Suzy genç adama baktı.
-Ha?
-Babanın ölümü için kendimi sorumlu hissediyorum. Ama yine de seni korumak için elimden gelen her şeyi yapacağım.
Suzy hiçbir şey anlamadığı için susmayı yeğledi.
Ne yani; birini bitirmeden, farklı bir hayata mı başladım? Yoksa... Bitirdim mi? Yoksa... ÖLDÜM MÜ!? diye düşüncelerle boğuşuyordu içten içe. Ölmediğine kendini inandırmak istiyordu. Şimdi yapması gereken tek şey normal görünmeye çalışmaktı.
-Ben nerede kalacağım? diye sordu Suzy. Şuanki durumunu göz önünde bulunduracak olursak bu mantıklı bir soruydu. Suzy nereye gideceğini bilemiyordu çünkü.
Genç adam cevap verdi:
-Burası senin için tehlikeli, babam senin için ikinci bir emir vermeden saraydan ayrılmalısın. Artık ben bile onun ne planladığını kestiremiyorum. <<Biraz duraksadıktan sonra sözüne devam etti.>> Benimle gel.
Adam elini Suzy'ye uzattı. Suzy, ona güvenmesi gererektiğini hissediyordu. Çekinerek kendine uzanan eli tuttu ve hafifçe doğruldu. Genç adam, Suzy'yi atına bindirdi ve büyük bir kapıdan çıkıp geniş sokaklarda insanların arasından ilerlemeye başladılar.
***
Siyoon akşamüstü evine döndü. Aklı hep Suzy'deydi. Onu orada bırakıp gittiğini ve koruyamadığını düşündüğünden, içini derin bir suçluluk duygusu sarmıştı. Bay Shik'in yardımcısı Seung, polise haber verdiklerini ve koruluğun karış karış arandığını söylemişti. Bu, Siyoon'u az da olsa rahatlatıyordu. Fakat tek sorun bundan ibaret değildi. Ne olduğu belirsiz ve Siyoon'un "deli" diye adlandırdığı Boyoung, gidecek yeri olmadığını söyleyince Siyoon onu kendi evine getirmişti ve buna pişman olacağa benziyordu. Boyoung eve girer girmez etrafa saldırmaya başlamıştı. İşaret parmağını sağa sola sallayıp duruyordu:
-Woow! Bu da ne!?
-Televizyon, diye yanıtladı Siyoon bıkkın bir şekilde.
-Televizyon dediğin şey bu demek. Gerçekten çok ilgiinç. Peki bu ne?
<<Elinde bir CD tutuyordu.>>
-CD.
-Şidi mi? Nasıl bir isim bu böyle? Herneyse... Ne işe yarar bu?
Cevap alamayan Boyoung sorularına devam etti.
-Bu ne?
-O bir takvim. Lütfen bu son soru olsun! dedi Siyoon sinirle.
-Vaay. Gerçekten mi? Peki ne yazıyor? Tam okuyamadım.
-22 Ağustos.
-Ağustos diye bir ay olduğunu bilmiyordum. dedi Boyoung çekinerek.
Siyoon çok çabuk sinirleniyordu.
-Hiç şaşırmadım, neden acaba?? Bu kadar cahil olduğuna inanamıyorum. Sen 2013 diye bir yıl olduğunu da bilmiyorsundur şimdi..!
-Ne? Anlamadım?
-Sağır mısın? 2013 diyorum.
Boyoung gözlerini kocaman açarak sordu:
-2013 yılında mıyız?
-Evet. Ne mutlu sana bir şey daha öğrenmiş oldun! Artık eşyalarımı ellemeyi bırakır mısın??
Siyoon bu sözlerinden sonra kapıyı çarpıp evden çıktı. Olanlar onu epey germişti ve temiz havaya ihtiyacı vardı. Boyoung'a verdiği tepkinin biraz fazla olduğunun farkındaydı, ama bu elinde değildi işte... Kızın ağzından çıkan her şey tam bir saçmalıktı. Tuhaf olduğu doğruydu ve Siyoon onu gizemli buluyordu. Tuhaf ve gizemli... Aptal ve gizemli...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İdol Günlükleri 1
Fiksi PenggemarYaşadıklarım... Beni gerçekten şaşırttı ve aklımın sınırlarını epey zorladı. Hayatımın diğer insanlar gibi, veya diğer idoller gibi olduğunu ve hep böyle devam edeceğini düşünmüştüm... Yaşam ve ölüm, uğur ve uğursuzluk, zaman ve sonsuzluk, geçmiş ve...