Parkta oturmuş gelmesini bekliyordum. Telefonu elime alıp son görülmesine baktım. Son konuşmamızla aynı saatti. Demek ki evden çıkmıştı bile.
Etrafa baktım. Natsuyu göremeyince başımı eğip kucağımda birleştirdiğim ellerime baktım. Diğer insanlar beni pek ilgilendirmezdi. Otobüste, parkta, alışverişte kesinlikle hiç kimseye dikkat etmezdim. Hiç bir insan bana önemli gelmiyordu.
"Oi Luce!" diye ses duyunca başımı kaldırıp sesin kaynağını aradım. Natsu elini sallayarak ağaçların yanından geliyordu.
O hayran olduğum gülümsemesi güneşi kıskandıracak derecede parlarken onda gördüğüm güzellikleri kimsenin görmesini istemeyerek etrafa baktım ama kimsenin dikkatini çekmemişti belli ki.
İç çekip ayağa kalktım. Natsu yanıma gelince boynuma atlayıp sarıldı. Sarsılırken gülümsedim.
"Bir daha halka açık yerde gülümsersen seni öldürürüm Dragneel." dedim. Natsu korkuyla geriledi.
"Juvia sana kötü örnek oluyor Luce..." dedi şakayla.
"Hayır, sen kötü örnek oluyorsun. Herkes sana bakıyor... Tüm dünya aşk rakibim." deyince Natsu gülüp elimi tuttup kendine çekti. Dudaklarımız birleşirken gözlerimi kapattım.
Öpüşmesek bile nefesimi kesebiliyordu zaten buna gerek var mıydı ki? Tabi şikayetçi değildim ama neyse...
Geri çekilince kulaklarıma kadar kızarmıştım bile.
"Juvialıktan biraz çıkıp luce olmaya ne dersin?" diye sordu. Cevap vermeyip başımı salladım. Gülümsedi elimden çekiştirince afallayıp yere düşmemek için yürümeye başladım.
"Nereye?" diye sordum.
"Bugün ki randevuyu ben planladım." dedi. Bu soruma cevap değildi ama neyse...
Geldiğimiz yeri görünce başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.
Karma hamamlara getirmişti beni... Erkekli kızlı girilen hamamlara...Natsu ne ara değiştiğini bile anlamadığım bir hızla sadece altında etek şeklinde sarılmış havluyla kalınca kızarmam artıp tepemden buhar şeklinde çıkmaya başlamıştı.
"Hadi Luce. Sende gel." dedi. Elimi yumruk şekline getirip Natsuya çaktım. Geri düşünce yanağını ovuşturup ağlama numarası yaptı.
"Niye vurdun ki şimdi be?"diye sordu.
"Birde soruyor lan! Nereye getirdin beni odun! Randevuluk yer mi bura!" diye bağırırken Natsuya gözüm kaydı. Havlunun kenarının biraz açılmış olduğunu görünce sapıkça düşünceler beynime hücum etmeye başladı."Luce burnun kanıyor." diye bağırdı Natsu. Sanki fark etmemiştim... Burnumu tıkayıp dışarı çıktım.
Ah bir aptala aşıktım değil mi? Natsu üstünü giymiş bir şekilde, yüzü tamamen düşmüş bana bakıyordu.
"Ne var?" diye sordum.
"Hayallerimi yıkıyorsun Lucy. Oysaki burnu kanaması gereken bendim." dedi.
"Hoo! (Erza mod:on) demek burnun kanasın istiyorsun." dedim ve tam burnunun üstüne yumruk çaktım. (Ah böyle lucy yazmak eğlenceliymiş sjksks hep karamsar ya da psikopat lucy yazinca bu tuhaf geliyo sksk)Natsu burnunu ovup ayağa kalktı. Koluna girdim.
"Hadi benim istediğim yere gideceğiz. " dedim ve çekiştirmeye başladım.Kitap fuarına girer girmez Natsunun yüzü düştü.
"Hadi ama Luce... Bana bu işkenceyi yapamazsın değil mi? Birinci sınıftan beri kitap okumuyorum." diye şikayet etti."Ne güzel işte. Okumaya başlarsın artık." dedim ve çantama uzanıp en sevdiğim kitabı çıkardım. Kitaba sarılıp yazarının olduğu yeri gözlerimle taradım. Bulduğumda sevinip Natsuyu da peşimden sürükleyerek yazarın yanına gidip kitabını uzattım.
Yazar gülümseyip kitabı aldı.
"Kimin adına imzalayayım?" diye sordu. Yanaklarım kızarırken konuştum."İkimizin adına. Natsu ve Lucy." dedim. Bunu der demez Natsu gülümseyip tuttuğum elimi hafifçe sıktı.
Yazar imzalayıp kitabı bana uzatacakken Natsuya baktı gülümseyip kitabı bana verdi.
"Güzel bir aşk hikayesi ama trajik değil mi?" diye sordu.Elimdeki kitaba bakıp başımı salladım. Bu yazarın kitapları güzeldi fakat sonları hiç mutlu bitmiyordu.(Bknz: Eslisa amsm) Yazara karşı eğilip arkamızı döndüğümüz gibi gittik.
"Şimdi nereye gideceğiz?" diye sordu Natsu. Elimdeki çikolata, limon ve vişne aromalı dondurmayı yalayıp Natsuya baktım. Yanağına ve burnuna dondurma değdirmişti.
Gülümseyip elimde dondurma izlerini sildim.
"Burada oturalım mı?" diye sorup süs havuzu gibi yeri işaret ettim. Yuvarlak bir havuzun kenarı sakura ağaçları ile çevriliydi ve banklar sıralanmıştı.Akşam olmak üzereydi bu yüzden renkli ışıklar yanmıştı ve havuzdan dışarıya kutup ışıkları gibi yansıyıp, harika bir görsel şölen oluşturuyordular.
Arkama yaslanıp ışıkları seyrettim. Natsunun bana baktığını fark edince ona doğru dönmeye yeltendim ama beni durdurdu.
"Işıklara bakmaya devam et Luce... Göz rengin ışıklarla dans ediyor. Bu da benim manzaram." dedi. Aynı zamanda hoşuma giderken. Utanmamı da sağlamıştı.
Natsuyu dinlemeyip başımı ona çevirdim. Ben seni hak edecek ne yaptım Dragneel? Sana neden bu kadar aşığım? Neden bu kadar mükemmelsin?
Natsuya yaklaşıp dudağından öptüm. Elini saçlarıma geçirirken boynunu tuttum.
Hayatta ilk kez aşkı yakalamıştım. Benden mutlusu olabilir miydi? Sanmıyorum.
Yeni Nalu kitabım daha. Ve bir ilki gerçekleştirip kitapta sadece Nalu yapcam. Tamamı aşk olcak yani bu bir ilk snkaks