4

4.6K 399 40
                                    

"Şuna baksana bir. Heyecandan eli ayağı titriyor." Aleyna'nın bir arkadaşı, şakayla karışık ona takıldığında sadece seslerini duyuyor olmak sinirimi bozmuştu.

Evet, şu an bildiğin kapı dinliyorum.

Ve evet, bu yüzden biraz tuhaf hissediyorum.

"Tabe lan," Dedi gülerken. Sesi bile mutluydu şu an.

"Hani biri varya her gün bahsediyorum sana?" Sorar gibi konuştuğunda boynumun tutulduğunu fark ettim. Evet kulağımı Müfettiş Gecıt gibi uzatmıştım.

O bahsettiği kişi kimdi?

Kız, ben bunu yolarım.

"Yürüyen mouse miydi klavye miydi neydi?" Aleyna, kahkahasını serbest bıraktığında ben de gülümsedim.

Ulan, yılların Yürüyen Klavyesine mouse demişti o kız.

"Yahu, klavye o klavye! Her neyse, bu sabah ne oldu biliyor musun? Ben okula girereken yanıma geldi. Yüzünü görmedim ama okula birlikte girdik. İlk başta başka biri zannediğ çok korktum. Ulan dedim ne oluyor. Daha sonra sesinden tanıdım. Sesi telefondakinden çok daha farklı ve güzeldi."

Kalbim, dalağım, böbreğim, akciğerim falan hepsi iflas eşiğindeydi şu an. Bizim kız böyle konuşuyordu ama hiç düşünmüyor muydu beni dinleyen bir Yürüyen Klavye olabilir falan diye.

Manyak kız.

Ayrıca beni bu kadar güzel anlatıyor olması, acayip şeyler hissetmemi sağlamıştı. Sen ne güzel şeysin diye gidip yanağından öpesim geliyordu.
Tombulum benim.

"Bir de sarıldı usulca. Ay, bir iri yarı ki! Ben ne yaptım tabii?" Kız hızlcıça konuşup Aleyna'nın cümlesini tamamladı;

"Tokadı bastın, öyle değil mi?" Ben. Bu. Kızı. Döverim.

Nokta!

"Hayır..." Tedirgin gelen ses kesinlikle Aleyna'ya aitti. Arkadaşının cümleleri yaptıklarının doğruluğunu sorgulamasını sağlamıştı.

"Kızım sen manyak mısın?! Görmediğin bir çocukla konuşuyorsun, o sana sarılıyor sen de hiçbir şey söylemiyorsun. Manyak mısın be?! Bana anlatmadığın şeyleri de anlatıyorsundur sen ona! Hiç görmediğin birine bu kadar körü körüne nasıl bağlanabiliyorsun? Neyine güveniyorsun?" Gözlerimi devirdim.

Madem bu olaylara o kadar karşısın, o zaman fikirlerini kendine saklamalısın cici kız, demek istiyordum ona.

"Bak, o kötü biri değil. Eğer öylr olsaydı bunu anlardım, biliyorsun." Ne derler bilirsiniz. En iyi hakem, kararını değiştirmeyendir.

Tamam, mantıksız oldu sanki.

"Bilmiyorum, Aleyna. Ben hiçbir şey bilmiyorum. Sen ona güveniyor belki de hoşlanıyorsun ama seni isteyenler ne olacak? En azından onlar o klavye pepesi kadar korkak değiller. Adam gibi ortaya çıkıyor, kendilerini saklamıyorlar. Mesela Tuna. Çocuk kapında köle oldu be!" Şu kız ne demeye çalışıyordu? Nerenin ara bulucusuydu? Amacı ne?

Şu, Tuna denen çocuk kimdi peki? Neyse, sonra bulurdum şu çocuğu. Şimdi biraz daha dinlemeliydim.

"Onlar umurumda değil."

"Öf, harbi manyaksın sen. O korkakta ne buluyorsun? Seninle oyun oynayıp, oynamadığı ne malum? Ya senin mesajlarınla her dakika alay ediyorsa? Bunun garantisini bana verebilir misin? Ben senin için diyorum. Yoksa bana ne ondan? Korkak birisine bağlama kendini."

Kapıdan kendimi çektim ve koşar adım merdivenlerden aşağıya indim. Haklıydı kız.

Korkağın tekiydim ben.

Peki bizim kız neden benimle hala konuşmaya çalışıyordu? Görmediği beni mi seviyordu?

Sanırım, evet.

Sınıfa girdim ve sırama oturdum.

Bu sırada mesaj gelmişti.

Denüşük Yarim: O koşarak giden sen miydin?

Denüşük Yarim: Eğer sensen konuşmaları duydun demek ki?

Denüşük Yarim: Sence haklı mı?

Yürüyen Klavye: "Biraz fazla korkağım sanırım."

Yürüyen Klavye: Ama neden karşına çıkmadım biliyor musun? Sırf kendime güvenemediğim için.

Yürüyen Klavye: Sırf beni gördüğünde soğuyabilirsin diye.

Yürüyen Klavye: Ve eğer bu sene içinde kendimden emin olursam, yanına geleceğim.

Denüşük Yarim: Hayır. Kendini zorlama, lütfen. Üzülmeni istemem. Sen onu umursama. Söz konusu kişi benim.

Denüşük Yarim: Sen bana mesaj atıyorsun. Ona değil.

Gülümsedim. Bana güveniyor oluşunu seviyordum.

Yürüyen Klavye: Seni varya, çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok seviyorum.

Al sana romantizm.

Al sana lahmacun keyfi.

Gülümsediğini biliyordum. Bende gülümsedim. Beni anlayan tek kişiyi kaybetmeyecek olmak beni mutlu ediyordu.

Zil çaldığında son bir mesaj attım.

"Bu arada o Tuna kim?"

××

Bölüm nasıldı? O ard arda mesajlaşmaları kim olduklarını belirterek yazdım. Bilmiyorum nasıl oldu?

İnternete bağlanamadığım için bölüm atamıyorum. Yoksa ikinci günden hazırdı bu.

Hadi çıldıralım.

Bu bölüm kısa. Eğer internete bağlananbilirsem, yarın yeni bölüm gelecek.

Sizi seviyom.

KORKAK // TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin