Odanın kapısında öylece dikiliyorduk. Başımdan aşağıya kaynar su dökülmüşe dönmüştüm. Kafamı çeviripte arkamda duran Demire bakmaya cesaret edemiyordum. Odanın hali her türlü yanlış anlaşılmaya müsaitti. Anlaşılan Demir şu an hakkımda çok kötü şeyler düşünüyordu. Derin bir nefes aldım ve cesaretimi toplayarak ona doğru döndüm. Odanın içine odaklanmış öylece bakıyordu. Gözlerinde görmeye alışık olduğum öfke yerini kırgınlığa bırakıp gitmişti. Bu hali kalbimi acıtıyordu. Şimdi sadece kırgın bakıyordu. Derin bir nefes çektim içime ve gözlerimi yumarak adını zikrettim "Demir" konuşmaya başlamak için yüzüme bakmasını bekliyordum ama bir türlü bakmıyordu. "Yüzüme bak, anlatacağım." Bu sözlerim onu çileden çıkarmış olmalı ki bir hiddetle bana dönüp üzerime doğru yürümeye başladı. Gözlerini yine o alışık olduğum öfke bürümüştü. Üzerime yürüdükçe geri geri gidiyordum. Aniden durdum. Ben durunca o da afalladı ve yürümeyi kesti. "Beni dinleyecek misin?" Bir umutla gözlerine bakıyordum. Kalp atışlarını duyabileceğim kadar sessizdi oda. Konuşmuyordu. Ağzını açsa birşey söylese açıklayacağım, anlatacağım herşeyi. Ondan sonra inanıp inanmamak ona kalmış.. Bana davranış şekli kendimi suçlu hissettiririyordu. Tekrar ismini söyledim..
-"Demir"
Yüzümü hafızasına kazımak istercesine baktı.. Baktı ama konuşmadı.. Öylece arkasını dönüp kapıya doğru ilerlemeye başladı. Tam çıkacakken birden arkasını döndü;
"Yapmazsın sandım.."
Dedi ve konuşmama fırsat vermeden odayı terketti.
'Yapmazsın sandım'... Demir bey istediğini yapabiliyor ama ben yaptığım zaman neredeyse beni gırtlaklayacak raddeye geliyordu. Kendimi açıklama gereği duymadan, o neye inanıyorsa onu kabul edecek, sesimi çıkarmayacaktım.. Ben gerçeği biliyordum ve onun bilmesine gerek yoktu. Çırpındıkça dahada dibe batıyorduk. Onun yüzünden bu durumdaydık. Beni kendi evimde bir sürtükle aldatmasaydı ben evden çıkıp o lanet yerde içmeyecektim bütün bunlar başımıza gelmeyecekti.. İstediğini düşünsün, isterse bana küfretsin ağzımı bile açmayacağım.. Elbet bir gün anlayacak böyle birşey yapmadığımı.
Tüm iştahım kaçmıştı. Banyo yapıp rahatladıktan sonra birşeyler yiyebilirim belki düşüncesi ile banyoya doğru yöneldim.
Banyoya girer girmez jakuziyi açtım. Su dolmaya başlarken içerisine biraz yaban mersini birazda çilek kokulu duş jelinden döktüm. Kıyafetlerimi çıkarıp kirli sepetine attım. Suyun içine kendimi bırakır bırakmaz tüm kaslarımın rahatladığını hissettim. Gözlerimi kapatıp bu rahatlığı ikiye katladım.
Yeniden gözlerimi açtığımda kendimi bir hayli mayışmış hissediyordum.Elimi suyun içinden çıkarıp baktığımda artık buruşmuştu. Yerimden doğruldum iyice durulandıktan sonra sudan çıktım.
Askılıkta duran sarı bornozumu üzerime geçirdim. Odaya geçer geçmez dolabın karşısına geçtim önce elim saten bir geceliğe kaydı fakat bunu şu an giymemin doğru olmayacağını düşündüm. O yüzden geceliği bıraktım ve elime bir şort atlet takımı alıp üzerime geçirdim. Saten kumaşı her zaman çok sevmişimdir. Özellikle gecelikleri. Sanki tenime masaj yapıyor gibi hissiyat veren bir kumaştı. Evlenmeden önce hep saten geceliklere özenirdim fakat annem bunları bekar bir kızken giymemin doğru olmayacağını söylerdi. Saçlarımdaki havluyu açarak onları serbest bıraktım. Saç kurutma makinelerinden hiç hoşlanmazdım. Acil bir yere yetişmeyeceksem çok fazla kullanmamaya özen gösterirdim. Bu huyum genellikle kışın sürekli hasta olmama neden olurdu. Ve benim migren rahatsızlığım vardı. Bunu kış aylarında çok fazla tetiklese de beni saçlarımı kurutmaya teşvik edemiyordu.Bu oda artık üstüme üstüme gelmeye başlamıştı. Odadan çıkıp aşağıya mutfağa indim. Kendime ufak bir tost hazırladım ve yanına da bir bardak limonata doldurdum. Tabağı ve bardağı bir tepsiye koyarak salona geçtim. Etraf toparlanmıştı. Anlaşılan Demir ben uyurken bir görevli tutup toparlatmıştı. Elimdeki tepsiyi ahşap büyük kare sehpanın üzerine bıraktım. Hemen orada duran kumandayı elime alıp kanepeye oturdum. Tepsiye uzanıp kucağıma aldım.
Yemeğim bittikten sonra yerimden kalkacak gücü kendimde bulamadım. O yüzden kucağımdaki tepsiyi tekrar sehpanın üzerine koydum. Televizyonda ki saçma sapan magazin programlarını ışık hızıyla geçerek güzel bir film arayışına geçtim. Uzun bir arayıştan sonra istediğim tarzda bir film bulamayınca televizyondan internete girip aşk sana benzer adlı filmi açtım. Ne zamandır izlemek isteyipte vakit ayıramadığım bir filmdi.
Film bittiğinde bende salya sümük ağlıyordum. Nedense çok etkilenmiştim.
Bugün film izleme rekoru kıracaktım anlaşılan . Biraz neşelenmek amacıyla Hababam sınıfı sınıfta kaldı filmini açtım. Uyuya kalana kadar böyle kaç film izledim bilmiyorum...
Kanepede iki büklüm bir şekilde gözlerimi açtığımda saate bakma ihtiyacı duydum. 03.56 olmuştu. Koltukta doğruldum ve tuvalete gitmek için ayaklandım. Salon katındaki tuvalete doğru gidiyordum ki merdivenlerin oradan geçerken duyduğum bir kadının zevk sesleriyle yerime çakılıp kaldım....