Tam 3 günÜç gündür beni kapattığı bu odada yalnızım. Bir kere olsun gelip nasıl olduğuma bakmadı. Ondan o kadar nefret ediyorum ki bana bu yaptıklarının acısını ondan öyle bir çıkaracağım ki yaptıklarına köpek gibi pişman olacak! . Ona olan nefretim hiçbir zaman geçmeyecek. Söyledikleri aklımdan bir an olsun çıkmıyor, beni bir 'orospu' gibi görmesi, her seferinde bunu dile getirmesi çok dokunuyor çok...
Ertesi Gün
Gözlerimi zorla açtığımda etraf zifiri karanlıktı fakat uzandığım yer kapalı kaldığım odada oturduğum yer gidi sert değildi. Kafamın altında da bir yastık vardı. Tam Uzandığım yerden kalkıp ışığı yakmaya yelteniyordum ki sol kolumdaki sızlamayla beraber bunu yapamadım. Kolumun acısıyla çıkardığım sesten sonra ışık açılmıştı. Bulunduğum yerde kısa bir süre göz gezdirdikten sonra anladım hastanedeydim. Ve kolumdaki acının sebebi takılı olan serum'muş . Kafamı kaldırdığımda bir çift gözle birleşti bakışlarım. Bu simsiyah gözleri nerede görsem tanırdım. Nefret ettiğim adamın gözleriydi onlar tanımamak mümkün mü ?... Yeni yeni kafamda her şey oturuyordu. Beni kapattığı odada günde 1 kez bıraktığı yemeklerden inadımdan bir lokma bile yememiştim ve o anlardan hatırladığım son şey açlıktan kararan gözlerim olmuştu. Kalktığım yatağa geri oturdum ve uzanır pozisyona geçtim. Yanıma gelip ayaklarımın ucundaki pikeyi üzerime örtmeye yeltenince sert bir tonda ''İstemiyorum'' dedim. Buna rağmen duymamazlıktan gelerek pikeyi göğsümün altına kadar örttü. ''Doktoru çağırayım ben'' dedi ve hızlı adımlarla odayı terk etti. Adam hiç değişmiyordu bulunduğum konuma düşmemin sebebi kendisi değilmiş gibi birde benim isteklerime saygı göstermemekte ısrarcıydı. O odada kaç gün kaldım onu hatırlamıyordum. Tek hatırladığım şey çok aç ve susuz kalmıştım. Yaşadıklarımı düşünürken odanın kapısının çalınmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Kapı açıldığında doktor ve onun arkasındaki Demir görüş alanıma girdi. Doktor yüzüne güven veren bir tebessüm kondurarak yatağımın yanına kadar geldi. ''Sonunda gözünüzü açtınız. Bir an gerçekten ümitsizliğe kapılmadım değil doğrusu. Çok bitkin düşmüştünüz. 1 hafta önce Hastaneye geldiğinizde hayati fonksiyonlarınız neredeyse tükenmişti. Ama sandığımızdan güçlü çıktınız. 1 haftadır uyanmanızı bekliyorduk. Bu süre zarfında sizin tedavinizde bende üzerime düşeni gerçekleştirdim. Fakat şunu söylemeliyim ki bu süreç içinde eşiniz bir an olsun hastaneden yanınızdan ayrılmadı. Çok şanslısınız size böyle kör kütük aşık olan bir eşiniz var. Neyse ben sizi daha fazla yormayayım. Siz de dinlenin. Yarın sabah kontrole gelirim. Kendinizi sakın yormayın.'' dedi ve odadan çıktı. Doktorun çıkmasıyla beraber odada bir gerginlik hakimiyeti ele aldı. Göz ucuyla Demiri süzdüğümde çok yorgun gözüküyordu. Gerçekten doktorun dedikleri beni bir hayli şaşırtmıştı. Göz altları kıpkırmızıydı, zaten yeterince belli olan elmacık kemikleri sanki daha da belirginleşmişti. Bu hali beni fazlasıyla şaşırttı. Ben ona baktıkça elini ayağını nereye koyacağını şaşırıyordu. Göz göze geldiğimizde hemen kafamı yana çevirerek gözlerimi yumdum. Kendimi yorgun hissediyordum fakat uykum yoktu. 1 haftadır uyutulan siz olsanız sizinde uykunuz olmazdı. :) Açık olan ışığı kapattı ve tek kişilik refakatçi koltuğuna oturdu. Aradan yarım saat geçmişti ki Demir ayaklandı. Gözlerim kapalıydı fakat ayak seslerini duyuyordum. Yatağın öbür tarafındaki ağırlıkla beraber kalp atışlarım hızlandı. Yatak tek kişilik bir hastane yatağıydı. ikimizde yan yatıyorduk. Aramızda en fazla 1-2 cm boşluk vardı. Belimde hissettiğim kaslı kolları hazmetmeye çalışırken beni kendine doğru çekip aramızdaki boşluğu tamamen kapattı. Şimdi bir bütündük işte, Burnunu saçlarımın kapattığı boynuma gömdü ve orada öylece kaldı. Derin derin soluklar alıp veriyordu. Bedenime değen bedeni heyecana kapılmama sebep oluyordu. ''Çok özür dilerim'' konuştuğu zaman boynuma değen nefesi bağımlılık yapacak cinstendi. Ben bulunduğum anın garipliğiyle savaşırken tekrar konuşmaya başladı ''Sana yaşattıklarım için çok pişmanım. Bunların hiçbirini hak etmedin. Uyanınca sana bunları söylemeyecek olmam çok can sıkıcı olsa da en azından sen uyurken söylemek içimi rahatlatıyor''. Fısıltı şeklinde konuşuyordu. Duyduklarım gözlerime yaşların hücum etmesini sağlıyordu. Yaşadıklarım aklımdan bir an olsun çıkmıyordu. Bu da öfkeyle yakıp kavuruyordu tüm benliğimi. Ama şu an onun bu söyledikleri bir yandan da içime işliyordu. Kalbimde küçücük bir nokta onun şuan gerçekten pişman olduğuna inanıyordu.. Ben bunları düşünürken Demirin soluklarının düzene girdiğini fark ettim.Kim bilir ne kadar yorgundu ki hemen uyuya kalmıştı. Bunu fırsat bilerek yavaşça yüzümü ona doğru döndüm. Pencereden giren ay ışığının aydınlattığı kadarıyla kusursuz yüzünün her bir noktasını hafızama kazımaya çalışıyordum. Uyurken o kadar masumdu ki kalbimi titretiyordu. Kafamı onun sert göğsüne yasladım ve o aşık olduğum erkeksi kokuyla huzuru bulduğumu düşündüm... Sonrası ne mi ?? Karanlığın Kollarına teslimiyet...
İYİ OKUMALAR BİRAZ KISA OLDU BİLİYORUM AMA UZATINCA SAÇMALAMAKTAN KORKTUM. VE SİZİ BİR GÜN DAHA BEKLETMEK İSTEMEDİM. KUSURA BAKMAYIN ÇOK GEÇ YAZDIM BİLİYORUM.... NEYSE YA KEYİFLİ OKUMALAR :)) SİZİ SEVİYORUM. :)💜