0.3

1.1K 51 15
                                    

"Burkay!"
"Oğlum uyan!"
Annemin sesi kulaklarımı doldurmuştu. Gözlerimi yavaşça araladım.
"Efendim Anne?"
"Oğlum öğlen oldu kalk artık."
"Uyumak istiyorum anne beni lütfen rahat bırak."
"Kalk hadi bu kadar uyku olmaz."
"Anneee!"
Sonunda annem söylenerek de olsa başımdan gitmişti fakat uykum açıldığı için tekrar uykuya dalamamıştım. Dün yaşadıklarım ve Can'ın söyledikleri aklıma geldikçe içim daralıyordu,ne yapacağım konusunda en ufak bir fikrim bile yoktu.
"Allahım ben ne yapacağım?"
Acaba intihar mı etsem diye içimden geçirdim. Hayır yapamazdım,ablamı ve annemi yüzüstü bırakamazdım. Ama ne yapacaktım ki? İnsan kendinden kaçabilir miydi? Veya bu acıyla yüzleşip yaşamaya devam edebilir miydi? Bu soruların cevabını biranönce öğrenmem gerekiyordu. Rehberimi karıştırıp mesaj atabileceğim birilerini aramaya başladım. Gönüllü vakıf üyeliği yaptığım zamanlardan tanıştığım ve eşcinsel olduğunu bildiğim bir arkadaşıma yazmaya karar verdim.
"Selam kaan nasılsın?"
Cevap gelmesini beklerken lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Geldiğimde cevap gelmişti.
"Selam iyiyim, sen nasılsın Burkay?"
"Pek iyi sayılmam ya."
"Ne oldu,neyin var?"
"Can ile ayrıldık ve ben toparlanamıyorum"
"Takma ya geçer."
Çoğu insanın verdiği gibi bir tepki vermesi sinirlerimi bozmuştu.
"Takma ile olmuyor işte onu ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun."
"Bence biriyle görüş sana iyi gelecektir."
"Ya yapabileceğimi zannetmiyorum."
"Güven bana hem ilişki yaşarsan çabuk unutursun."
"Peki,teşekkür ederim."
"Rica ederim,kendine iyi bak."
"Sende kendine iyi bak."
Telefonu bırakıp düşünmeye başladım. Acaba Kaan'ı dinlemem mi gerekiyor. Can beni bırakıp başkasına gittiyse bende yapabilirim diye düşünüp bir mobil uygulamayı telefonuma yükledim. Zaman çok geçmeden mesajlar gelmeye başlamıştı. Gelen mesajlara göz atarken 18 yaşında birini gördüm ve yaşımız yakın olduğu için cevap vermek istedim. Konuşurken bir yandan da içim acıyordu ama düşünmemeye çalışıp konuşmayı devam ettirdim. Konuşmamız kısa sürede ilerlemeye başlamıştı. Karşımdaki kişi çok anlayışlı ve kibar biri gibi görünüyordu. Ona ısınmıştım. Telefonu bırakıp bir şeyler yazmaya başladım. Can ile ilgili acılarımı kağıtlara döküyordum bu beni rahatlatıyordu. Yazarken gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Unutacağım diye kendime söz verdim ve tekrardan telefonuma gelen mesajlara cevap verdim bu sırada Melis arıyordu.
"Alo,efendim Melis."
"Nasılsın canım,annen nasıl oldu?"
"İyiyim ve annemde iyi merak etme."
"Gerçekten iyi,değil mi?"
"Evet iyi merak etme. Dün ben gittikten sonra bir şey oldu mu?"
"Aslında evet. Can diye bir çocukla tanıştık."
"Can mı?"
"Evet Umut'un arkadaşıymış bizimlede tanıştırdı."
Duyduklarım karşısında ağzım açık kalmıştı ne diyeceğimi bilemiyordum. Acaba bu Can o olabilir miydi?"
"Nasıl bir çocuk peki?"
"İyi birine benziyo ya sevdim."
"Yok hayır.Fiziksel olarak nasıl biri?"
"Neden merak ettin ki?"
"Nedenini boşverip sorumu cevaplar mısın Melis?"
"Tamam peki. Senin boylarında,kumral,mavi gözlü ve yakışıklı bir çocuktu."
Kahretsin! bu o.
"Anladım tamam sonra konuşalım mı?
"Tamam peki görüşürüz."
Telefonu kapattıktan sonra Can'a inat mesajlaşmaya devam ettim.
"Bugün görüşelim mi Burkay?"
"Yok ya teşekkür ederim."
"Sadece bir kahve içeriz çekinmene gerek yok."
"Daha erken bence ya görüşmek için."
Annemler yemek yemem için bana seslendi, onların yanına mutfağa gittim. Zoraki olarak bir şeyler yemeye çalışıyordum.
"Burkay,hasta mısın rengin solmuş."
"Sanırım biraz rahatsızım ablacım."
"Dikkat et canım benim kendine."
"Tamam abla dikkat ederim."
Sofradan kalktıktan sonra ablam yanıma geldi ve iyi olduğuma ikna olmak istedi. Birsürü ikna cümlesinden sonra sonunda ablam inanıp gitmişti. Bir kaç saat sonra herkes uyumuştu. İnternetten tanıştığım çocukla konuşmaya döndüm. Muhabbet ederken konu evdekilere gelmişti. Ben de uyuduklarını söyledim. Tanıştığım çocuk-bu arada ismi arda- bu fırsatı kullanıp buluşmamız gerektiğini söyledi ben de bir şekilde ikna olduktan sonra buluşmayı kabul ettim. Beni arabasıyla gelip alacaktı. Onu beklerken bende üstümü değiştirdim ve saçlarımı düzelttikten sonra anahtarı alıp yavaşça kapıyı kapattım ve aşağıya indim. İndikten sonra etrafıma bakınmaya başladım. Siyah bir araba görünüyordu fakat ışıkları kapalıydı o sırada mesaj geldi.
"Ne duruyorsun gelsene içeri"
Arabanın bu olduğuna emin olduktan sonra içeriye girdim. Kapının kilitlenme sesi geldi. Gerilmeye başlamıştım ışık açıldıktan sonra gördüğüm manzara karşısında şoka uğramıştım.
"Sen kimsin?"
"Ben Arda merhaba."
"Dalga mı geçiyorsun? Sen konuştuğum çocuk değilsin."
Karşımda gördüğüm yüz en az 30 yaşında bir insana aitti
"Sadece yaşım konusunda yalan söyledim diğer her şey bana ait."
"Kapıyı aç,inicem."
"Dur bir konuşalım."
"Bırak dedim beni."
Onu ittirmeye başlamıştım. Kafama aldığım bir darbe ile gözlerim kapandı...
Gözlerimi açtığımda ormanın içinden geçiyorduk. Çığlık atmaya başladım.
"Bırak beni gerizekalı"
"Kafana tekrar vurulmasını istemiyorsan kes sesini."
Arabayı durdurdu ve kemerini çıkarmaya başladı. Çok korkuyordum.
Çığlık atmaya devam ettim. Ellerimi kemeri ile bağladı. Daha sonra hırkasını çıkartıp ağzımı bağladı. Benim olduğum taraftaki kapıyı açıp bacaklarımdan tutarak vücudumun yarısını dışarıya çıkarttı.Tekmelemeye başladım,ona izin veremezdim bacaklarımıda bir ip ile bağlayınca çaresiz kaldım.  Pantolonumu indirmişti önünde çıplak bir şekilde duruyordum. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Kurtulmanın bir yolunu ararken  zorla içime girip bana sahip oldu. Canım çok yanıyordu o ise bunu umursamazca devam ediyordu. Vücudumun her zerresinde korkuyu hissedebiliyordum. Bunun biranönce bitmesi için dua etmeye başladım çünkü elimden başka bir şey gelmiyordu bir süre buna devam ettikten sonra makatımdan kan gelmeye başlamıştı kan ile birlikte acım daha da katlanmıştı. Bunu görünce korktu ve ellerimi açtıktan sonra beni çalılıklara fırlatıp kaçtı. Pantolonumu giydikten sonra ağacın kenarına öylece çöküp ağlamaya başlamıştım. Hıçkırarak ağlıyordum ve ne yapacağımı,nerde olduğumu bilmiyordum. Her yer karanlık ve ıssızdı. Topallayarak yürümeye başladım yanıma anahtar dışında bir şey almamıştım. En sonunda yolda birine rastladım ve nerde olduğumu öğrendim. Tahmin ettiğim gibi evden çok uzaktaydım ve benim yürümekten başka bir şansım yoktu.Adamın gösterdiği yöne doğru yürümeye başlamıştım canım çok yanıyordu. Eve vardığımda üç saat geçmişti. Hemen kendimi banyoya kapatıp boxerımı değiştirdim ve onu bir poşete koyup çöpe atmak üzere sakladım. Ailem kan dolu boxerı görürse onlara bunu açıklayamazdım. Kendimi sıcak suyun altına atıp ağlamaya başladım. Hayatımın en iğrenç olayını yaşamıştım ve bu yüzden kendimden iğreniyordum. Kendime küfürleri ard arda saydırmaya başladım. Nasıl böyle bir şeyi kabul edip gitmiştim. Banyodan çıkıp kendimi odama kilitledim ve ne yapacağımı düşünmeye başladım. Canım çok yanıyordu. Hayvan herif hiç acımamıştı. Gerçi böyle bir insanın acımasını beklemek salaklık.
"Ben bu acıyla yaşayamam. Bunu hayatım boyunca unutamam."
En sonunda hayatıma son vermeye karar vermiştim, daha fazla yaşamak istemiyordum. Dolabın yanına gidip yavaşça kapağını açtım ve ilk gördüğüm ilacı elime alıp odama döndüm. Nasıl yapacağımı düşünüyordum ama hayata daha fazla devam edemezdim. İlaçları avucuma doldurup bir anda ağzıma attım. Yutup yutmamak arasında gidip gelirken hepsini yuttum.Sonra yatağıma uzanıp gözyaşlarım arasında uykuya daldım...

Kara Bulut (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin