan Super Junior'un Opera adlı şarkısını açıp saatlerce dans ettim.

Evde durmaktan bunalmıştım. Üstümr bir kot şort turuncu düz askılı bir tişört ve üstüne de askılı kot gömleğimi giydim. Hava sıcak olduğu için önünü kapatmadım. Sarı spor ayakkabılarımı giyip apartmanın deposuna gittim.

Bisikletimi bulup kilidini açarken deponun kapısı açıldı. Kimin geldiğine dikkat etmeden kilidi açmaya devam ettim.

Bisikleti dişarı çıkarmak için arkamı döndüm. Masmavi gözler beni baştan aşağı süzdü. Neden böyle süzdüğünü anlamam uzun sürmedi.

Birbirimizle çok uyumlu giyinmiştik. Çok dar olmayan kot pantalonu üstüne giydiği sarı tişörtü önünü kapatmadığı ve kollarını sıvadığı dikkat çekiyordu. Ayaklarında marka turuncu ayakkabıları vardı.

Sözleşsek bu kadar uyumlu giyinmeye bilirdik.

Mavi bisikletime atlayıp yanından geçerken bana alayla bakıp kırmızı bir bisikletin yanına gitti.

Depodan çıktıktan sonra sahilde bir süre deniz kenarında o muhteşem kokuyu içime çekerek dolaştım. İlerideki ormanlık araziye doğru sürmeye başladım. Çok sık olmasa da ağaçlarla dolu tek tük arazilerden biriydi burası.

Şehrin içinde hayata tutunamaya çalışan birkaç ağaçtan ibaret...

Yanımda başka birininde bisiklet süren kişininde olduğunu farkedince dönüp baktım. Emre bana değil önüne bakıyordu. Bir süre yan yana ilerledik ama bir anda hızlanıp beni geçti. Offf bu çocuğun amacı neydi?.

Onun ilerleyişini seyrettim bir süre. Önce inat edip onu geçmeyi düşünsem de kendimde bu gücü bulamadım. Yolumu değiştirip sağa saptım.Bir süre daha ilerleyip bir ceviz ağacının altında durdum.

Bisikletimi ağacın gölgesine yaslayıp cevreme bakındım. Emre bir kaç ağaç ötede bir ağaca yaslanmış benim ne yapacagımı seyrediyordu.O burada diye aklımdaki fikirden vazgecmeyecektim.

En yakın sağlam dala tutundum ce kendimi yukarı çektim. İlk aşamayı gectiğime göre kalanı kolaydı. En yakın dala atladım oradan bir diğerine sonra diğerine ... Yüksek bir ağaç olduğu için kolayca hareket ediyordum.

Çıkabileceğim en sin dala gelince oturmak yerine dizlerimi kırıp ters bir şekilde ağaçtan sarktım. Sacların ağaçtan aşağı doğru sarkıyordu. Bu duygu çok hoş.

Emre bir kaç adım ağaca yaklaşıp "Orada havalar nasıl?" diye sordu. "Sensiz yani muhteşem." diye cevapladım.

Ağaca iyice yaklaşıp benim yaptığım gibi ağaca tırmanmaya başladı. Güçlü kollarıyla ağaca tırmanması çok zor olmadı.

YAZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin