SENİ SEVİYORUM

3.4K 81 6
                                    

İstanbulda,kendimce kurduğum dünyamda; Kitaplarımla birlikte yaşamaya çalışıyordum. Ünüformalarımız alınmıştı elimizden, hayata tutunmak için var olan en güçlü sebeplerimiz kayıp gitmişti parmaklarımızın ucundan. Gözden uzak olan gönülden de uzak olur derler diye, geçmişe takılıp kalmamak için yeni birer hayat kurmak için ayrı düşürmüştük yollarımızı kardeşlerimle.
Sevdiğim kadın ve çocuklarımızla düşlediğim hayatı kendi kendime yaşıyordum. Şehrin tantanasından oldukça uzakta, doğanın ve sanatın kucakladığı mütevazi bir dağ evi.
Herkese mükemmel gelen bu yaşam benim için bir eziyetten ibaretti.
Ne görevimi layığı ile bitirmiştim ne de yanımda Sevdiğim kadın ve çocuklarım vardı. Gelen telefon sesiyle daldığım şöminenin ateşinden kurtardım düşüncelerimi. Bir kaç adım uzakta duran koltuğun üstünde ki telefonumu alıp arayan numaraya baktım. Şaşkınlık ve endişe kaplamıştı vücudumu. Telefonu açıp kulağıma getirdim hemen. "Alo" İşittiğim Yavuz komutanın sesiyle duraksadım bir kaç saniye. "Alo, Ko-" Yutkunup öyle devam ettim konuşmaya. "Yavuz abi? Hayır ola?" sesimde ki özlem ve endişe kendini son derece belli ediyordu. "Ne zamandan beri komutanlarınla 'senli - benli'  konuşur oldun sen Avcı?" duyduklarımı idrak etmek için bir kaç saniye Yavuz komutanımın dediklerini tekrar ettim içimden, daha fazla dayanamayıp kendimi rüyada olmadığıma ikna etmek için ufak bir cimcik attım koluma. Hissediyordum." Göreve iade mi komutanım? " son kez sordum onaylamak istercesine. "Evet aslanım, Uçak biletin kesildi. Öğleden sonra 2'de havalimanın da ol." dedi. "Emredersiniz Komutanım." Sesimde ki huzurun, Yavuz komutanın yüzünde büyük bir gülümseme bıraktığına emindim.

_____________

Havalimanına elimde ki küçük valizle girdim, gerekli kontroller ve check UP yapıldıktan sonra bekleme salonuna geçtim. Biraz ileride duran, Ateş, Mansur, Alihaydar'ı görünce birkaç saniye özlemle baktım onlara,Ateş saçı sakalı salmış adeta Karabatak olmuştu. Diğerleri ise nasıl bıraktıysam öyleydi. Hızlı adımlarla yanlarına gittiğimde beni ilk fark eden Ateş olmuştu. "Kardeeşiim" sesindeki özlem kendini fazlasıyla  belli ediyordu. Aramızdaki bir kaç adımı da kapattıktan sonra hasretle kucaklaştık. Ardından gelen ağırlıkla diğerlerinin de bu kucaklaşmaya katıldığını anlamıştım. "Lan! Kambersiz düğün mü olur oğlum!!" Keşanlı'nın her zamanki muzipliği ile ettiği tatlı sitemle ayrılmıştı birbirimizden. "Ulan Keşanlı, seni bile özlemişim." Ateş'in Keşanlıya yalancı bir ses ile söylemi 'Özleminden geberdiğini' gösteriyordu.. Çok bekletmeden Keşanlı yeni bir kucaklaşma için kollarını açmış, bu sefer Çaylak ve Yavuz komutanım da eklenmişti bize. Onca ayın hasretini bir kaç dakika da çıkarmak istercesine sıkıca sarıldık birbirimize. Sohbetlerimizle gidermeye çalıştık dağ olan hasreti.
Yaklaşık yarım saat sonra kalkan uçağa binip, bu kardeşliğin doğduğu yere Karabayır'a gittik.

_____________________

Kışlanın önünde durmuş, sert rüzgarında etkisiyle bir saniye olsun durgunlaşmadan dalgalanan bayrağa uzun uzun aşk ile bakıyorduk. Kardeşlerimizin, silah arkadaşlarımızın, atalarımızın kanıyla işlenmiş, kan kırımızısı bayrağa. Türk Bayrağına.
2 dakikadır durduğumuz yerden Yavuz komutanın komutuyla hareketlenmiş içeriye geçip, odalarımıza, üniformalarımıza kavuşmuştuk. Gözlerim tek bir şeyi arıyordu, her dakika hatta her saniye varlığını hissetmek için yanıp tutuştuğum, ona kavuşacağımı öğrendiğimde kalbimin teklediği, canımı, "Goncamı". Üniformalarımı en hızlı şekilde giyinmiş, mühimmat odasına geçip onu bulmuştum. Kollarımın arasına aldığımda burnuma dolan ağır metal kokusuna dahi duyduğum özlem kafayı yediğimi düşündürecekti az daha.
"Avcı, harekat merkezine bekleniyoruz hadi." Ateş'e kapıdan baktığımda Asker traşını olmuş, Üniformalarını giyinmiş oldukça iyi duruyordu. Goncama ufak bir öpücük bırakıp özenle yerine koyduktan sonra Ateş' in peşine takıldım.
Harekat merkezinin önüne gelince herkesi hazır vaziyette gördüm. Emir komuta sırasına göre içeri girip  Erdem yarbayıma baş selamı verdikten sonra ondan aldığımız komutla ortada bulunan uzun toplantı masasına yerleştik.
Erdem yarbay bir kaç saniye gözlerini gururla üzerimizde gezdirdikten sonra söze girdi. "Evet aslanlarım, hepinizin bildiği üzere göreve geri döndük. Çolak lakaplı terör örgütü liderini Türk Adaletine teslim ettik. Bunu yaparken ağır bedeller ödedik. Fakat bizim görevimiz bu. Bize gel derler geliriz, git derler gideriz. Öl derler ölürüz. Öldür derler öldürürüz. Sakın ha! Devlete içinizde en ufak bir dargınlık olmasın. Bu devlet hiçbir evladını unutmaz, terk etmez. "Herkesin dikkatle dinlediği Erdem Yarbay konuşmasına kısa bir es verince hep bir ağızdan anlaşıldığına dair komut döküldü. " Emredersiniz Komutanım. " Beklediği geri dönütten sonra sözlerine devam etti." Çolak yakalandı fakat ardında en az babası kadar tehlikeli ve intikam ateşi ile yanıp tutuşan bir Çocuk bıraktı. Hayaletten farksız bu çocuk. Öncekiler gibi değil, yapmayı hedeflediği hamleler son derece stratejik önem arz ediyor. Asla hayata geçmemesi gereken planlar bunlar.Bu arada Yanında en büyük yardakçısı olarak bulunan kişi Sebo ile güçlü bağlantıları olan, Fransız bir herif bu yüzden bu operasyonu DGSE ile ortak yürüteceğiz. Yanımızda onları temsilen bir ajanları olacak. Sizlerinde tanıdığı bir isim bu, Eylem kızım gelebilirsin. "
Sonda duyduğum isimle bir kaç saniye düşünmek için çabaladım, Eylem? O Eylem miydi?" Gitme" bile diyemediğim, arkasından ağır bir kalp ağrısı ile her sabah gözlerimi yeni bir güne açtığım kadın otomatik kapının açılmasının ardından içeri adım atan, baştan aşağıya siyahlara bürünmüş, Koyu kahverengi gözleriyle uyumlu salaş bir at kuyruğu yaptığı, saçları ile gözlerine düşen kahkülleriyle mükemmel duruyordu.
Düşündüm bir an içinde bulunduğumuz konumu o kadar komik geldi ki. Dudaklarımın arasından büyük bir kahkaha peyda etti. Ne yaparsam yapayım önü kesilmedi bu kahkahanın. Evren öyle bir oyun oynuyordu ki bize, onun yerine ben gülüyordum sanki. Kahkahalarım artıkça, sesim kısıldı, sesim kısıldıkça nefes alamaz oldum. Ciğerlerime dolduramadığım nefesle gözlerim kendini karanlığa mahkum etmişti.

___________________

Gözlerimi son derece rahatsız edici bir baş ağrısı ile açtım. Yanı başımda duran beyaz önlüklü kadına takıldı gözlerim daha sonra da odaya göz gezdirdim. Hastahane olmadığı belliydi büyük ihtimalle revirdi. Kafamın içinde çarpan bir şimşek gibi ufak bir flashback ile ne olduğunu hatırladım. "Eylem?" yorgun çıkan sesimle doktora seslenmiştim."Hah! Beni duyabiliyor musun evlat, bir ağrın, sızın var mı?" derin bir nefes alıp sorumu tekrarladım. "Eylem?" gülümsedi kadın. "İyisin iyi, Eylem dediğin kişi  dışarıda bekleyen hem sabırsız hem de oldukça üzgün küçük hanım olmalı. Ben haber veriyorum hemen." gülümsemekle yetindim.Doktor dışarı çıktıktan bir kaç dakika sonra gülümseyerek içeri girdi Eylem." Fethi? İyi misin?" Yerimde doğruldum."İyiyim ama çok korkuyorum, rüya da falan değiliz demi?" o çiçeklerin önünde boyun eğdiği gülümsemesini bahşetti bana. Gelip yatağın kenarına oturdu. "Beni bu kadar sevdiğini bilseydim gitmezdim hiç Fransalara kadar Fethi beyciğim." Mahcubiyetle kaçırdım gözlerimi, o gün ağzımdan tek bir kelime duymak için kıvranmıştı adeta. Ama ben öyle bir korkaklık abidesiydim ki 4 harfi bir araya getirip 'Gitme' diyememiştim."İyiysen odana getireyim seni. " Merakla gözlerime bakıyordu, İyi olup olmadığıma karar vermeye çalışıyordu. Üzerimde ki battaniyeyi kenara çekip ayaklanınca ona cevabımı vermiştim. " Yardım lazım mı? " kalkarken ufak sendelemem üzerine sormuştu. Kafamı olumsuz anlamda sağa sola sallayınca bir şey demedi. Yine de koluma girerek odama kadar gittik. Odaya girince beni yatağa oturtup kenara çekildi. "Sen istersen bir duş al kendine gelirsin." Duş şu an bana en iyi gelecek şey olabilirdi. Kendimde birşeyler söylemeye güç bulamazken odada ki küçük banyoya bıraktım bedenimi. Nefes almakta zorlanıyor, rahat hareket edemiyordum sebebini anlayamayacağım bir şekilde. Duşa kabine suyu ayarlamak için girdim. Musluğu yukarı doğru kaldırınca aşağı taraftan gelmesini beklediğim su duş başlığından akıp kıyafetlerimle beraber sırılsıklam olmamı sağlamıştı. Daha fazla dayanamayıp duşa kabinin içinde yere çöktüm. Hala inanamıyorumdum Eylem gelmişti. Bütün acizliğime rağmen gelmiş hala yanımdaydı. Duş başlığından akan suyun beni kamufle edeceğine inanarak içimde büyük bir buz kütlesi haline gelmiş gözyaşlarımı eritip göz pınarlarımdan serbest bırakmıştım. Ağlamaya başlayınca önüne geçemezmiş ya insan, yıllardır içimde dağ ettiğim gözyaşlarım bir kerede eriyip gitmeye yemin etmiş gibi akıyor,hıçkırıklarım ise onlara sıklıkla eşlik ediyordu. Korku dolu gözlerle banyonun kapısını açan Eylem bir kaç saniye ne olduğunu anlamak istercesine etrafta gezdirdi gözünü, tehlikeli bir şey olmadığını anlayınca duşa kabinde yanıma çöktü o da elbiseleri ile benim gibi. Derin bir nefes alarak konuşmaya başladım. "Eylem, biliyorum aciz, işe yaramaz daha kendi gözyaşlarına dahi söz geçiremeyen işe yaramaz herifin tekiyim. Ama inan bana şu son 7 ay da o gece dudaklarımdan kopup sana varmayan o sözcüğü her saniye geçirdim içimden.Her saniye pişmanlık biraz daha kapladı içimi. 4 harf 1 kelime beni tam 7 ay geç bıraktı sana, tam 7 ay o tapılası gülümsemenden mahrum kaldım. Şimdi de öyle olsun istemiyorum. Nasıl ki 4 harf 1 kelime ayırdı bizi, 13 harf 2 kelime de birleştirsin bizi. 'Seni Seviyorum' ben Eylem Mercie  kalbim atmaya devam  ettikçe içinde seni barındıracak. Biz mutlu olacağız değil mi Eylem? "Yalvaran gözlerle bakıyordum ona, affetmesi için. Eylem bir kaç saniye durdu, vücudunu bana döndü, yüzümü avuçlarının içine aldı."Biz çok mutlu olacağız, sonsuza kadar çok mutlu olacağız Fethi Kulaksız ama bu gözyaşları sana hiç yakışmıyor, Ben bu gamzelerine vuruldum haberin olsun." Gülümsedim, Eylem'in sevdiğini söylediği gamzelerimi onun önüne sermek istercesine gülümsedim. "Öyle bir şey olmayacak!" kulaklarımı dolduran o yabancı sesin hemen ardından gelen silah sesi ve bedenimin her hücresinde hissettiğim acı ile kapanan gözlerim hatırladığım son şey oldu.

Merhaba herbişeylerim 🌼
Bu kurgu benim daha 11-12 yaşlarında yazdığım kitap olmaktan oldukça uzak bir kurguydu sadece. Ama bende çok özel bir yeri olduğundan, olayları değiştirmeden biraz daha güzel, okunabilir olması için bölümleri baştan yazmaya başladım. Zaten bu bölümle diğer bölümü okursanız aradaki farkı anlarsınız. ❤️
Sizi çok seviyorum umarım beğenirsiniz 🙏
Kendinize Cici bakın herbişeylerim 🌼


ZORLU AŞK "EYFET" |DÜZENLENİYOR|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin