BÖLÜM 27: "MEKTUP"

999 141 35
                                    

Son bir bölüm!

28.bölümde tüm kahramanlara veda ediyoruz. Yorum yapmayı unutmayın, çünkü fazlasıyla hak eden bir bölüm olduğuna inanıyorum.

İyi okumalar.

***

Ormana doğru koşarken aklında iki şey vardı. İlki Yasemin'di. Kardeşini yarı cansız orada bırakmak zorunda kalmak canını yakıyordu; çünkü olacak şeyi biliyordu. İkincisiyse Airmid'di. Onu hayata ikinci kez geldiğinde sürekli kaldıkları yeraltındaki odada bulmayı umuyordu. Orada buluşacaklarına dair birbirlerine söz vermişlerdi.

Koşarken nefesi sürekli tekliyordu. Durup ağlamak istiyordu; ama buna vakit yoktu. Koşmalıydı. Sonrada hastaneye gidip Yasemin'in yanında olmalıydı. Bir de Kerem vardı. Onu yeniden görmeyi umut ediyordu.

Nihayet o ağacın yanına vardığında durup derin bir nefes aldı. Sonra da elini Kreta Labirenti sembolünün üzerine koyup içeri çekilmeyi bekledi. Beklediği gerçekleşti ve içeri girdi. İçerisi aylar önce bıraktığı gibiydi ve Airmid de öyle. Uyandıktan hemen sonra Melisa'yı beklemeye başlamış olmalıydı. Kadının suratındaki sarsılmaz gençlikte zafer gülümsemesi peyda olmuştu.

"Başardın." dedi kadın otoriter sesiyle. Melisa elindeki kavanozu ona uzatırken konuştu.

"Başardık."

Kızın suratındaki gülümseme varla yok arasındaydı. Airmid sebebini merak ediyordu. Ne olduğunu kıza sordu.

"Yasemin..." dedi Melisa. Kavanozu Konsey'e teslim etmeleri gerekiyordu; ama oraya gidemezdi. Airmid'den tek gitmesini rica edecekti. "Karabasan'ı yok ederken ağır yaralandı. Onun yanında olmalıyım."

"Anlıyorum." dedi Airmid. Kızın oraya gidince karşılaşacağı muameleyi düşününce yüzü buruştu. "Onlarla yüzleşmeye hazır mısın?"

"Hiç olmadığım kadar."

***

Rima şuh bir kahkaha attı. Melisa'nın hayal dünyasında yaşadığını düşünüyordu. "Ne fedakarlığı yaptın ki?" diye bağırdı. Yasemin'e olanlardan her zaman onu sorumlu tutacaktı.

Kerem adım adım kıza yaklaştı. Bir zamanlar delice sevdiği kız karşısındaydı ve o ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Onlarla dalga geçtiğini düşünüyordu. Melisa ona sarılacakken kızı durdurdu. "Def ol git buradan Melisa." dedi. Melisa'nın gözlerindeki yaşlara baktıkça orada boğulmak istiyordu. Fark etmese de onun da gözleri dolmuştu. Melisa dudaklarını ısırırken kafasını iki yana salladı.

"Gidemem."

"Ne demek gidemem?" diye patladı Rima. Gidip ona vuracaktı ki Ayberk ona engel oldu.

"Anlamıyor musunuz?" diye sordu Melisa hepsinin gözlerine teker teker bakarken. Birinin onu anlamasını bekliyordu; çünkü bir şeyler anlatamayacak kadar yorgun hissediyordu.

"Neyi anlamamız gerektiğini anlamıyoruz." dedi Gök gözlerini kocaman açmışken. Afra ona hak veriyordu. "Neden bahsediyorsun sen?" diye sordu.

"Her şey oyundu." dedi Melisa gözyaşlarını silerken. Barlas canı sıkkın bir ifadeyle kafasını kaşıdı. Ona inanmıyordu.

"Nasıl?" diye sordu Afra. Bir anda ensesinden sırtına doğru bir ürperme peyda olmuştu.

"Atılan her adım planlıydı. Oyun her zaman bire sıfırdı; ama Cihan hiçbir zaman bu oyunda öne geçmedi. Yasemin de biliyordu."

TEPELERİN KIZI 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin