VASİYET

291 20 16
                                    

"Hayatımın en zor günleriydi  hastane kapısında  beklemek. Hele de sevdiğin insan hastanede can çekişiyorsa.. 
Uzun uğraşlardan sonra baban  ve ben çalıştığımız holdingden izin almayı başarmış, üçümüz birlikte sessiz, deniz kenarında bir kulübede bir haftalığına dinlenmeye gitmiştik. Sen o zaman daha iki yaşındaydın. Çok iyi gelmişti bu hepimize. Yüzüyor, balık tutuyor, seninle oynuyor, kafa dinliyorduk. O zamanlar kırmızı spor arabamız vardı. Dönüşte baban sürücü koltuğundaydı. Müzik dinliyor, gülerek evimize dönüyorduk artık. Yolunu şaşıran bir kamyon hızla üzerimize geliyordu. Baban hemen direksiyonu kırdı ve ondan sonrası benin için meçhul. Gözlerimi hastanede açtım. İlk seni sordum doktora. Denizim bir tanecik kızım benim. Nasıl korkuyordum bir bilsen. Doktor yanıma gelip senin iyi olduğunu söylediği an ben çoktan ağlamaya başlamıştım. Sevinmiştim. Hem de çok. Ama baban! Onu görmeliydim. Hemen yataktan doğruldum ve babanı görmek istediğimi söyledim. İzin vermediler. Bağırdım, isyan ettim, nasıl olur da Fuat'ı bana göstermezlerdi. Öğrendim ki baban hala yoğunbakımdaymış. O halimle kalktım ayağa gittim yoğunbakım odasının kapısına. Bekledim, bekledim. Tabii o sırada Fuat'ın ve benim ailelerimiz geldi. Durmadan bir ağlama hüküm sürüyordu. Bense ağlayanlara kızıyor, durmadan Fuat'ın ayağa kalkacağını söylüyordum. Birden odanın kapısı açıldı ve doktor dışarı çıktı. Konuşmak için durdurdum onu. Beni odasına çağırdı. Fuat'ı da  normal odaya alacaklarmış. İçime resmen su serpildi. Hemen doktoru takip ettim. Bana Fuat ile ilgi konuları artık bayan bir doktorun ilgileneceğini söyledi. Kısa zaman sonra doktor yanıma geldi ve sıcak bir şekilde geçmiş olsun dileklerini iletip asıl meseleye geçti. Beyin ölümü gerçekleşmişti Deniz. O anda şok oldum. Beynim durmuştu. Düşünemiyordum bile. Benden uzun konuşmalar sonunda  babanın kalbini bir gence nakletmek istediklerini söyledi. Çok acil kalp aranıyormuş. Tabi ben hemen karşı çıktım. Olamazdı. Fuatım'ın kalbi bir başkasında nasıl atardı? Olacak iş değildi. Fuat'ın anne ve babasıyla da konuştu doktor. Onlar da ilk başlarda istemediler ama sonradan gencecik bir insana hayat bahşetmek, onu yaşama kazandırmak çok güzeldi. Onun için bir umut ışığı doğmuştu. Bense hala reddediyordum. Ama sonra düşündüm Fuat artık geri gelemeyecekti, yanımızda olamayacaktı. Neden ondan bir parçayı hayata tutundurup hala kalbinin atmasını sağlamak varken, tamamen onu kaybedeyim. Ve doktora kabul ettiğimi söyledim, gerekli evrakları imzaladım ve kendimi dışarı attım. Beni teselli etmeye çalışıyorlardı ama nafileydi. Hastaneden çıktık ve Fuat'ı usulüne uygun olarak defnettik. Çok ağladım hem de çok. Ama elimden bir şey gelmiyordu. Bir ay sonra gencin ameliyatı vardı. Gittim ben de bekledim o hastanede. Ailesini bir görseydin nasıl sevinçli, meraklı ve heyecanlıydı. Bir yandan da acaba operasyon başarılı mı geçecek diye haykıran gözler ameliyathanenin kapısına odaklanmıştı. Ben de bir köşede onu bekledim. Yanıma babanın doktoru geldi. Hani bayan olan vardı ya. Anlatmıştım, işte o. Benim yanımda o da bekliyordu. Zaman geçiyordu ama ne giren vardı ne de çıkan. Nihayetinde bu heyecana dayanamadım ve hastane bahçesindeki bankların birine oturdum. Bir müddet sonra yanıma bayan doktorumuz geldi. İsmini hala sormamıştım. Bana  gencin ailesinin beni beklediğini, tanışmak ve bana teşekkür etmek istediklerini söyledi. Ama ben o anda girmek istemiyordum. Hazır hissetmiyordum kendimi. Gencin uyanmasını bekledim. Uyandığında ben hala o banktaydım. İçeriye girerken çok heyecanlanmıştım. Kapıyı açtım ve genç ile göz göze geldim. O anda istemsizce iki damla yaş aktı gözlerimden. Hemen yanına gittim ve ona sarıldım. Halimden anlamış olmalı hiç ses çıkarmadı. Başımı göğsüne yasladım ve kalp arışlarını dinledim. Deniz, bu atan kalp babanın kalbiydi yavrum. Çok değişik bir histi. Anlatamam. Yavaşça doğruldum ve gözlerimden akan yaşı sildim. Tanıştık onunla. Adı Kaan. On yedi yaşındaydı. Annesinin mutluluğunu tarif edemem. Ben gidene kadar hep hayır duası etti ve teşekkür etti. O an kesin olarak anladım. Doğru kararı vermiştim. Bir annenin yavrusu için ne kadar çırpındığını onu yaşama döndürmek için başkasının vicdanına mahkum oluşunu. Çok sevindim Deniz. Kaan hayata döndü. İstediği gibi maç oynayabilecek, korkmadan ve kendini kısıtlamadan hareket edecek. Hastaneden çıktığımda babanın mezarına  gittim. Ona olanları anlattım. Ameliyatı, tanışmamızı, hissettiklerimi... Benim yerimde o da olsa onunda aynı şeyi yapacağını hissediyorum Deniz. Baban da benim yaptığımı yapardı. Hep babanı bana sorup durdun. Şimdi evlisin, ikiz çocuklarınların var. Canım torunlarım benim. Ama  sen büyüsen de içindeki merakın da seninle büyüdüğünü çok iyi biliyorum kızım. Bu zamana kadar bunları senden sakladım. İnan bunları söyleme cesareti bulamadım kendime. Ne tepki vereceğini bilemedim ya da benim hakkımda ne düşüneceğini. Ama ben yaptığımın sonuna kadar arkasındayım ve bu vasiyetimde de senden bir isteğim olacak. Bunu sana vermesi için hala adını sormadığım o bayan doktora verdim. Bu vasiyet  ben ölünce senin eline geçecek. Ben organlarımı bağışlayacağım kızım. Sen de lütfen bunu mazur gör. Beni anla. Nice canlar bizim gibi insanlardan gelecek bir organın gözüne bakıyor kızım. Empati kur nolursun. Sana önceden kararımı söylemediğim için beni affet. Seni seviyorum canım kızım. Hep mutlu ol,hep huzurlu ol. Allahaısmarladık yavrum. Hakkını helal et bitanem. Hoşçakal. "

Annemin vasiyetini okuduğumda nasıl bir zorluk çektiğini babamı nasıl sevidiğini anladım. Tam iki yıl boyunca Kaan'ı aradım. Sormadığım yer kalmadı. Evet sonunda buldum. Onunla tanıştım. Annemin vasiyetinden bahsettim ona. Hala Kaan ile konuşup görüşüyoruz. Onda benim babama ait bir şey var. Babamın kalbi var. Annemin organlarını bağışlamasına izin verdim. O zaten kararını vermişti. Bana ise onu desteklemek ve kararına saygı duymak kalıyordu.  Annemin  sayesinde eksiği olan birçok insan hayatını düzene soktu ve sağlığına kavuştu. Canım annem ben de seni çok seviyorum. Ben bir şeyi daha iyi anladım. Organ bağışlamak toprağın altına eksik girmek değil, insanlara can vererek huzurla toprağın altında uyumak demek...

Hikayemi sonuna kadar okuyan, oy veren ve yorum yapan herkese teşekkür ediyorum.  Beğenmeniz dileğiyle. Mutlu kalın, hoşçakalın💖

KISA HİKAYELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin