Medya: Eylem'in kıyafetleri..
Ertesi gün kendim uyanmayı başarmıştım. Sonunda gelip beni uyandıran olmamıştı.
"Allah'ım sonunda bu duyguyu tattığıma inanamıyorum!"
Yataktan çıktım ve üzerime birşeyler aldım. Saate baktığımda çok şaşırdım. Saat daha 9 buçukmuş!!!
yatağa dönsem birkaç saatimi kurtarabilirdim. Evet yatağa dön!!
Saçmalama salak. Git aşağı bak kimse var mı. Yoksa kimse dışarı çık. Sahilde yürü biraz.. hep ben mi söyleyeceğim?!
Evet tamam. Bu kadar uyku yeterli zaten.. Bundan anneme bahsetmeyin. Kadıncağız kalpten gider.
hızlıca aşağı indim. Kimse yoktu. Tekrar yukarı çıkıp çantamı ve kulaklığımı aldım. Aşağı indiğimde bir tane muz alıp evden çıktım. Muz harikadır bikere..Sahile vardığımda içimi huzur kapladı. Sırıttığımı farkettiğimde eski halime döndüm. Kulaklıklarımı takıp müzik açtım. Bir yandanda muzumu yiyordum. Yoruldum ve bir banka oturdum. Buna kesinlikle ihtiyacım varmış.. bu huzura.. bu sakinliğe.. kulaklarıma ulaşan müzik yerine telefonumun zil sesi çaldı. Arayan Barıştı. Ya siz ne çabuk uyandınız be!
Israrla aramaya devam edince telefonu açtım."Ne var?"
"Nerdesin sen?"
"Siz uyuyordunuz.. bende sahile indim yürüyüş yaptım."
"Peki. Bizde geliyoruz. Ne taraftasın?"
Harika! Ya iyiki kafamı dinleyeyim dedim..
"Şey.. piknik alanının biraz aşağısında bir bankta oturuyorum."
"Tamam." Telefonu kapattım. Gözlerimi kapatıp kafamı arkaya attım. Bütün herşeyi düşündüm.. Akın'ı.. Sonra aklıma Ogüncan geldi. Bu daha iyi hissetmeme neden olmuştu. Çocuğun düşüncesi bile beni mutlu ediyordu..
O sırada bizimkilerin sesini duydum. Mine yanıma oturdu. Gözlerimi açmadım..
Mete "uyuyor mu?" Diye sordu.
"Saçmalama, uyumuyor görmüyormusun yüzündeki gülümsemeyi.."
Ah! Bunlar kesinlikle gerizekalı..
Gözlerimi açtığımda herkes buradaydı.
"Neden serseriler gibi banklarda uyuyorsun?" Mineye döndüğümde güldüm.
"Uyumuyordum. Yalnızca biraz gözlerimi dinlendiriyordum."
"Peki neden sırıtıyordun?" Dedi Ogüncan. Alt dudağımı dişledim. Çocuğa seni düşünüyordum diyemezdim..
"şey.. Boşversene."
"Bizde mi denesek? " Mete Mine'nin yanına oturdu. Ogüncan ise çimlerde uzanmayı tercih etti. Barışta ben ve Mine'nin arasına sıkışmayı başardığında hepsi benim gibi kafalarını arkaya atıp gözlerini kapattılar. Bir saniye? Akın neredeydi? O gelmemiş mi??
"Akın nerede?" bu ani sorum karşısında hepsinin yüzü buruştu.
"Kahvaltı yapmaya gitti.." kafamı sallayıp tekrardan aynı pozisyona geçtim.
"Cidden güzelmiş. Rahatladım." Barış gözlerini açmadan konuştu. Mete de onu destekleyen mırıltılar çıkardı.
"Ben hepinizden daha rahatım."
"O kesin zaten.." Mine Ogüncan'a cevap verip ayağı kalktı.
"Ee.. Ne yapıyoruz??"
"Bence plaja gidelim ya. Hiç denize girmedik geldiğimizden beri." Metenin hayıflanmasıyla bu fikir kabul edildi. Ben istemesemde..
Eve dönüp hazırlandık. Yanıma mayomu alacaktım. Fakat denize gireceğimi sanmıyordum. Sudan korkuyor olabilirim.. ama bu benim suçum değil!
Plaja vardığımızda saat 11 civarıydı. Yanıma aldığım kitabımı şezlonga oturup kulaklıklarım ve müziģin eşliğinde okumaya başladım. Barış sudan korktuğumu ve nedenini çok iyi bildiğinden denize girmemde ısrar etmedi. Hadi tamam tamam, siz de yabancı değilsiniz..
8-9 yaşlarımdayken denizde boğulma tehlikesi geçirdim. Hatta 2 gün hastanede yatmama sebep olmuştu bu olay. Zaten denize girdiğimde panik atak geçiriyordum. Bunu nereden biliyorum, çünkü tekrar yüzmeye çalıştığımda olmuştu. Bundan sonrada girmeyi istemiyordum. Mine ve Mete bilmiyordu. Anlatmak için de bir sebep bulmuyordum. Güneşlenmeye ve kitabımı okumaya devam ederken Ogüncan beni kucağına aldı. Ne yapıyor bu?"Ne yapıyorsun?! Indirsene beni!"
Ogüncan sırıtınca jetonum yeni düştü. BENI DENIZE ATACAKTI!
"Lütfen denize atma! Lütfen! Bilmiyorsun! Ogüncan ciddiyim!!" Iyice ona tutundum. Boynuna yapıştım.
Beni hızla kucağından fırlattığında Barış bana seslendi. Ama artık beni tutamazdı.
Suya atıldığımda titremeye başladım. Sıkı durun işte geliyor..
Sarsıla sarsıla titriyordum. Gözlerimden yaşlar akıyordu. Kalbim deli gibi çarpıyor, nefes alamıyordum. Ama öylece kalakaldım. Hiçbirşey yapamadım. Sonrasında kendimi bıraktığımda kafam sivri kayalardan birine çarptı..;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;
Başımın arka tarafı zonkluyordu. Kollarımı kaldıracak halim yoktu. Başımın üzerindeki sesler daha da gürleşince gözümü açmam gerektiğini anladım.
"Sen aptalın tekisin! Sana yapmamanı söyledi! Sana yapmamanı söyledi!" Bu ses Barışa aitti. Son kelimelerine doğru sesi kısıldı.
Mine "Bunu bilemezdi. Lütfen sakin ol Barış. Bizde üzgünüz ama yapacak birşey yok artık."
"Çok üzgünüm gerçekten. Böyle olsun istemiyordum. Nerden bileyim! Keşke onu dinleseydim.. Beni affet Eylem.."
Ogüncan saçlarımı okşadı. Akın da gelmiş miydi? Onu ne diye düşünüyorum! O benim için endişelenmemiştir bile..
Gözlerimi yavaşça açmaya zorladım. Olduğum yeri farkedince neler olduğunu anımsadım. Ogüncan'a kızmam gerekiyordu, ama yapamıyordum. Bu onun suçu değildi..
"Çok. Çok üzgünüm." Ağlamış mıydı bu şapşik?
"Lütfen hastaymışım gibi bakmayın bana! Iyiyim ben!"kendimi iyi göstermek için zorlayınca kafamın arkası ağrıdı. Sanırım fazla abartmamam gerekiyordu.
"Çok korktuk.. Iyisin değil mi? Kıpırdama kafandaki yarıktan dolayı dikiş attılar." Mete'yi dinleyip tekrar uzandım.
Barış öylece suratıma bakıyordu. Beti benzi atmıştı. Çok endişelendiği her halinden belliydi. Tek kelime dahi etmedi. Eğilip bana sarıldı. Bende ona sarıldığım da varlığı beni duygulandırmıştı. Ağlamak üzereydim."Eylem, engel olamadım. Seni o şekilde tekrar görmek..Berbattı."
"Iyiyim ben. Üzülmeyin artık.." Mete gidip çıkış işlemlerini yapacaktı. O odadan çıktığında Mine ve Barışta kahve almaya gittiler. Ogüncan elimi tuttu.
"Beni affettin mi?"
Gülümsedim, "Hiç kızmadım ki."
Bana sarıldı ve pencereye doğru gidip perdeyi açtı. O'na sorup sormamak arasında kalmama rağmen yüzümü ona dönmeden konuya girdim.
"Akın, gelmedi mi?" Anında bana dönüp yüzüme baktı. Sormamam gerektiğini anladığımda çok geçti..
"Bu seni ilgilendirmez sanıyordum." Yüzüne baktığımda şaşkınlık vardı.
"Evet ilgilendirmiyor..Sadece, haber verip vermediğinizi merak ettim."
"Peki, haber vermedik. Eğer bilmek istediğin buysa.."
"Aynen, bilmek istediğim yalnızca buydu.."
Kafasını sallayıp odadan çıktı. Derin bir soluk alıp verdim. Tam bir aptalım! Aptal!
Odada kimsenin olmamasından faydalanıp iyice yatağa girdim ve uyumanın en iyi yol olduğunu düşündüm. Biraz dinlensem daha iyi düşünebilirdim..
Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın..
♡♡♡ En Samimi Gülücükler Sizlerle Olsun..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynen !
Literatura FemininaBen Eylem Kandemir. 17 yaşımdayım. Hoşlandığım çocuğun, ablamın evleneceği adamın kardeşi oldugunu nereden bilebilirdim ki ? Ya da bir sapık nasıl bir anda hayatımın merkezine yerleşebilir? Hangisini seçmem gerekli ?! Ve her ne olursa olsun yanımd...