Biz üç kız arkadaşız. Sadece arkadaş değil biz birer avcıyız. "cadı avcısı".
...
Boş evin içinde ilerliyoruz. Sırt çantamda çok fazla silah var. Buraya bir cadı yakalamak için geldik. Bu cadı diğerlerine göre daha güçlü ve hızlıymış. Bu yüzden hazırlıklarımız bu yönde tamamlandı. Bir sesle irkildim. Bu dostum Sema'nın sesiydi:- Esra niye duvara bakıyorsun, bir şey mi gördün?
-Duvarda birden fazla tırnak izi var. Bu da demek oluyor ki birden fazla olabilirler. Ya da önceki bir izdir. Bilemiyorum. Dikkatli olalım.
Ben önde Tuğba ve Sema arkada ilerliyorduk. Kapıları yavaşça açıyor ve her an saldırma pozisyonuna geçiyorduk. Ev çok eskiydi. Bu yüzden tahta zemin fazlasıyla gıcırdıyordu. Bir odaya daha girdik. Evet, işte buradaydı. Arkası dönük bir şekilde oturuyordu. Ve sinsi kahkahalarının sesi fazlasıyla ürperticiydi.
Tuğba :
-Bence hemen saldıralım. Başkaları varsa eğer birleşirler ve işimiz zorlaşır. Hem bu cadıyı öldürürsek artık ormanın sahibi halk olucak ve biz de başka yerleri kurtarmaya gidebileceğiz. Hadi Esra şimdi saldıralım,hadi.
Ne yapabileceğimizi düşündüm. Şu anda en mantıklısı Tuğba'nın dediğiydi galiba. Sema da onay verince içeri sessizce girdik. Tabiki cadı anladı geldiğimizi. Yavaşça sandalyesini döndürdü ve gülmeye başladı. Bizi yavaşlatmak istiyordu. Hemen silahımı ateşledim. Ama bir sıçrayışta önümüze kadar geldi. Alan çok dardı. Tuğba ve Sema koridora çıktılar. Silahı bir kez daha ateşledim ve ayağına isabet etti. Ben de koridora çıktım ve burada yakalamaya çalıştık. Ama çok zordu. Tuğba ileri atıldı ve elindeki büyük silah ile saldırdı. Sema da ona yardım ediyordu. O anda cadının Sema'ya vurması ile Sema yere yığıldı. Ben tekrar atağa geçtim. Ama olmuyordu. Çok güçlüydü. Cadının bana vurmasıyla kafamı duvara çarptım. Feci şekilde acıyordu.
Gözlerim hafif kapanırken son gördüğüm cadının Tuğba'yı süpürgeye koyup götürmesiydi....
"Hayır, anlamıyorsun muhtar. O cadı ekibimizden birini aldı ve götürdü. O sadece ekipten biri değil, o benim kardeşim. Onu bulmalıyım. Ormana, cadı bölgesine götürmüş olmalı. Ona zarar vermeden geri getirmeliyiz, Sema ile birlikte. "
"Olmaz. Buna izin vermem. Kim bilir orda kaç kişi vardır ve sizi de riske atamayız. Biliyorsun ki sayıları çok fazla ve gittiğinizde hemen yakalanırsınız. Biraz mantıklı ol Esra. Ölmek mi istiyorsun? Git ve öl o zaman. Sonra da bütün halk cadıların eline düşsün. "
" Anlamıyorsun. Tabiki bir planım var. Yoksa sayılarının çok fazla olduğunu ve tehlikeli olduğunu biliyorum. Ama bunu başarıcam. Emin olun. "
Hızla odadan çıktım ve Sema ile konuştum. İyi bir plan yapmamız gerekti. Ve bunu hemen yapmalıydık. Tek başımıza olmazdı. Bu yüzden aklıma, eğitim aldığımız okul geldi. Oradaki tanıdıklarımızdan yardım alarak bu işi halledebilirim. Sema da bana onay verince hemen işe koyulduk.
...Okuldaki arkadaşları arıyordum. Sema ile farklı yerlere bakıyır ve kendi tanıdıklarımızdan yardım istiyorduk. Ben büyük bir topluluk oluşturdum, sayıca fazlaydı. Bunlara Sema' nın da getirdiği - ki bu kadarını tahmin edemezdim- arkadaşları toplayarak, planımıza koyulduk. Hepimiz kendi taktiklerimizi kullanacağız. Ben yönlendireceğim ve yönlendirdiğim kişi saldırıya geçecek. İşler kızışınca da ben ve Sema Tuğba'yı kurtarıcaz. Böylece hem arkadaşımız kurtulacak hem de köylüler. Bence bu plan tutacak.
...
Şu anda hepimiz pusuda bekliyoruz. Farklı yerlerde. Sayıca az görünüyorlar ama giderek çoğalacaklarına eminim. Buradaki birkaç tane cadıyı kolayca öldürebildik. Mağara vardı. Kesinlikle burda olmalılardı. Dışarıdaki sesleri duyan cadılar dışarı çıktılar. Çoğalıyorlardı. En büyük silahlarımızdan bir tanesinin başına güçlü birini koydum ve durmadan ateş ediyordu. Biz de o anda içeri girdik. Evet Tuğba orada iplerle asılmış duruyordu. Ama yanında boş evdeki cadı vardı. Şimdi çok hırslanmıştım ve kesinlikle onu öldürecektim. Saldırıya geçtik. Ben cadıyla savaşırken Sema da Tuğba 'yı kurtarıyordu. Çok güçlüydü. Bir darbesi beni yıkmaya yeterdi. Ben yine başaramayacağız diye düşünürken birden Kayra' yı gördüm. Cadıya arkadan saldırması ile cadı afalladı. O anda ben de saldırdım. Cadıyı, Tuğba' nın iple bağlandığı, altında yanan odun alevine attık. Evet başları ölmüştü. Çok zordu ama başarmıştık. Dışarı çıktığımızda birçok cadı ölmüştü kalanlar ise süpürgeleri ile kaçıyordu. Evet bu bölge cadıdan kurtulmuştu. Tuğba'ya baktım. Mutluydu, mutluyduk. Birbirimize sarıldık. Sema, Tuğba ve ben. Yine bir kardeş, yine bir ekip ve dosttuk...
Oradaki herkese teşekkür ettim. Özellikle de Kayra'ya. Hayatımı kurtarmıştı. Bize yardım etmişti.
Evet buradaki macera bitmişti. Ama bizi daha çooook macera bekliyordu. Biz buna hazırdık. Hem de hiç olmadığımız kadar...Bu hikayeyi de beğenmeniz dileğiyle. Oy verin yorum yapın. Bunları yapanlara çok teşekkür ediyorum. Yeni bölümde görüşmek üzere, hoşçakalın 💖😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISA HİKAYELER
Short StoryKısa hikayelerden oluşan bir kitap olacak. Beğenmeniz dileğiyle...