Selim abinin yanından çıktıktan sonra eve geçtim. Kapıya geldiğimde zili çaldım. Kapıyı açan kişi Annem oldu.
"Hoşgeldin Oğlum"
"Hoşbuldum Annem"
"Nasıl geçti bakalım doğum günün"
"Güzel geçti Anne teşekkür ederim"
"Yengen napıyordu?"
Anneme orda olmadığını söyleyip söylememek arasında kalmıştım.
"İyiydi, nasıl olsun"
Daha ayrıntılı sorular gelmeden hızlıca odama kaçtım ve kıyafetlerimi değiştirip kendimi yatağa attım. Selim abi bir şey yapar çekincesiyle gece boyu çok rahat bir uyku çekememiştim. Can'ın dedikleri hala kulağımda çınlıyordu. Sevgilisini öve öve bitirememişti. Bir zamanlar benim için kullandığı kelimeleri başkaları için kullanması canımı gerçek anlamda yakıyordu. Bazen nefes alacak hiçbir yerim kalmamış gibi hissediyordum. Kime sırtımı dayasam ya çekilip düşmeme sebep oluyor ya da kendi emelleri için kullanmaya çalışıyordu .Kime güveneceğimi veya ne yapabileceğimi bilmiyordum. Hem tüm insanlardan kaçmak hem de sıkı sıkıya sarılmak istiyordum. Bazen bunalıp tekrar kendime zarar vermek istiyordum. Ama her şey gibi bunuda beceremiyordum. Telefonumun zil sesi ile kendime geldim. Düşünceler arasında uykuya dalmıştım.
"Efendim Özgür"
"Nasılsın Burkay?"
"Bildiğin gibiyim işte sen nasılsın?"
"İyiyim teşekkür ederim. Dışarı çıkmaya ne dersin?"
"Olabilir aslında. Gerçekten evden çıkmaya ihtiyacım olduğunu hissediyorum"
"Tamam o zaman her zamanki bankta görüşmek üzere"
"Tamamdır"
Bazı zamanlar ilk tanıştığımız bankta oturur o gün ki gibi dertleşirdik. Orasının bizim için ayrı bir anlamı vardı. İki çok farklı insanın ortak noktası olmuştu orası. Bambaşka hayatlar,bambaşka hikayelere tanık olmuştu. Hazırlanmaya başlamıştım her zaman ki gibi siyah giymeye karar vermem beni pek de şaşırtmamıştı. Çünkü beni şuan en çok yansıtan renk siyahtı. Özgür'ün de hazır olduğunu öğrenince evden çıktım. Banka vardığımda Özgür zaten gelmiş beni bekliyordu. Hemen yanına gidip sarıldım.
"Selam!"
"Selam Burkay"
"Nasılsın bakalım"
"Ben iyiyim de sen nasılsın?"
"Bilmiyorum Özgür iyi değilim"
"Merak etme her şey iyi olacak"
"Ne iyi olacak? Ben mi göremiyorum bir tek şu iyi şeyleri!"
"Bak, biliyorum her şey üst üste geliyor ama düzeleceğine inanman lazım. İyi şeyleri çağır ki iyi olsun tamam mı? Umutsuz olma her yeni gün bambaşka bir umut aslında bunu unutma"
"Bilmiyorum Özgür. Ben gerçekten artık o güzel parlak günleri göremiyorum. Önümde sadece kocaman bir karanlık var."
Konuşmaya daldığımız sırada karşı banka oturan kişiyi farketmemiştik. Konuşma biraz daha yavaşlayınca gözümün Can'ı seçmesi çok uzın sürmedi. O saniyede donup kaldım.
Özgür başta ne olduğunu anlayamadı.
"Burkay ne oldu iyi misin?"
Baktığım tarafa doğru kafasını çevirmesiyle yüzünde kocaman bir şaşırma ifadesi oluşması neredeyse aynı saniyede oldu. Hızlıca beni tutup banktan kaldırdı ve uzaklaştırmaya başladı.
Can ve sevgilisi bankta sarılmış ve öpüşmeye hazır bir halleri vardı.
"Hayır Özgür bırak kalıcam"
"Buna izin vermeyeceğimi biliyorsun Burkay. Ben onunla kısa bir zaman geçirdim ama senin yaşadıklaeın bambaşka ve bunu kaldıramayacağını biliyorum."
Haklıydı. Bu görüntüyü kaldırabileceğimden pek de emin değildim. Kafamı o yöne çevirdiğimde Can'ın da bizi farkettiğini ördüm. Onun yüzünde de o şaşırmış ifadeyi görmem uzun sürmedi. Özgür ile beni görmeyi beklememesi normal bir şeydi bir de bizi bu kadar yakın görmesi onda ayrı bir şaşkınlık yaratmış olmalıydı ki hala gözünü bizden alamamıştı.
Özgür zorla tutup kafamı öne çevirdi ve yürümem için beni zorladı. Arkamdan hızla gelen adımları duymam çok geç olmadı.
"Can artık benim tamam mı? O fesat bakışlarını üzerimizden çek"
İşittiklerim ile bir anda şoka uğramıştım. Yere sabitlendiğimi hissediyordum
"Sen, sen ne saçmaladığını sanıyorsun?"
"Saçmalama filan yok açık ve net bir şekilde dediklerimi duydun. O fesat bakışlarını üzerimizden çekmezsen çok kötü şeyler olur!"
"Kendini bir şey sanıp saçma sapan sözler söylemeyi kes. Ne Can nede sizin ilişkiniz umrumda değil. Zaten Yakında neyin ne olduğunu anlarsın. Şimdi git de sevgilini birine kaptırmadan kucağına yapış!"
Hızla arkamı dönüp yürümeyr başladım. Sinirden ellerim titremeye başlamıştı. Hayatımda ilk defa bu kadar iğrenç bir konuşma yaşamıştım.
Özgür kollarımdan tutup yavaşça banka oturttu.
"İyi misin Burkay?"
"Sence nasıl iyi olabilirim Özgür dediklerini duymadın mı?"
"Haklısın ama sakin ol lütfen. O ne dediğini bilmiyor"
"Saçma sapan konuşmalarda bulunması gerçekten canımı yaktı Özgür"
"Tamam hadi ama sakin ol lütfen. Gel başka bir yere gidelim en iyisi"
"Ben eve gitsem daha iyi olacak Özgür"
"Emin misin?"
"Sanırım evet"
"Tamam o zaman seni eve kadar ben bırakayım"
"Peki teşekkür ederim"
Eve doğru yürümeye başlamıştık. Yolda nerdese ağzımı hiç bıçak açmadı. Saçma sapan olan konuşmayı düşünmeden edemiyordum. O kadar insanın içinde ilk defa kendimi bu kadar rezil olmuş hissetniştim. Gerçekten ne yapmaya çalıştıklaeını anlayamamıştım. Can'ın sevgilisini durdurmasını beklerdim. En azondan böyle bir şeyi yapması gerekirdi. Tatsızlığı önlemeliydi. Ama tabiki o benim duygularımı hep hiçe sayığı gibi şimdide öyle yapmayı tercih etmiştii. Şaşırmış mıydım? Hayır. Klasik Can hareketlerinden biriydi. Kafamda düşünceler dalmışken Özgür'ün sesiyle geldiğimizi farkettim.
"Teşekkür ederim Özgür bana eşlik ettiğin için"
"Saçmalama lafı bile olmaz. Seni o halde yalnız bırakamazdım"
"İyi ki varsın" Özgür'e sıkıca sarıluo vedalaştıksan sonre eve girdim. Her zaman iyi şeyler getiren o bank bu sefer kötü bir anı yaşatmıştı bana.
Bir daha o banka gidip gidemeyecğim konusunda pek emin değildim. Hızlıca üstümü değiştirip yatağa uzandım. Çantamdan kulaklığımı çıkarıp hemen bir şarkı açtım."Bu şarkı kalbimin tek sahibine
Ömürlük yarime gönül eşime
Bahar sensin bana gülüşün cennet
Melekler nur saçmış aşkım yüzüne...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Bulut (GAY)
Fiksi RemajaGökyüzü onun için karanlıktı artık,hangi tarafa kaçsa batıyordu fakat bu sadece bir başlangıçtı.Bu, gittikçe hayatı karmaşıklaşan Burkay'ın yaşama direnme hikayesiydi...