Ailemin evin yolunu bulabildiği bir gün! Bugün günü birlik seyahate çıkma kararı aldılar.
Okullar yaz tatiline girmiş ben karnemi almaya dahi gitmemiştim. Belki de çok korkaktım . Henüz kimseye bakacak yüzü kendimde bulamadım . Bu duruma alışmayı reddediyorum.
Güneş tam tepemde .
Günlerdir perdelerimin arasından gün ışığını saymazsak uzun zaman sonra ilk defa gün yüzü görüyordum. Rahatlamayı istedim. Üç ayın sonunda herkes unutacaktı sonuçta , değil mi?Buraya zorla getirilmiştim. Yeni alınan yazlığımızı ziyarete gelmiştik. Beni bir nebze rahatlatan olaysa yazlığın bulunduğu konumun etrafında fazla ev yoktu. Hatta yakınlarda bir göl vardı ve oraya gitmek için hazırlanmıştım.
Yavaş yürüdüğümden yarım saate gölete ulaştım. Sessizlik hakimdi ve yalnızdım. Daha ne olsundu?
Büyük bir kayanın üzerine çıkıp oturdum. Kulaklığımı çıkarıp telefonuma bağladım . Aklımı videodan uzaklaştırmaya çalışıyordum. Etrafıma baktım.
Ağaç , kuş , böcek , gökyüzü , telefon , video...
Bu böyle biraz sürdü .
En sonunda dinlediğim müzik kafamı ağrıtınca kulaklığı çıkardım.Gözlerim gölete odaklandı. Oradaki ayrıntıyı henüz fark ediyordum. Suda haraketsiz bir beden vardı. (Multi)
Gördüğüm şeyin gerçekliğini kavradığım anda üzerimdekileri çıkarmaya başladım.
Lanet olsun!
Hiç düşünmeden suya atladım. Erkek benden yapılı da olsa onu kıyıya getirebilmiştim. Toprağın üzerinde biraz sürükleyip bıraktım ve yapabileceğim ne var diye baktım. Karın tarafından yukarıya doğru baskı uyguladım. Çenesini yukarı doğru kaldırıp boşta kalan elimle burnunu kapattım ve suni teneffüs uygulamaya başladım. Biraz sonra çocuğun ağzından sular çıkmış , nefes almaya başlamıştı. Bu acı veriyor olmalıydı.Çocuk tamamen kendine gelince telaşla "Beklersen ambula..... " sözümü bitiremedim omuzlarımdan tutup beni geriye savurdu .
"Ne yaptığını sanıyorsun , sen ? "
Düştüğüm yerden doğrulurken "Değişik bir teşekkür etme yöntemi. " diye mırıldandım.
"Çok az kalmıştı . Ölüyordum! Sen gelip beni çektin aldın . Bir daha buna cesaret edebileceğimi mi sanıyorsun? ! "
Dizlerimin üzerinde doğrulup bebek gibi ağlayan çocuğa yukardan baktım.
"Niye ölmek istiyorsun ki? ""Bu seni ilgilendirmez küçük orospu. "
Omuz silkip arkamı döndüm. O da bıraktığım yerden doğruluyordu.
Henüz bir adım ilerlemiştim ki yere yığılma sesiyle arkamı döndüm. Harika bir bu eksikti. Çocuğun durumunu kontrol ettim. Bayılmıştı. İlk önce telefonumu alıp ambulansı aradım , durumunu ve nerede olduğumuzu tarif ettim.
Sonra göle girmeden önce çıkardığım kıyafetlerimi giydim.
Ambulans ve polis gelince işimin bittiğini sanıyordum fakat ifadem için karakola gitmem gerekiyordu. Gözlerimi devirebilseydim şimdi kesinlikle milyon kere devirmiş olurdum.
"Aileme haber vermem gerek. "
"Arayabilirsin. "
Annemi arayıp açmasını bekledim. Bir süre sonra "bebeğim. " diyerek açtı telefonu. "Az önce intihar etmeye çalışan birini kurtardım. Şimdi karakola gidiyorum. "
"Ne ? Telefonu yetkili birine ver Alkim. "Telefonu yanımdaki polis memuruna uzattım. Evet adım Alkim ' di. Çok sevgili ailem değişik bir isme sahip olmam için bunda karar kılmışlar. Anlamı gökkuşağı. Adımı gökkuşağı koysalar daha az değişik olurdu.
Karakolda işleri hallettikten sonra kalktık. Aniden gelen istekle ifademi alam polise döndüm .
"Kurtardığım çocuk hangi hastanede? Görmem mümkün mü ? "Hangi hastanede olduğunu öğrendikten sonra karakoldan çıktım. Adını da öğrenmiştim.
"Anne gidebilir miyiz? "
"Bugün dönmemiz gerekiyor Alkim. Babanın ve benim işlerimiz var. "
"Şoförü burada bırakabilirsiniz ve evdeki çalışanımızı buraya gönderebilirsiniz. Tatile ihtiyacım var sanırım. "
Annemle babam bir süre bakıştılar. Sonunda babam. "Peki o zaman . Ama telefonun aradığımda açılacak. "
"Elbette. "
Ve ben yazlığa geldiğimde onlar yola çıktı. Bu gece de youtube 'daki videomu izleyerek uyudum.
#kısahikaye
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH ve BEYAZ
Short Story"Ne kadar yakın olmamız lazım? " Anlıma bir fiske attı. "Çok yakın olmamız lazım. Karşılıklı delirebilecek kadar yakın. " "O da ne demek? " "Bir gün anlatırım belki. "