Son kez söz sahibiydim ağzımdan çıkan evet kelimesi herşeyimle Afran Şirwana ait olmam bir ömür geçirmem demekti gerçi hayır desemde hiçbir şey değişmezdi bu hatanın en başından herşey belliydi yaşamam gereken hayatı abim benim için seçmişti banada elime tutuşturulmuş senaryonun sözlerini duygusuz hissizce okumak kalmıştı zira ruhum beni terk etmiş hislerim kül olmuştu çoktan.
Herkes merakla bana bakarken bu kadar katı insanların arasında farklı olmanın ne kadar zor olduğunu kendi kişiliğinin bir öneminin olmadığını anladım birşeyleri değiştirebilirim sanmıştım kendim olabilir katı kurallarını değiştirebilirim olmadı ben hamle yapana kadar oyun onların lehine dönmüştü maç doksan dakikaydı ve ben ilk yarıda yenilgiyi kabullenmiştim bu saatten sonra elimden birşey gelmezdi sessizce evet dedim nikaha davet edilen herkesi yok sayıp en önde abimin yanında oturan Fırata kitlenmiştim ağzımdan çıkan evet kelimesine karşın gözlerini kapattı çenesi seğirdi hiç bu kadar kötü görmemiştim gözlerinin altında mor halkalar oluşmuş zayıflamıştı.
Gözlerimden yaş akmıyordu ama içimden birşeylerin söküldüğüne emindim canımdan can alıyorlardı sanki.
Herkes ayağa kalktığında bende onlara eşlik ettim kafamı masadaki çiçeğe sabitlemiştim bu saatten sonra ağzımdan tek kelime çıkmazdı artık Afran elimden tutunca irkilip geri çekildim ıslıklar alkışlar zılgıtlar düğün yerine çevirmişlerdi ortalığı kırgındım herkese herşeye.
Babama baktım belki gelir sarılır herşeye bir son verir diye yerinden kımıldamadı annemin hiç dinmeyen göz yaşları bu defa daha acı feryatları hıçkırıklarıyla birlikte akıyordu Dilzar Xanım annemi sakinleştirmeye çalışan tarafken annemin umrunda olduğunu sanmıyordum abim özür diler gibi gözleri dolu dolu bakarken artık hiçbir önemi yoktu benim için son kez ömür boyu yüreğimin en özel köşesinin sahibine baktım son kez haram sevdama canımın en içine baktım onunda gözelerinden fışkıran hayal kırıklığı acıyı görünce içimde yanan ateş daha da harlandı yüreğimin dört yanını acı sarıp sarmaladı biz bu hâle gelmeyi hak etmemiştik oysaki derin bir nefes alıp kader dedim içimden böyle olması gerekiyordu.
Kendisinin izlendiğinden haberi yoktu Zilan'ın halbuki artık ömür boyu izlenecek her adımından haberdar olacak bir eşe sahipti Afran Zilan'ın her bakışındaki değişikliği izlerken en son Ardilin yanındaki genç adama bakışlarında şüphelenmişti tüm nikah boyunca Zilan'ın o gence baktığınıda göz ardı etmiyordu bunu araştırmayı beynini bir kenarına not edip Zilan'ın kolunu tuttu ürkek bakışlarını Afran'ın omzuna sabitleyen Zilan bakışlarını Afran'ın gözlerine sabitleyemedi korkuyordu çünkü bu adam kara basan gibi hayatının üzerine çökmüştü.
Zilan'ın ürkek bakışlarını gören Afran kolundan çekip alınından öptüğü Zilan'ı bırakmadı bir süre öylece kaldılar artık herkes Zilan'ın Şirwan aşiretinin gelini olduğunu Jirki olmaktan çıktığını biliyordu.
Afran'ın kollarından kurtulmak için sessiz bir mücadele içerisinde olan Zilan'ın tek düşündüğü Fırat'ın ne düşünebileceğiydi.
Afran Ardilin yanındaki genç adamın nikah salonunu bir hışımla terk ettiğini görünce Zilan'ın sıkıca tuttuğu kolu bir anda bırakırken Zilan'ın arayış içinde tüm nikah salonuna bakışı araştırma işini en kısa zamanda halledilmesi gereken konu haline gelmişti gerçi birşeyler tahmin ediliyordu düşündüğü şeyler doğruysa Zilan artık saklanacak delik aramalıydı.
Nikah salonundan çıkıp son kez baba ocağına bavullarını almaya gitmek için yola koyuldular. Zilan arka koltukta oturmuş dışarıyı izlerken Afran dikiz aynasından karısına bakıyordu küçük karısı daha on altı yaşındaydı yüzünde çok olmasa da sivilceleri vardı esmer olduğu için pek belli olmuyordu küçük bir yüzü kahverengi gözleri vardı yuvarlak yüzlüydü güzel değildi ama çirkinde sayılmazdı boyu kısaydı 1.80 Afran'a minnacık kız düşmüştü karısının aksine iri yarıydı Afran karısının minyon tipli olması onları abi kardeş gibi göstersede onlar karı kocaydı artık.
Arabanın durmasını beklemeden kendini dışarı atan Zilan'ın tek hedefi kendini odaya kitlemek hatta mümkünse zincirlere sarmaktı. Bu evden gitmek istemiyordu. Afran karısının hâlâ çocuk olduğunu hatırlatıp kendini sakinleştirmeye çalışırken en güvendiği adamlarından birini arayıp nikahta ki genç adamı araştırmasını söylemeden önce Ardille konuşup adını öğrendi Fırat Demir Jirki konağının çok sevdiği bu genç Ardille birlikte büyümüş adamını arayıp ismi söyledikten sonra bütün detayları bir saat içinde öğrenmesini istedi.
Kendini odaya kitleyen Zilan'ı babası ikna edip kapıyı açtırdı bavullarını abisiyle Afran arabaya yerleştirmek için aşağı indirirken babasının gözlerinin içine baktı babasının korunmasına muhtaçtı.
"Baba verme beni o canilere ben senin küçük şirinenim evlendik işte yetmez mi?"
Her zaman çocuk kalan tarafı son bir umut içinde çığlık çığlığaydı. Babası kızının yanaklarını öperken özür dilemeyi ihmal etmiyordu sakinleştiren sonra babası cebindeki kartı çıkarıp şifresini söyledi son kez kızını öptü doyasıya zira bir daha bu eve geldiğinde herşeyiyle değişecekti kızı.
Odada annesiyle vedalaşmaya çalışan Zilan her dakikanın kıymetli olduğunu şimdi daha iyi anlıyordu annesine sımsıkı sarılmış Zilan'ı sert şekilde açılan kapı sesi ayırdı ikiside irkilirken gelene baktıklarında Zilan annesinin arkasına saklanma ihtiyacı duydu lakin kocası buna izin vermeden kolundan tuttuğu gibi aşağı indirmeye başlayınca şaşıran Zilan bir süre sonra kendine gelip annesine onu kurtarması gerektiğini söylerken Afran biraz önce adamının söyledikleriyle deliye dönmüş bütün hırsını Zilandan çıkarmaya karar vermiş gibi davranırken herkes avluda toplanmış Afran'a engel olmaya çalışıyor lakin Afran'ın gözü kimseyi görmüyordu Zilan kolunu kurtarmaya çalışırken bir yandan arkasından gelen annesine bağırıyordu Afran bir anlık boşlukla Zilan'ın kolundaki elini gevşetince Zilan Afrandan kurtulup annesine sarıldı.
"Annee verme beni."
Yalvarıyordu Zilan bu caniyle gitmektense ölmeyi yeğlerdi.
"Özür dilerim keça mın"
Annesi tekrar tekrar aynı kelimeyi sayıklarken Afran tek hamlede ayırdı anne kızı avluda ki kimse sesini çıkaramazken Azat Ağa dikildi Afran'ın karşısına
"Ben kızımı sana eziyet et diye vermedim Afran Ağa herşeyden önce o sana Allah'ın emaneti bırak kızımı"
Gözleri umutla parlayan Zilan babasının onu kurtaracağını hissediyordu kolunu koparırcasına sıkan Afran'ın büyük ellerinden kurtulmak istedikçe daha da sıkıyordu.
"Sizinde dediğiniz gibi kızınızı bana verdiniz o benim karım artık sizin onun üzerinde söz sahibi değilsiniz söz sahibiykende pek sahip çıkamamışsınız gerçi."
Afran'ın sözlerindeki kinayeyi anlayan tek kişi Zilan'dı korktuğu başına gelmişti Afran Fıratla aralarında geçenleri öğrenmişti kafasını yere sabitleyen Zilan'ı şaşkın bakışlar arasından tutup arabaya doğru sürüklemeye başlayan Afran daha da öfkelenmişti annesine yalvarırcasına çığlıklar atan Zilan'ın sesi yürek parçalayan cinstendi kızlarını kurtarmak isteyen Jirki aşiretinin gücü Afran'ın öfkesine yetmiyordu önüne geleni savuruyordu yakıp yıkmaktı işi sanki Afran ön koltuğun kapısını açıp içeri fırlattığı Zilan'ın ardından kapıyı çarpıp kilitledi camları parçalayan küçük karısına bir an yüreği sızlamadı zira bu hikayenin kötü prensiydi o.
Korkudan eli ayağı titreyen küçük gelin Zilan ne yapması gerektiğini bilmiyordu arabanın camalarına indirdiği darbeler küçük ellerini acıtmaktan başka işe yaramıyordu arkasından ağlaya ağlaya gelen annesi ve babasıda artık onun için hiçbir şey yapamazdı Jirki konağı büyük yıkım yaşamış canalarından can alınmıştı Ardil ise bir kenara oturmuş canından çok sevdiği küçük kardeşine bunu nasıl yaptığını sorguluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE
Ficción General"Daha kül olacaksın Zilan yanıp kavrulacaksın" "Yanıyorum zaten bağrım yanıyor sen bana her dokunduğunda içimde bir yerler kopuyor yüreğim alev almış gibi, senin yüzünü her gördüğümde nefretim içimi kavuruyor hayatımı aldın sevdiğim adamla olan haya...