Korkuyordum yaşayacağım hayatın hayal ettiğimle alakası yoktu. Bir insanın yüreği yanarmıydı ruhu bedeninden ayrılmış gibi hissedebilirmiydi. Yürek yarası kurşun yarasından daha çok acıtır derlerdide inanmazdım. Burun direğim sızladı benim hayatımı başkasına teslim etmişlerdi bu ben değildim adımla değil şunun eşi şunun gelini diye tanıtılacaktım nefret ettiğim soy ismine mahkûm bırakılmıştım beni benden çalmışlardı.
Hiç birşey geçirmiyordu yüreğimdeki sızıyı ben bana yardım eden biri çıkar diye umut ettikçe daha çok dibe çekiyordu.
Kitaplardaki gibi mutlu bir son olmalıydı ben Fırat'ın gelini olmalıydım en çok acıtan buydu yüreğimde haram olduğunu bile bile başka birini taşıyordum çaresiz bırakmışlardı bir bir almışlardı elimden sevdiklerimi ilk Berzeyi abimi Fırat'ı sevdiklerim benden alınırken sessizce bir kenara geçip elimden alınanlar için ağladım.
Bağırıp çağırsam kabul etmesemde birşey değişmezdi bu defa başkalarının canını yakacaklardı annem ve babamdan başlayarak. Gözlerimden süzülen yaşları silen yoktu geçer diye teselli edende çünkü geçmeyeceğini biliyorlardı giden geri gelmezdi hiçbir şey eskisi gibi olmazdı.
Afran'ın söylediği bir kaç kelime kalan son umut kırıntılarımı da almıştı elimden, gerçekleri acımaksızın yüzüme vurmuştu söylediği hakaretlerde cabasıydı.
Erkekdi işte istediğini yapar suçu yine kadına yüklerdi Adam olamamıştı anne gibi mübarek sıfata ulaşan kadını hor görüyordu yanlış bir şey varsa kendisiydi baştan aşağı kibir ve egodan oluşan benliği yanlıştı iki yüzlülükse kendisi yeterince iki yüzlülük kotasını doldurmuş bana bırakmamıştı.
Benim tek derdim bana elini sürmemesiydi yüreğim başkasının adını feryat ederken bedenim başkasına ait olsun istemiyordum mal gibi görülmek istemiyordum.
Bir ay sonra sevdiği kızı üzerime kuma olarak getirebilirdi kısır unvanını almak benim zoruma gitmezdi Allah'tan geldi herşey der cevabını verirdim tek derdim bana dokunmasın bir evin içinde iki yabancı olmaktı bedenim yüreğimde büyüyen Fırat sevdası gibi temiz kalsın istiyordum herşeyin altından kalkabilirdim ama başkasının olmak ait olmak bunu yapamazdım.
Büyük konuşuyordu yaşayacaklarını bilmeden ağzından çıkanların bir bir başına geleceğini bilmeden konuşuyordu Zilan "öldüm der durur yinede yaşarsın" mısralarını unutmuştu hâlbuki en sevdiği şiirdi.
Mardin bir sevdanın daha yitip gitmesine seyirci kalmıştı kimsenin haberi olmayan gizli sevda iki gönüle ateş düşürmüştü. Fırat Zilanla konuştuğu günden sonra toparlanamamıştı Zilan'a hasretti. Kapılarına dayansa boştu karar verilmişti Zilan'ı alıp gitse Mardin yerinden oynardı en fazla bir güne yakalanırlardı iki ailede ağır bedeller öderdi bu sevda gömülmeyi hak etmiyordu maziye karışmayı unutulmayı hak etmiyordu oysa nede güzel sevmişti bu ikili.Şiwan konağı Zilan'ın aklı gibi karmakarışık ve umutsuzdu içlerinde bir tedirginlik vardı Zilan'ın sonunun Berze gibi olmasından korkan evin büyükleri Afran'a yükleniyorlardı soğuk fırtınalar esen evde gelen geçen Afran'a öğüt veriyordu Afran'ın gönlünün alev alev yandığını bilen yoktu eve gelmek istemeyen Zilan'ı bir kaşık suda boğmak isteyen Afran'ın yüreğini dağlayan Mihribandı eşsiz güzelliğle Mardin'in dilinde olan genç kızın karakterden yoksun olduğunu kimse bilmiyordu, güzelliğe tav olan Afran gibi, sevdim diyordu hâlâ daha seviyorum. Sevmek nedir bilmiyordu Afran onun için dokunmaktı, öpmekti, sarılmaktı, iki güzel söz söyleyip sevdiğinin yüzünü güldürmekti. Sevmek bu kadar kolay mıydı ? Sevmek yürek gerektirirdi Afran da bu yürek yoktu cesurdu gözü karaydı ama iyi bir yüreği, vicdanı, merhameti yoktu.
Sevda dokunmak, sarılmak veya iki güzel kelime olacak kadar basit değildi.
Sevda sevdiğinin ağzından duydukların değil gözlerinde gördüklerindi yüzü değil yüreğiydi sessizce anlaşabilmekti utanıp gözlerini kaçırmak yanaklarının kızarmasıydı iki dakika dahi doğru düzgün bakamadığın yüzü değil her daim yanında hissettiğin yürekti ondan gelen mutluluğa değil acıya umutsuzluğa da sonuna kadar yüreğini açmaktı teselli etmek yerine aynı şeyleri sevdiğinle yaşabilmekti kendinden önce birini düşünmekti senin canın yansa onu sakınmak için canını ortaya koymaktı lafta değil yürekte taşınırdı sevda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE
General Fiction"Daha kül olacaksın Zilan yanıp kavrulacaksın" "Yanıyorum zaten bağrım yanıyor sen bana her dokunduğunda içimde bir yerler kopuyor yüreğim alev almış gibi, senin yüzünü her gördüğümde nefretim içimi kavuruyor hayatımı aldın sevdiğim adamla olan haya...