0.7

659 18 1
                                    

Gece aldığım bir telefonla tüm dünyam başıma yıkılmıştı.
"Alo"
"Alo evladım"
Karşıdaki ses hıçkırıklarla ağlıyordu.
"Özgür"
"Ne oldu Özgür'e?"
"İntihara teşebbüs etti ve şuan komada. Sana bir mektup bırakmış."
"Nee ? Hangi hastahanede"
Hıçkırıklara boğulmuştum
"İstanbul hastahanesi"
İlk bulduğum kıyafetleri üstüme geçirip hızlıca evden çıktım. Kapıdan çıkarken annemlere ufak bir not bırakmayıda unutmadım çünkü saat gecenin dört buçuğuydu. Hastahaneye vardığımda ilk gördüğüm danışma masasına koşarak Özgür'ün olduğu yeri öğrendim ve koşarak oraya gittim. Yoğun bakımın önünde oturmuş ağlayan ve Özgür'ün ailesi olduğunu tahmin ettiğim bir çift vardı.
"Özgür, o iyi mi?"
Sesimi duyunca annesi bana doğru döndü.
"Komada"
Bu kelimeyle birlikte annesi ve ben hıçkırıklara boğulduk.
Duramayıp annesine sarıldım ve biraz olsun teselli etmeye çalıştım.
O sırada babası bana yazılan mektup olduğunu tahmin ettiğim zarfı  uzattı.
Koca harflerle ismim yazan mektubu alıp öylece baktım. Baktım,baktım,baktım...
Nihayet bir süre sonra kendime gelebilmiştim. Bana ne yazmıştı ki?
Okumak ve okumamak arasında kalıp okumaya karar verdiğimde öylece bir köşeye çekilip mektubu açtım.
Selam Burkay;
Öncelikle bu mektubu yazdığım için çok ama çok özür dilerim. Ama ben daha fazla dayanamıyorum Burkay. İnan daha fazla yaşayacak gücüm kalmadı. Biliyorum bana her zaman destek olmaya çalıştın, hep yanımda oldun ama ben yapamıyorum. Şuan sen bu satırları okurken muhtemelen ben ölmüş olacağım. Annem'e destek ol olur mu? Benim yokluğumu aratma ne olursun.
Daha fazla devam edemeyip kapattım mektubu. Hıçkırıklara boğulmuştum. İlk yaptığım koşarak tekrar annesine sarılmak oldu.
"Ben arkadaşı olarak onu durduramadığım için çok çok özür dilerim"
Annesi tek kelime etmedi,edemedi sadece daha sıkı sarıldı bana.
Saatler geçmek bilmiyordu sanki bir saat bir ömüre bedel gibiydi. Mektubu tekrar elime aldığımda yapmalısın dedim kendime bu mektubu okumalısın.
... Bu mektubu yazmamdaki asıl amaç aslında veda etmek değildi Burkay. Sana bazı şeyleri itiraf etmekti. Yaşarken yapamadım, yapamadım çünkü beni yalnız bırakmandan korktum çok ama çok. Bunun için bana kızma olur mu ne olursun. Beni affet. Ben Can'ın seninle sevgiliyken görüştüğü kişiyim. Belki şuan benden nefret ediyorsun bilmiyorum ama inan ben sana çok değer verdim. Burkay kardeşim gibi gördüm seni ve bunu söyleyemediğim için defalarca özür dilerim. Kendine ve Ailem'e iyi bak olur mu. Elveda...
Mektubu kapattığımda beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Gerçekten o kişi o olamazdı değil mi?
Hıçkırıklarım kuvvetlenmişti ve ne yapacağımı gerçekten bilmediğim bir çıkmaza daha girmiştim.
Saatler sonra Özgür'ün komadan çıktığı haberini almamız hepimizi biraz olsun rahatlatmıştı. Şuan Özgür'ün iyi olması her şeyden önemliydi o yüzden mektup konusunu bir kenara bırakıp sadece onun iyi olması için dua etmeye başladım.
Doktor görüş alanımıza girdiğinde yerimden zıplayıp güzel haberler vermesi için içimden yalvarmaya başladım.
"Müjde Özgür uyandı. Yormamak şartı ile hastamızın yanına gidebilirsiniz."
Annesi odaya girdiğinde kapıda kocaman bir gülümseme ile beklemye başladım. Sonunda hayatı bir yerden mahlup etmeyi başarmıştım. Daha doğrusu Özgür başarmıştı ama sonuçta gerçekten mutlu olabilmiştim. Annesi odadan çıktığında Özgür'ün beni istediğini söyledi.
"Selam Özgür"
Özgür beni görünce mahçup bir ifadeyle bana bakıp sonrasında bakışlarını yere çevirdi
"Selam Burkay ben ben çok..."
Cümlesini yarıda kesip
"Hey tamam bir şey yok. Önemli olan senin iyi olman o yüzden bunları düşünme olur mu?"
"İyi ki varsın"
Özgür beni kendine çekip sımsıkı sarıldı. Bende aynı şekilde karşılık verip sarıldım. Doktor ertesi gün taburcu olabileceğimiz haberini verince çok mutlu olmuştuk. Eve giderken bir saniye bilr yalnız bırakmamıştım Özgür'ü. Odasına götürüp yatırdığımızda hepimize çok teşekkür etmiş aynı zamanda yine özür dilemeyi ihmal etmemişti.
"Umarım ömür boyu özür dilemeye kalkmassın Özgür. Yoksa artık bir yere düşüp bayılıcam."
"Ya tamam özür dilerim sustum"
Cümlesinde yine özür dilediğini fark ettiğinde kızardı ve gülmeye başladı bende aynı şekilde karşılık verip güldüm. Odada yalnız kaldığımızda mektubu okuyup okumadığımı sordu.
"Okudum ama bunların önemi yok sen iyi ol yeter tamam mı?"
"Sen gerçek bir dostsun Burkay seni çok ama çok seviyorum"
"Ben de seni çok seviyorum. Bu arada beni asıl şaşırtan eşcinsel olman oldu"
"Ciddi misin ?"
"Evet"
Gülüşmeye başladığımızda her şey iyi olduğu için çok mutluydum. Umarım her zaman bu şekilde devam eder...
Bunları düşünürken Özgür'ün seslenmesiyle daldığımı fark ettim. Dünden beri hiç uyumamıştım ve gerçek anlamda yorgun hissediyordum kendimi. Eve gidip bir saat dahi olsa uyumam gerekiyordu. Özgür'e ve ailesine veda edip eve doğru yola çıktım. Eve vardığımda ilk işim kendimi yatağa atmak oldu ve her şeyin iyi olmasının verdiği huzurla uykuya daldım. Uykumu telefonumdan gelen çağrı sesi aralarken dün gece ki olaydan kaynaklı içimi bir korku kapladı. Telefona baktığımda arayanın Melis olduğunu gördüm.
"Alo efendim Melis?"
"Nasılsın Burki?"
"Burki de nerden çıktı ya her seferinde başka bir lakap takmak zorunda mısın?"
"Evet, hem sanane istediğimi söylerim."
"Gerçek bir baş belasısın biliyorsun değil mi?"
"Evet ve bundan gurur duyuyorum?"
"Delisin ya"
"Herneyse hadi hazırlan alışverişe gidiyoruz"
"Ne alışverişi ya?"
"Kıyafet almam lazım ve sende bana yardım ediceksin?"
"Başka emrin var mı?"
"Iı düşünüyorum bekle. Yok sanırım"
"Of"
"Hadi çabuk ol!"






Kara Bulut (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin