"Yixing?"
Bana doğru döndüğünde ona doğru koşmayı bırakmış ve yürüme moduna geçmiştim. Sonunda beni duyabilmişti. "Ne oldu?" Nefes nefese kaldığım için şaşırmıştı, bir sorun olduğunu düşünüyordu muhtemelen.
GERÇEKTEN DE BİR SORUN VARDI!
"Senden bir şey rica edeceğim."
Yanına ulaştığımda ellerimi dizlerime koyup eğildim ve alnımdaki ter damlacıklarının şakağıma akmasına izin verdim. Okulun içinde dakikalardır koşup duruyordum ve tanıdığım herkes isteyeceğim şeyin farkında gibi, gözüme gözükmemek için çabalıyordu sanki.
"Ne oldu oğlum? Korkutma beni. Yine mi şu-"
"Hayır hayır."
Yine mi şu yaban kedisi, diyeceğini biliyordum ama şu an onun ismini duymak, onun zihnime doluşmasını istemek son şey bile değildi. Yixing bana boş boş bakınca doğruldum ve alnıma yapışan açık kahve tutamları geri ittim.
"Bana dil bilgisi makaleni verir misin?"
Dudaklarımı büzdüm, bu her zaman işe yarardı. "Hayır? Kendin yap." Aslına bakarsanız en azından Jongin ve Sehun'da işe yarıyordu. Yixing, sürekli bunu yaptığım için bana kızgın gözlerle baktı.
"Lütfen, ne istersen yaparım." Yine de şansımı denemeye karar verdim. Bir saatlik bir ara vardı önümde ve sonra dil bilgisi dersine girecektim. Yani şu an, ne pahasına olursa olsun o makaleyi almalıydım.
"Ne istersem mi? Cidden mi?" Gözlerinin parladığına kalıbımı basabilirdim. İsteyeceği şey basit bir şeydi muhtemelen. Oturup onunla bir anime serisi izlememi isteyecekti, ya da bir manga serisi aldıracaktı. Bir haftalık harçlığımı ona verebilirdim.
"Evet, biraz hızlı ol." Aceleyle söylediğimde Yixing sırıttı ve gamzesinin dipsiz bir çukur gibi görünmesine neden oldu. "Bu akşam, Park Eul ile buluşmamı sağla. Ben de böylece profesörle konuşur, hasta olduğunu ve bugün derse katılamayacağını, fakat yarın makaleyi kesinlikle getireceğini söylerim." Tanrım... Bişey diyemiyorum. Kelimelerim tükendi artık. Sadece..
Tanrım.
Yixing işini iyi biliyordu. Kesinlikle beni parmağında oynatmayı başarıyordu. Lanet olası Park Chanyeol'ün kardeşiyle buluşmasını nasıl sağlayacağımı bilmiyordum. Gözlerimi devirip başımı salladım.
"Bunu nasıl yapacağımı da söyle, öyleyse?" Yixing kabul etmem ile bir çocuk gibi yerinde ufak ufak zıplamaya başlamıştı. Ellerini omuzlarıma yerleştirip beni kendine çekti ve sarıldı.
"Motor yarışı. Yine oraya gideceğiz. Sadece ikimiz."
Küfür etmemek için dilimi ısırdım. Ve bugün bu, dilime yapılan acı verici hamlelerden sadece ilkiydi.
▪️▪️▪️
Arabadan indiğimizden beri etrafa uzaylı bakışları atıyordum. Hala. Nedense, geçen haftakinden çok daha az sayıda insan vardı. Bugün çarşambaydı. Hafta ortası olduğu için olabilirdi ama lanet olsun ki biz kaçık gibi buradaydık.
Sehun ve diğerlerine Yixing ile matematik çalışacağımı, rahatsız etmemeleri gerektiğini söylemiş ve telefonumu bile kapatmıştım. Mantığım çalışmazsa biri aradığı anda açma ihtimalim vardı ve arkadan gelen motor sesleri hiç hoş bir durumda bırakmazdı beni.
"Yixing-shi?" Park Eul, karşıdan bize el sallayarak gelirken onu inceledim. Fileli bir çorap, siyah, deri ve oldukça kısa bir etek, sadece göğüslerini kapatan ve eğilse orayı da ortaya serecek olan bir büstiyer giymişti. Onu neden incelediğimi bilmiyordum ama efsane güzel olmuştu. Buraya uyum sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WILDCAT | Chanbaek
Fanfictionİşte böyle bir gecede, bir tarafımda gerçekler ve sol tarafımda Park Chanyeol. -nomoreshipper