MAZOŞİST

470 25 1
                                    

Hala gülüyordum. Üstüm sırılsıklam olmuştu.

Emrenin sıçrattığı sular yüzüme gelmesin diye ellerimi yüzüme siper etmiştim. Bana sinirlenmişti. Ama o da biliyordu ki başka seçeneğim yoktu.

Kavga etmek yerine bana su atıyordu. Bir süre su atmayınca yüzümdeki ellerimi indirip ona baktım. Yüzünde çarpık bir gülümseme vardı ama canının acıdığı her halinden  belliydi.

Ona yaklaştım ve kalkması için elimi uzattım. Emre sanki kıskaçlarım varmış gibi ellerime garip garip baktı ve sonra yeniden su sıçratttı. "Emre yaaaa!!!" diye ciyakadım. Ben kendime gelmeden ekimi tuttu ve kalkmaya calıştı. Ama ben daha dengemi sağlayamadığım için değil onu kaldırmak ben de onun üstüne küvete düştüm.

Yüzümü kaldıramayacak kadar rezil olmuş hissediyordum kendimi. Yüzüm tamamen onun kaslı bedenine gömülmüştü.

Yazlığa geldiğimden beri erkeklerin üstüne düşmeyi alışkanlık haline getirmiştim. Önce Efecan, sonra Emre...

Ben bunları düşünürken Emre "Üstümde yatmayı çok sevdin herhalde" dedi. Başımı yavaşça kaldırdım. Çarpık gülümsemesi yüzüne daha da yayılmıştı.

Ona em sert "Mal mısın oğlum?" bakışlarımdan yolladım. Üstünden kalkmaya calısırken acıyla yüzünü burusturdu.Canını acıtığım için kendimi suçlu hissettim.

Ayağa kalkip ona baktım. O da kalkamaya çalışınca elimle ona destek oldum. "Git bir duş al ben de üstümü temizleyeyim. Tisörtüm kahve oldu senin yüzünden." dedim. "İğrenç kahve yapıyorsun" deyip piçce gülümsedi. Defol bakışlarımı görünce susup banyodan cıktı.

Onun arkasından bakmayı kesip aynaya baktım. Turuncu tisörtüm tamamen kahve olmuştu. Suyu açıp hızla elimi yüzümü yıkadım. Biraz sakinleşince askılı tisörtümün önünü suyla temizlemeye çalıştım. Ama hic bir ise yaramadığı gibi daha da iğrenç görünmesine sebep oldu.

En sonunda pes ederek banyodan çıktım. Su sesini takip ederek Emrenin odasına gekdim.

Siyahlı-mavili bir oda ile karşılaşınca ufak bir şok geçirdim. En sevdiğim iki renk bir arada...

İkinci bir şok da beni yatağın baş ucunda bekliyordu. Yatağın baş ucunda bir çerçevenin içinde imzalarla dolu bir Galatasaray forması vardı. Oha Galatasaraylı mıydı????

Kendime gelip su sesinin geldiği kapıya yaklaştım. "Emre herhangi bir tisörtünü giyebilir miyim? Benimkisi hem kirli hem ıslak da" dedim.

"Kafana göre takıl" dedi. Dolaba doğru ilerledim. Benimkinden çok daha büyüktü. Kapağı kaydırarak açtım. Gözüme ilk takılan Galatasaray formaları ve GS Storedan alınmış yüzlerce tişört oldu.

Allahım Cennete mi düştüm ben???

Oha bu çocuk da benim kadar fanatikti.

Elim o tisörtlere kaydı ama hayır onları giyemezdim. Dolaba yeniden göz attım. Her renk kıyafet vardı ama genel olarak siyahtı. Elime ilk gelen tişörtü aldım. Soluk mor renkli üstünde yeşil canavarlar bulunan bir tanesiydi.

Aceleyle üstümdeki tişörtü çıkardım ve yeni tisörtü giydim. Çıkardığım tişörtü bir kenara fırlattım.

Yatağa yaklasıp imzalı formaya bakmaya başladım. Ben de istiyorum bu formadan yaaa...

Bazı insanlar ne kadar da şanslı. Ben ki sırf hastanede yatan taraftarlarını ziyarete geliyorlar diye kendimi hastanelik edip onları çağırmayı planlayan bir insandım. Off çok malım ya... Şansıma küfredip yatakdan kalktım...

Saatlerce o formaya bakabilrdim ama görmemiş gibi davranmak istemiyordum. Odaya bir kez daha baktım. Aynaya bakmak aklıma geldi. Yavaşca aynaya doğru yürüdüm. Tam önünde durup yansımama baktım.

Üstdek soluk mor tişört uzun olduğu için altımdaki kot şort belli olmuyordu. Yüzümse makyajsız ve ifadesizdi. Gözlerim çok boş bakıyordu ve saçkarım evde tepemden nasıl bağladıysam o haldeydi. Kısacası hoş görünmenin yanınadan bile geçmiyordum.

Arkamdan bir ses sanki bana inat olsun diye "Güzel görünüyorsun aynaya  iğrençmişsin gibi bakmayı kes." dedi.

Emreye baktım. Bakmamla utancımdan kızarmam bir oldu. Üstünde sadece beline sardığı havlu vardı.

Gözlerimi zorlukla kaslı göğsünden cekip gözlerine baktım. Yüzündeki yaraların kanadığını görünce kaşlarımı çattım.

Kaşı patlamıştı ve duş almasına rağmen hala kanıyordu.Yanına gidip ecza dolabını sordum. Beni takmadan yürüyüp yanından geçti.

Odaya geri döndüğünde elinde bir kutu ve kutunun içinde de pamuk, gazlı bez ve bir sürü kremin olduğunu gördüm.

Yatağın köşesine aynanın tam karşına oturdu. Kutudan bir pamuk cıkardı ve üstüne oksijenli su olduğunu tahmin ettiğim bir sıvı döktü. Islanan pamukla kaşına  bastırdı.

Yüzü ani bir acıyla burustu.Yanına gidip elinden pamuğu aldım. Daha nazik bir şekilde yüzündeki kanı temizledim.

Kutuda isime yarayacak başka bir şey var mı diye bakacakken bacağındaki kanı gördüm. Nefesimi aniden tutunca Emre bana baktı. Sonra nereye baktığımı anlamış olacakki ayağa kalktı ve yatağın diğer tarafına yürüdü.

"Bacağına noldu?" sesim o kadar düz çıkmıştı ki kendimden korktum.

"Yok bir şey" diye cevap verdi.

"Ne demek yok bir şey? Duş aldığın halde vücudunun her yerinde kan var!Hem dayak yesen bile bacağın nasıl kanaya bilirki. " aklıma kesici bir aletle bu hale geldiği fikri gelince derin bir nefes alıp yanina gittim.

"Sıcak su ile duş aldım o yüzden kanı durmadı." dedi düz bir sesle.

"Manyak mısın? Yazın ortasındayız, yaralısın ve sen kaynar suyla mı duş aldın???" artık bağırıyordum.

Bana cevap vermek yerine yatağa uzandı ve gözlerini kapattı. Bu hareketi ben daha da sinirlendirmekten başka bir işe yaramadı.

"Mazoşist misin?" diye sordum. Eskisi kadar bağırmasam da sesim sert ve soğuk çıkmıştı.

Kafasını hayır manasında salladı ve "Acıyı nasıl unutursun biliyor musun? Canını daha çok acıtarak Sarhoşken canımın acıdığını pek.hissetmiyordum. Aslında hissetsem de umursamıyorum... Ama ayılınca...Duştayken belki o kaynar suyun yaktığı her yer canımı çok acıtıyordu belki ama hiç olmazsa BEN  kendi canımı acıtıyordum başka birisi değil. Beni anlıyor musun? Başka kimsenin benim canımı acıtmasına izin veremem. Zarar verseler  bile canımı acıtamazlar..."

Bu da neydi???

Kendimi toparlayıp yanına yürüdüm. "Yarana bakmama izin ver" Hayır manasinda kafasını salladı.

"Sen izin vermezsen ben bakarım." dedim ama yarası çok yanlış bir yere yakındı sanırım. Bir an ne yapacağımı bilemeden öylece kaldım.

Emreye baktığım da pis pis sırıtıyordu. " O kadar görmek istiyorsan söyleseydinde yaralanmadan önce gösterseydim." dedi.

"İğrençsin" diye haykırdım resmen. Havluya elim gidince engellemeye calıştı ama sakın dermiş gibi bakınca engellemekten vazgeçti. Havluyu hafifçe açıp yaraya baktım.

Arkamdan bir ses geldi. "Abi". Başımı yavaşça çevirip bakınca kapıya yaklaşan Efecanı gördüm.

Ne abisi? Abi mi?

OHA AYNI MAVİ GÖZLER...

Efecan beni görünce gözleri büyüdü.

Bulunduğumuz pozisyon: Üstümde Emrenin tişörtü vardı ve sortum görünmüyordu. Emre yeni duştan çıkmıs ve ve belindeki havluyu saymazsak çıplaktı ve ben o havlunun birazını kaldırmıstım.

Tamam yanlış anlaşılacak bir pozisyondaydik ama benim böyle bir şey yapmayacağımı Efecan bilirdi dimi?

Efecan hısımla odadan cıktı. Kapıyı çarpıp evden çıkmıştı.

Etmeye dönüp "Siz kardeş misiniz?" diye sorabildim sadece...

YAZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin