3. Bölüm

26 10 96
                                    

Medyada David ve Kate var. Keyifli okumalar dilerim.
Sizi seviyorum... ❤

Telefonuma gelen mesajı içimden bir kaç kere daha okudum ve gözlerimi kapattım.
Bu kim olabilirdi ?

David "Kate iyi misin ? Kötü bir şey mi ?" Dediğinde gözlerimi açtım ve ona baktım. Kafamı sallayıp gözlerimle telefonu işaret ettim.

David'e telefonu uzattım. O da kaşlarını çatıp elimdeki telefonu aldı. Dışından sesli bir şekilde okuyunca Mark'ın arabayı bir kenara çektiğini gördüm. Hepsi bize dönmüş mesajı dinlediler.

İrina "Böyle bir şey yani nasıl desem. Çok saçma. " dedi ve bana baktı. "Bu da onların oyunu olabilir Kate."

"Düşmanlarımız var ama böyle bir şey yapacaklarını düşünemeyiz. Daha doğrusu hemen bir karara varmamalıyız. "

Teo "Bu mesajı atan kişi her kimse senin adını ve telefon numaranı biliyor olmalı." Dediğinde 'evet' anlamında kafamı salladım.

David "Kate bunu başkana söylemeliyiz. Bize düşman olanlardan birisi yapmış olabilir yada olmayabilir. Bir fikir düşünemeyiz. Bunu ancak başkan bilebilir. Bizden daha çok o bilgili." dedi ve arkasına yaslandı. "Başkanın karar vermesi daha sağlıklı. "

Mark "Ben bunu başkana iletirim isterseniz. Size bir kaç daha koruma gönderecektir. Güvenliğiniz için." Dedi ve soru soran gözlerle bize baktı.
David "Bu iyi olur Mark. Sen en iyisi söyle başkana. Bize koruma göndersin. "

Mark "Tabii ki derim." Dedi ve arabayı çalıştırdı.

İrina önüne döndü ve radyodan bir şarkıda durduğunda sesi sonuna kadar açtı. Bu ani davranışına yüzümü buruşturdum.

Teo "Kulaklarımız sağır olacak İrina. Kıs biraz." Dediğinde güldüm.
Irina "Sizde hiç bir şey beğenmiyorsunuz. " dedi ve sesini kıstı. İleriden bizim oturduğumuz ev gözüktü.

Mark "İşte geldik." Dedi ve arabayı park etti.
"Mark bir şeyler içsene bizde. Hazır gelmişken." Dediğimde arabadan indim ve ona döndüm.
Mark "Seni mi kıracağım Kate. " dedi ve sırıttı.

Ardından o da arabadan indi. Diğerleri de yanımıza gelince kapıya doğru ilerledik.

"Anahtar kimdeydi ?" Diye sorunca İrina dudak büktü. Bu hareketine göz devirip Teo'nun uzattığı anahtarları aldım ve kapıyı açtım.

İrina merdivenlere doğru ilerleyince kolundan tutup mutfağa götürdüm.

İrina "Ne yapıyorsun Kate ?! Bırak kolumu." Diyerek kaşlarını çattı. Teo ve David bizim bu halimize alışkın olduğu için takmadı ama Mark için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Irina kolundaki ellerimi çekmeye çalışıyordu ama sonuç başarısız.

Mark "Kate kızın kolunu çıkartacaksın !" Dediğinde arkama döndüm. "Mark birazdan alışırsın sende." Dedim ve mutfağa girdik. Arkamız da Mark'ın tuhaf bakışlarını bıraktık.

Mutfağa girince Irina'nın kolunu bıraktım.
"Yeter artık İrina. Hiç bir şey yapmıyorsun. Kendini düşünüyorsun sadece. Bana yardım edeceksin."

İrina "Hayır Kate. Lütfen bana başka bir şey söyle ama yemek yapmayı söyleme. " dediğinde kaşlarımı çattım.
"Kes sesini. Sadece Teo'nun bize dediği böreği yapacağız. Gerçekten çok basit. " dedim ve poşetleri gösterdim. "Hadi bana ordan yufkayı bul getir. Birde patatesleri getir. Patatesli yapacakmışız." Dediğimde arkamdan biri omzuma kolunu atınca yerimde zıpladım.

Teo "Hayır sen oradan peyniri getir. Peynirli yapacaksınız." Dedi ve bana dönüp göz kırptı. Bu haline sırıttım.
Irina "Lanet olsun. Nefret ediyorum senden Kate. Poşetler nerede ?!" Dediğinde elimle masanın altındaki poşetleri gösterdim.

Ölüm Oyunları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin