Beş dakika sonra Melis kapıya gelmişti. Biraz daha saçımı düzeltip evden çıktım.
"Selam prenses"
"Selam Burki"
"Hadi gidelim deli kız"
Alışveriş merkezine vardığımızda her kız gibi Melis'in de gözleri parıldamaya başlamıştı. İlk gördüğü mağazaya girip beni de arkasından sürüklemeyi ihmal etmedi.
"Bu nasıl?"
Kırmızı renkte ve göğüs dekoltesi olan bir trikoyu gösteriyordu
"Güzelmiş ama üstünde duruşu önemli biliyorsun"
"Haklısın birkaç bir şey daha seçip deniyorum hemen"
Bir şort,bir tişört,bir hırka,bir ayakkabı... liste uzadıkça uzuyordu ve sıkıntıdan patlamamak için kendimi zor tutuyordum.
"Hadi başka mağazaya bakalım"
"Hiçbirini almayacak mısın?"
"Hayır yeterince güzel değiller"
"Bence o kot şort sana çok yakışmıştı"
"Biliyorum ama daha iyisini bulma ihtimalim olduğu için şuanlık almayacağım"
Mağazaları gezerken yorgunluk üstüme iyice çökmeye başlamıştı.
"Bir şeyler mi yesek Melis? Yoksa şuraya yıkılıp kalabilirim."
"Tamam olur."
"Pizza yiyelim mi?"
"Bilmem ki kararsız kaldım"
"Hadi açlıktan ölücem yoksa"
"Tamam tamam hadi yiyelim"
"Merhaba biz iki orta boy pizza menüsünden istiyoruz"
"Tabiki başka bir isteğiniz var mı?"
"Hayır teşekkürler"
"İsim alabilir miyim?"
"Burkay"
"Teşekkürler pizzanız hazır olunca isminizle çağıracağız"
Teşekkür ettikten sonra gözlerimizle boş yer aramaya başladık ve nihayet bir yer bulduğumuzda oturduk. Masada bir sessizlik oluşmuştu. Sessizliği Melis bozdu.
"Ee nasılsın Burki?"
"İyi sayılır sen nasılsın?"
"İyiyim de sen niye böylesin?"
Özgür'ün olayını bahane ettim ve daha fazla bir şey sormaması için içimden dua ettim.
"Özgür'ün olayı yeni bir şey Burkay daha öncesinde de böyleydin ve hiçbir şey söylemiyorsun"
"Anlatabileceğim şeyler olsa söylerim Melis neden söylemiyim ki"
"Bana güvenmiyor musun?"
"Ne alaka Melis güvenmesem neden senin yanında olayım ki şuan"
"Güvensen söylerdin Burkay."
Çantasını ve poşetlerini eline alıp ayağı kalktı
"Sen bana güvenmiyorsun"
Hızlıca arkasını dönüp yürümeye başladı.
Ayağa kalkıp koşarak ona yetiştim
"Melis bir durur musun?"
"Yalnız bırak beni Burkay"
"Hayır yapamam Melis"
"Lütfen Burkay buna ihtiyacım var"
Gözlerinden yaşlar akıyordu ve bunu görmek beni daha da üzmekten başka bir şeye yaramadı.
"Peki" diyebildim sadece. Çünkü açıklayamazdım. Ona bu yaşadıklarımı söyleyemezdim.
Öylece baktım arkasından ve akan göz yaşlarımı cebime tıktığım peçeteyi çıkarıp sildim. Sonra oturdum bir süre. Bir şeyler yapmak zorundaydım. Bu ne kadar böyle devam edecekti ki zaten! Telefonumu çıkartıp rehberimde gezindim ilk aklıma gelen Özgür'ü aramak oldu.
"Alo nasılsın Özgür?"
"İyiyim teşekkür ederim sen nasılsın?"
"Size gelsem olur mu?"
"Tabi ki gelebilirsin canım"
Hızlıca Alışveriş merkezinden çıkıp Özgür'ün evine doğru yola çıktım. Apatmanın önüne geldiğimde bir kaç saniye durakladım. Ne kadar affedersem affediyim. Özgür'ün Can olayını benden saklaması güzel bir davranış değildi ve bu benim canımı yakıyordu. Apartmanın kapısını aralayıp merdivenleri ikişer ikişer çıkmaya başladım. Zile bastığımda kapıyı Özgür'ün Annesi açtı.
"Merhaba canım hoş geldin"
"Merhaba efendim"
"Nasılsın yavrum"
"İyiyim saolun siz nasılsınız?"
"İyiyim teşekkürler"
"Anne niye kapıda tutuyorsun çocuğu içeri alsana"
"Ah evladım kusura bakma bir an bende dalmışım"
"Hahah önemli değil"
"Hoşgeldin Burkayyy"
"Hoşbuldum Özgür"
"Hadi gel odama geçelim"
Odasına doğru gittiğimizde anneside mutfağa yönelmişti. Yatağına oturduğumuzda bir kaç saniyelik sessizlik oluştu.
"Anlat bakalım ne oldu neden bu haldesin"
"Melis"
Sadece bunu diyebilmiştim ki göz yaşlarına boğuldum.
"Ne oldu Melis'e iyi mi o"
"Fiziksel olarak iyi ama psikolojik olarak pek iyi sayılmaz"
"Neden ki"
"Ona güvenmediğimi düşünüyor. Çünkü ona hiçbir şeyi anlatamıyorum. Lanet olsun ki yapamıyorum"
"Anlıyorum seni benim hayatımda pek farklı değil çünkü"
"Ne yapacağım?"
"İnan ki bilmiyorum"
Göz yaşlarım kuvvetlenince Özgür bana sarılıp teselli vermeye çalıştı. Ama malesef ki pek işe yaramıyordu çünkü Melis benim için gerçekten önemli biriydi.
"Neden böyle olmak zorundayım ki ben?"
"Bunun cevabını bilmeyi o kadar çok istiyorum ki bende."
"Yoruldum Özgür çok yoruldum. Yaşıyorum ve kimseye anlatamıyorum en yakınım dediğim insan bana güvenmiyorsun diye beni suçluyor. Ailem sürekli gelin yok mu diyor. Hiçbir zaman bir gelininiz olmayacak diyemiyorum onlara,hiçbir zaman bir torununuz olmayacak diyemiyorum. Napacağım ben Özgür? Çok yoruldum yaşamak istemiyorum artık. Ailem benimle her zaman gurur duydu ama bunu bilseler beni reddederler. Beni olduğum gibi kabul etmelerini o kadar çok isterdim ki. Ama olmuyor işte yapamıyorum olmuyor,olmuyor,olmuyor. Lanet olsun ki olmuyorum Özgür. Dini açıdan ayrı bir korkum var zaten ama ben böyle olmayı hiçbir zaman istemedim Özgür. Korkuyorum hem de çok korkuyorum."
Göz yaşlarım o kadar çok şiddetlenmişti ki hiçbir yeri göremiyordum.
"Biliyorum Burkay çok zor ama yapmak zorundayız yaşamak zorundayız. Ben pes ettim elime ne geçti söyle bana ne geçti? Hiçbir şey!
Korkuyorsun biliyorum bende korkuyorum. Yapmak zorundayız ama. Dünya bizler için o kadar kolay bir yer değil ama hepimiz bu şekilde pes edersek sence ne olacak?
Hıçkırıklarım arasında cevap verdim
"Haklısın.."
Bir süre daha ağladıktan sonra biraz kendime gelebilmiştim. Saatin geç olduğunu farkettiğimde herkese veda edip evin yolunu tuttum. Eve vardığımda ilk defa bu sefer kendini yatağa atmak yok dedim ve anneme koşup sımsıkı sarıldım. Sonra Melis'e ne yazmam gerektiğini düşünmeye başladım. Bunu düzeltecektim. Biliyorum Melis beni affedecekti çünkü oda beni çok seviyordu ama biraz zaman geçmesi gerekecekti.
Umarım beni anlar diye içimden geçirdim Ve uzun süredir yapamadığım aktiviteyi yapmaya karar verip bir kitabı elime aldım ve okumaya başladım. Okurken gözlerim yavaş yavaş ağırlaşmaya başlamıştı ve sonunda kendimi uykunun huzurlu ve dünyadan uzak kollarına bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Bulut (GAY)
Teen FictionGökyüzü onun için karanlıktı artık,hangi tarafa kaçsa batıyordu fakat bu sadece bir başlangıçtı.Bu, gittikçe hayatı karmaşıklaşan Burkay'ın yaşama direnme hikayesiydi...