5. Bölüm ~ İnfaz

74 8 2
                                    

-Tehlikedesiniz.

-Ne? Ne tehlikesi?

Yaşlı kadın cevaplamadan Suzy'i bir yöne doğru sürüklüyordu. Suzy direnmedi, içinden gelen ve kadına güvenmesini söyleyen sesi dinleyip kendisini istediği yere götürmesine izin verdi. Hızlı adımlarla yürüdükleri birkaç dakikadan sonra yaşlı kadın Suzy'nin kolunu bıraktı ve saygıyla eğildi.

-Bağışlayın, sizi bu şekilde tutup sürüklemek istemezdim fakat...

Kadın yutkundu.

Bulundukları yer boş bir sokaktı. Suzy burayı öncekinden daha da tehlikeli bulmuştu.

-Buraya neden geldik? diye sordu.

-Majesteleri, peşiniz kralın adamlarıyla dizili!.. <Derin bir nefes aldı.> Bekleyin, konuşacak çok şeyimiz var.

Etrafına bakındıktan sonra yol kenarındaki bir avludan içeri yöneldi ve endişeli gözlerle Suzy'ye "Gel." anlamında bir bakış firlattı.

Suzy biraz duraksadıktan sonra kadını takip etmeye karar verdi. Tahmini doğruysa burası boş bir dükkandı ve sadece gizlenmek için içeri giriyorlardı. Zaten yaşlı kadının organ mafyasına veya seri katile benzer bir yanı yoktu. Hoş, Suzy hâlâ neden gizlenmesi gerektiğini de bilmiyordu ama neyse...

Şu "majesteleri" lafı onu bir anda serseme çevirse de belli etmemiş, bozuntuya vermemişti. Kralın adamları peşindeymiş, eyvah! Kimmiş canım bu adamlar?  Suzy o an bir karar verdi: Artık her şeyi sorgulamayacak ve işin tadını çıkaracaktı; kendisini çaresiz, kimsesiz ve boşlukta hissediyordu. Ve hatta ölü gibi... Kaderine teslim olmuştu ve düşünme yetisini kaybetmek üzereydi. Yapması gereken, neresi olduğunu bilmediği bu dünyada mantıklı bir şey bulabilmekti, ufacık bir şey.

Yaşlı kadının çatallı sesiyle kafasındaki düşünceler aniden dağıldı,

-Yaşadığınız için öyle minnettarım ki..

Suzy bir şey söylemedi. Kadın konuşmasını sürdürdü.

-Gerçekten saraydan kaçtınız mı?

Suzy bu sorunun cevabını bilmiyordu, "Gerçekten saraydan kaçtım mı?" dedi içinden.

-Prenses Hazretleri, hiç iyi görünmüyorsunuz.

Sayısız kez işittiği "Prenses" kelimesi bu sefer Suzy'de hiç beklemediği bir etki yarattı. Birden kahkahalara boğuldu, yere çömeldi ve yüksek sesle gülmeye başladı. Gözleri nemlenmiş, yanakları gerilmişti. Kısa sürede bu kahkahalar hıçkırılara ve ardından acı bir feryada dönüştü. Ağlamaya başladı. Kendisini berbat hissediyordu. Anlatılamayacak kadar berbat. Dakikalarca gözyaşı döktükten sonra bilincini kaybetti.

***

Suzy, uyandığında kendisini alçak tavanlı ahşap bir odada buldu. Başucunda oturan yaşlı kadını farketmesi de uzun sürmedi. Bir robot edasıyla yattığı minderden kalktı ve anlamsız bakışlarla kadına baktı. Tek bir cümle döküldü ağzından:

-Ben hiçbir şey bilmiyorum..

Bu sefer anlamsızca bakma sırası yaşlı kadındaydı. Evet, böyle bir cevabı kesinlikle beklemiyordu. Bilmediği şey neydi? Neyi bilmiyor olabilirdi? Hayır, neyi?

Bir süre kimse konuşmadı ve şömine benzeri bir kutuda yanan ateşin sesini saymazsak oda tamamen sessizliğe gömüldü. Her ikisinin de birbirlerine ne söyleyebileceklerine dair bir fikri yoktu. Uzun süre sonra bu sessizliği bozan Suzy oldu.

İdol Günlükleri 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin