0.1

3.3K 94 40
                                    

Küçüklüğümden itibaren farklı olduğumu hep hissederdim. Fakat işlerin bu denli olacağı hiç aklıma gelmemişti...

Sabah uyandığımda saat 9'u çoktan geçmişti, hızlıca yataktan kalkıp lavaboya koştum. Yüzümü yıkarken lanet bir sivilcenin burnumun tam üstünde şiştiğini gördüm. Ah ne güzel bir gün! Saçlarımı hızlıca yapıp kahvaltı dahi edemeden evden çıktım. Güneşli bir ilkbahar günüydü ben ise kendimi siyahların içine hapsetmiş bir şekildeydim. Siyah her zaman kaçtığım bir sığınaktı benim için, bugünde öyle olmuştu. Düşüncelerin içine dalmışken ani bir şekilde irkildim.İnmem gereken durağa gelmiştim. Otobüsten inip ormanın güzel havasını içime çekerek okuluma doğru yürüdüm. Okulun tek güzel yani bu ormanın yakınında olmasıydı. Bazı günler okuldan erken çıkıp ormanın içinde kaybolur, çimlerde oturup bir şeyler yazardım. Kimseye anlatamadığım duygularımı, herkesten gizlediğim sırlarımı hep kağıtlar bilirdi. Çünkü onlar beni hiç yargılamazlardı. Yakında bir gün yine buraya geleceğimi aklımın bir köşesine not ettikten sonra okula girdim ve sınıfıma geçtim. Ders matematikti sabahın ilk saatinden hiç çekemem diye düşünüp kulaklıklarımı taktım ve derin bir uykuya daldım

"Burkay!"
Gözlerimi açtığımda seslenenin Melis olduğunu farkettim.
"Ne var Melis?"
"Neyin var sabahtan beri uyuyorsun?"
"Bir şey yok git başımdan!"
Kulaklığımı takıp sıraya tekrar yattığım an Melis kolumdan tutup zorla kaldırdı. Sersemlemiş vaziyette melise bakmaya başladım.

"Evet seni dinliyorum, bay uykucu."
"Bir şey yok melis sadece başım ağrıyor..."
Aslında çok şey vardı, bağırıp çağırmak her şeyi anlatmak istiyordum ama yapamazdım. Bunu hoş karşılamayacağını biliyordum. Bir hafta önceye kadar mutlu bir ilişkim vardı şimdi ise kocaman bir boşluk içindeydim. Hep böyle oluyordu ne zaman biraz mutlu olsam başıma bir şeyler geliyordu.Zilin çalmasıyla herkes dağılmaya başladı bende Melis'e iyi olduğuma dair yalanlar uydurup onu ikna ettikten sonra okuldan çıktım. Bazen tiyatro eğitimi almış olmak hayat kurtarıcı olabiliyor. Selim abinin yanına gidip biraz konuşmak iyi gelir diye düşündüm ve onun ofisine doğru yola koyuldum. Selim abi sevgilimin abisiydi ve Can'ın bu durumunu biliyordu bu yüzden de ondan başka kime gidebileceğimi ve derdimi kime anlatabileceğimi bilmiyordum. Selim abinin yanına vardığımda bir kaç işi vardı onları bitirince beraber bir kafeye gittik ve birer çay söyledik. Çayların gelmesini beklerken,bende konuşacaklarımı toparlamaya çalışıyordum, bir sessizlik oluşmuştu. Sessizliği Selim abi bozdu.

"Ee anlat bakalım Burkay neler oldu? "
"Abi Can konusunda ne yapacağımı bilmiyorum. Hala konuşmuyor benimle,konuşsa bile sürekli soğuk davranıyor..."
Bir hafta önce Selim abi Can'ın beni aldattığı ile alakalı bir şeyler söyledi, bende bunu ciddiye alınca ortalık haliyle karıştı. Can beni güvensizlikle suçlarken ben de Selim abiye olan güvenimi öne sürüp arayı düzeltmeye çalışsamda pek bir işe yaramadı.
"Can bir kez soğuduysa bir daha olmaz bence bırak gitsin."
Gözlerim yaşarmaya başlamıştı...
"Abi Can'ı ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun lütfen yardım et. Ben boş vermek değil düzeltmek istiyorum."
"Kardeşimi tanıyorum ben Burkay, zaten söyledim barış dedim ama dinlemiyor. Seni üzeceğini de biliyorum o yüzden bitmişken bırak böyle kalsın."
Ağlamaya başlamıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum, boşluğa sürükleniyorum ve kaçamıyorum.
"Ağlama Burkay sen gerçekten çok iyi kalpli birisin ve o seni hak etmiyor! "
Hıçkırıklar arasında zar zor cevap veriyordum.
"Abi yapamam! "
Büyük bir karanlığın ardından kendimi hastahane odasında buldum.
" Ne oldu bana? "
" Bayıldınız Burkay bey. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? "
Bugün bir şey yemediğim aklıma geldi. Muhtemelen ondan diye düşünürken cevap verdim,
"İyi gibiyim. Ne kadardır baygınım?"
"Yaklaşık yarım saattir. "
" Selim abi nerede?"
"Sizi buraya getiren beyfendiyi soruyorsanız ailenize haber vermek için yanınızdan ayrıldı."
Ailem benim eşcinsel olduğumu bilmiyordu fakat Selim abiyle okuluma gelip seminer verdiği zaman tanıştığımızı söylemiştim. Babam Selim abiyi tanıyınca sevdiği için de onunla görüşmeme bir şey söylemiyordu.
" Teşekkür ederim hemşire hanım."
Doğrulmaya çalışıyordum.
" Lütfen kendinizi yormayın Burkay bey."

" Doğrulmama yardım eder misiniz lütfen? "

Hemşireninde yardımı ile doğruldum ve birilerinin gelmesini beklemeye başladım. Kapı aralandı, içeri gelen annemdi.
"Oğlum canım benim ne oldu sana? İyi misin? "
"İyiyim anneciğim bir şey yok sadece başım döndü sonrasında hastahanedeydim işte bayılmışım." Bunu bıkkın bir ses tonuyla söylemiştim.
" Ah benim kuzum sabahta bir şey yemeden çıktın zaten rengin solmuş. "
Annem sarı ve dalgalı saçlarıyla, bembeyaz teniyle aynı bir melek gibiydi. Bana her zaman şevfkatle bakmış hep yanımda olmuştu. Annemin ardından odaya ablam ve babamda girdi. Ablam hemen yanıma gelip beni öptü ve elimi tuttu.
"Canım benim nasılsın? "
" Daha iyiyim ablacım teşekkür ederim. "
Annem çalıştığı için beni ablam büyütmüştü o yüzden bende yeri çok ayrıydı. İkinci annemdi o benim. Bazen kavga da etsek o hep yanımda olurdu. Babama gelirsek aramızın pek de iyi olduğu söylenemez. Küçüklükten beri onun hep başka çocukları sevişini izler kıskanırdım. Aramızda gerçekten büyük bir iletişim kopukluğu var.
Kapı tıklandı. Bu sefer gelen Selim abiydi nasıl olduğumu öğrendikten sonra gitti. Bir kaç saat daha hastahanede kaldıktan sonra nihayet eve gelebilmiştik.Kendimi hemen yatağıma attım ve Can'dan mesaj gelmiş olması umuduyla telefonuma baktım. Malesef ki umutlarım her zaman ki gibi boşluğa düştü. Kırılan umudumla Melis'in mesajına baktım0
" Nasıl oldun Burkay?"
Heyy nerdesin ?
Merak ediyorum ya...
Burkayyyyyy!?
Telefonlarımıda açmıyorsun"
Hızlıca cevap verdim.
" Selim abiyi ziyarete gitmiştim pek bir şey yemediğim için bayılmışım. Bir kaç saattir hastahanedeydim o yüzden cevap veremedim. Korkma şimdi iyiyim."
Telefonumu yatağın yanına bırakıp gözlerimi kapadım. Tam uykuya dalmak üzereyken telefonumun çağrı sesiyle irkildim. Telefona baktığımda arayanın Melis olduğunu gördüm.
"Alo, efendim Melis? "
" Sen iyi misin Burkay?"
" Evet iyiyim merak etme sadece biraz ara verdim hayata..."
" Ya öyle deme! Bundan sonra kendine dikkat ediyorsun tamam mı?"
" Tamam ederim. İyi geceler uyuyacağım ben."
" Tamam. İyi geceler. "

Telefonu kapattıktan sonra kendimi uyumaya zorladım. Can konusunda ne yapacağımı istemsiz bir şekilde düşünüyordum. Ben böyle bir insanım boş vermek benim doğama aykırı bu nedenden dolayı çok yıpratıyorum kendimi...

-CAN-
Burkay'la olan ilişkim son zamanlarda kötüye gidiyordu. Selim abim anlamadığım bir şekilde Burkay'dan soğumamı ister gibi davranıyordu. Bunu yapıyorsa bir bildiği vardır diye düşünüp olayları akışına bıraktım. Burkay ile olan ilişkimi düşünürken telefonumun zil sesi kulaklarımı doldurdu. Arayan Burkay'dı.

"Efendim Burkay? "
Telefonun diğer ucundan bir ağlama sesi geliyordu.
" Bunu bana nasıl yaparsın Can? "
" Dur bir saniye ne yaptım? Neden ağlıyorsun? "
" Selim abi her şeyi anlattı bana, anlamamış gibi davranma!"
" Ne diyorsun? Hiç bir şey anlamıyorum!"
" Beni aldattığını biliyorum!"
" Ne aldatması ya?"
"Hala anlamamazlıktan geliyorsun. Sana inanmıştım defol git hayatımdan pislik insan!"

Sinirlenip telefonu yüzüne kapattım, güvensizliği beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Aldatma konusunda ne dediğini anlıyamıyordum, böyle davranmasınıda. Adeta delirmiş gibiydi.Kulaklıklarımı takıp en sevdiğim parça olan "Pera- Sensiz ben" şarkısını dinlemeye başladım. Abimin neden böyle bir şey söylediğini anlamlandırmaya çalışıyordum,dayanamayıp abimi aradım.

"Efendim Can?"
"Abi az önce Burkay beni aradı."
"Ee ne olmuş?"
"Sen ona Can seni aldatıyor demişsin, bu nerden çıktı?"
"Ya öylesine bir şakaydı o. Ne dediki sana?"
"Onu aldattığımı,pislik biri olduğumu filan söyledi. Bende sinirlenip yüzüne kapattım. Ne yapmalıyım sence?"
"Boşver bırak gitsin."

Peki sen öyle diyorsan bir bildiğin vardır abi, görüşürüz sonra."
Telefonu kapattıktan sonra derin bir uykuya daldım...

Kara Bulut (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin