Geçen yıl benim için çok önemliydi. Çünkü o yıl hayatım resmen şekillenecekti. Tek bir sınavla. ÜNİVERSİTE sınavı. Ben çalışmayı seven biriyimdir. Hele de o yıl kemik gözlüklerimi alınca sanki biraz daha motive oldum. O yıl tüm yıllara nazaran daha bir istekli, düzenli ve planlı çalıştım. Dershaneye gittim, özel ders aldım, okul kurslarına katıldım. Yani o yıl tam inekledim. Neyse işte. Ben her denemede derece yapıyor ve motivasyonumu arttırıyordum. Ailem bu konuda fazla anlayışlı sayılmazdı. Örneğin ben sınavdan doksan alırdım. Ki bu kolay bir not değildi. Onlar bana "neden yüz değil?" diye sorarlardı. Bu beni kötü etkiler, çalışma isteğim giderdi. Rehber hocam ailemle konuştu ama fayda etmedi. Sınav günü kapıda annem durmadan en iyi yerleri kazanmam gerektiğini, yüzlerini kara çıkarmamam gerektiğini söyleyip duruyordu. Ben bir stres oldum ama o oluş... Sınava girdim. Elimde kalem durmuyordu. Kaskatı kesildi parmaklarım. Yapamadım, bütün bildiklerim aklımdan çıktı. Çıktım sınavdan. Anneme gözükmeden arka bahçeye gittim. Hiç ağlamıyordum. Beynim durmuştu resmen. Biri yaklaştı yanıma. Tanıştık. Adı Kerem. Çok kafaya takmamamı seneye beraber tekrar girebileceğimizi söyledi. Biraz moralim yerine geldi. Biz konuşurken sigara içmeye arkaya gelen babam beni gördü ve beni kolumdan tutarak sinirle eve götürdü. Ben de sinirlenmiştim. Evde annem ve babam bana bağırıyordu. Nasıl olur da sınavı terk edermişim. Ben de onlara bağırdım . Beni hiç anlamadıklarını, onların yüzünden sınavda kaskatı kesildiğini, heyecanıma yenik düştüğümü anlattım. Ağladım. Odama çıktım ve yalansız söylüyorum tam bir hafta odadan çıkmadım. Annem yemem için birkaç yemek koyuyordu masaya ama onlardan az yiyordum. Yüzüm çöktü resmen depresyona girmiştim. Dışarıdan hazırlanıp bu yıl sınava girecektim. Kerem benim numaramı bulmuştu. Gece gündüz onunla konuşuyordum. Onunla anlaştık. Çalışıp aynı üniversiteyi kazanacak ve aynı okulu okuyacaktık. Öyle de oldu. Biz Eskişehir 'de bir üniversite kazandık. Orada ev tuttuk. Aynı evde farklı odalarda kalıyorduk. Tabi ailemin bundan haberi yoktu. Bir gece fazla içmişim. Sarhoş kafayla hayatımın hatasını yaptım. Kerem ile beraber oldum. Ertesi gün kalktığımda çok pişman oldum ama yapcak hiç bir şey kalmamıştı. Kerem gitmişti. Bir haftadır eve gelmiyordu. Ben yine depresyona girmiş hayata küsmüş durmadan ağlıyordum. Kerem bir hafta sonra içmiş bir halde eve geldi. Kaçıp gittiği için pişman olduğunu tekrar beraber olmamızı söyledi. Ben de ağladım. Kabul etmeyecektim ama onu gerçekten çok seviyordum. Biz o yıl okul bitiminde evlendik. Ailem beni evlatlıktan reddetti. Çocuğumuz olmuştu. Onları görmeye gittik ama bizi kabul etmediler. Biz tekrar Eskişehir'e döndük. Şu an Kerem ile bir çocuğum var ve hem çalışıyor hem de çocuğumuza bakıyoruz. Ama size tavsiyem üç günlük tanıdığın birine asla güvenme ve ona kendini teslim etme. Çünkü hayatta her zaman bu kadar şanslı olmayabilirsin...
Hikayemi sonuna kadar okuyan, oy veren ve yorum yapan herkese teşekkür ediyorum. Beğenmeniz dileğiyle. Mutlu kalın, hoşçakalın💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISA HİKAYELER
Short StoryKısa hikayelerden oluşan bir kitap olacak. Beğenmeniz dileğiyle...