Gök sigortanın kapağını kırdı ve şartelleri yukarı kaldırdı. Artık ışıkları vardı. Deniz ve Çınar'ın Yasemin'in teklifini kabul etmesinden sonra el birliğiyle okuldaki tuzakları toplamaya başladılar. Barlas ve Kerem arbaletli tuzağı sökerken, Yasemin, Rima ve Selim raptiyeleri toplayıp okulun deposundan aldıkları bir çöp poşetine doldurdular. Gök de ikinci kattaki tuzakları alıp poşete attı. Sonra da poşeti dışarıdaki konteynırların birine attılar. Kerem arbaletleri çöpe atmaya kıyamadığı için yanına almıştı.
Afra hala elindeki okları bırakmamıştı. Deniz ve Çınar katil cüceyi ortalıktan kaldırmaya çalışırken, Afra arada bir elindeki okları Deniz ve Çınar'a gösterip, onlara tehditvari bakışlar atıyordu. Cüceyi dışarı çıkardıktan yaklaşık kırk beş dakika sonra kurtlar geri geldiler. Cüceyi arka bahçede bir yere gömmüşlerdi. Onlar geldiklerinde diğerleri koridorda oturuyorlardı. Afra, Rima, Barlas ve Kerem sağda, Gök, Selim ve Yasemin soldaydılar. Çınar gidip Afra'nın yanına oturdu. Deniz de onun yanına.
Rima Çınar'dan telefonunu geri istedi; ama telefonunun Deniz'de olduğu gerçeğini unutmuştu. Eğer telefonu Çınar'da olsaydı, o kurda dönüştüğünde telefon yere düşerdi. Muhtemelen onun haberi yokken Çınar telefonu Deniz'e vermişti. Sonuç olarak Deniz'den telefonunu aldı ve biraz uzaklaşıp annesini aradı.
Çınar Afra'nın bacaklarına bakıp yarasını görmeye çalıştı; ama kızın yarası iyileşmişti.
"Nasıl iyileşti senin bacakların?" diye sordu Afra'ya. Tok sesi koridorda yankı yaptı.
"Doğal bir yetenek diyelim." diyerek kestirip attı Afra.
"Asena değilsindir herhalde?" dedi Deniz. Çınar'dan dolayı kafasını öne eğip kıza baktı.
"Düz insanım. Sadece Drunemeton'un güç kazanması sayesinde varolan iyileşme gücüm açığa çıktı."
Çınar Afra'nın söylediklerini biraz düşündü. "Kelt Takvimi'ndeki güçlere mi sahipsiniz?" diye sordu.
***
Yasemin durumu nasıl kurtardığını Rima'ya anlatmıştı. Rima da annesiyle konuşup bu yalanı biraz süsleyecekti ve bugün de Yasemin de kalacağını söyleyecekti. Bu kıyafetlerle eve giremezdi. Telefondaki bip sesi kesilene kadar bekledi. Telefonu açan olmadı. Hızlı hızlı nefes alırken bir kez daha aradı. Yine açan olmadı. Bir kez de babasını aradı. Telefonun açılmasını beklerken farkında olmadan küçük bir alanda volta atıyordu. Telefon bir kez daha kendi kendine kapanınca sırtını duvara verip aşağı doğru kaydı. Onun halini ilk fark eden Barlas oldu. O sırada Çınar'ın bir şey sorduğunu duydu; ama ne sorduğunu anlayamadı. Zihni dışarıya kapalı gibiydi.
"Bir sorun mu var?" diye sordu Barlas biraz tedirgin bir şekilde.
"Açmıyorlar." derken Rima'nın gözleri dolu doluydu. Karşısındaki bir boşluğa bakıyordu. Sesi cılız ve titrek çıkıyordu. "Bunun anlamıysa, onları kaybettim."
"Sonsuza kadar değil." dedi Yasemin ve ayağa kalkıp arkadaşının yanına geldi. "Onları geri getireceğim. Bunun için canımı ortaya koymam gerekse bile."
"Biliyorum." diye mırıldandı Rima. "Ama... Korkuyorum. Sonsuza dek onlardan uzakta olmaktan çok korkuyorum."
Yasemin hafifçe gülümsedi. Ortamın gerginliğini almaya çalışıyordu. Başarılı olup olmadığından emin değildi. Önemli olan bunun için çaba harcamasıydı.
"Başarılı olamazsak hepiniz uyuyacaksınız. Orada elbet bulurşunuz. Ben ne olacağım?"
"Gerçekten!" dedi Afra. "Bu kadar insanı uyuttuktan sonra ne yapacak?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEPELERİN KIZI 2
Viễn tưởngMacera kaldığı yerden devam ediyor. Gök ve Melisa'nın başı dertte. Tabii tüm kasabanın da... Cihan içindeki intikam ateşiyle kasabanın felaketini getirmek için geliyor. Üstelik bir müttefikle... Bu seferki düşmanları geçen seferkine hiç benzemiyo...