WILD CATHerkese merhaba!
Uh.. Şey, bugün haberleri izlediğinizi umarak yazıyorum.
Azrail, yani Wild Cat bu kez adını hiç duymadığımız bir kimyasal madde kullanmış. İsmi Polonyum-210.
Bu kimyasalla ilgili bir araştırma yaptım. Polonyum-210 doğal yolla oluşan, pozitif enerji yüklü alfa parçacıkları yayan radyoaktif bir maddeymiş.
Ve ayrıca laboratuvarda bulunan ilk elementmiş falan filan. Bu kısımları geçiyorum.
Bu kimyasal maddenin bir kişiye etki etmesi için sindirilmesi, solunması veya açık bir yaraya etki etmesi yeterli oluyormuş. Vücuda alındığında, kişi birkaç gün boyunca kanserin son evresindeki gibi tepkiler verirmiş.
Teori kısmına geliyoruz.
Azrail, bugün ölen kurbana bunu verdiyse birkaç gün öncesinde yapması gerekiyor. Yani, yemeğine katmış olabilir veya soluması için kapalı bir alana kapatmış olabilir. Birçok yol mevcuttur elbette.
Ama bir yerde çelişiyor. Azrail, bu kimyasaldan etkilenmemek için solumaması gerekiyor ve önlemini almışsa, ki yaşamak istiyorsa önlem almalı, o adamı kaçırmış olmalıydı. Ama adam, birkaç gün boyunca günlük yaşantısındaymış ve hiçbir garip olay yaşamamış. Arkadaşlarının dediğine göre.
Azrail, O, cidden doğaüstü bir varlık.
Bunu nasıl başardığını bilmek çok güç. Ama çok zeki bir varlık olduğu kesin!
Kurbanın önce karaciğeri ve böbreği zarar görmüş, ardından da mide kanaması geçirmiş. Zamanlamayı çok iyi ayarlayan Azrail, kurbanının ölümüne yakın bir zamanda onu bir otoparka götürüp boynuna tırnak izleri bırakmış ve boğarak öldürmüş.
Eh, onun tırnak izlerinden mahrum kalmak ne mümkün! Sonuçta o bir Yaban Kedisi.
Her neyse, geceleri kapınızın kilitli olduğundan emin olun ve günah işlememeye çalışın sevgili okurlar <3
"Baekhyun."
Laptopu kapatır kapatmaz adım seslenilmişti. Akşam dersim vardı ve evde yazmaya vakit bulamayacağım için on dakikalık arada, kafeteryada yazmıştım. "Ha?" Kafamı kaldırıp gelen kişiye baktım.
Sehun sandalyeye ters oturarak saçlarımı karıştırdı. "Naber?" Kaşlarımı çatarak kendimi geri çektim. "Saçlarımı bozana kadar iyiydi." Dudaklarını büzüp güldü ve kafeteryanın camını işaret etti. "Dışarıda yağmur yağıyor. Her halükarda bozulacak zaten cici çocuk."
"Lanet olsun. Sen nasılsın?" Ellerini yumruk yaparak kollarını kafasının iki yanında salladı. "Bomba gibiyim."
Nedenini sormadan, anlatmaya başlamıştı bile. "Topluluk seçiminden geliyorum. Seçtiğim üç topluluğun ikisinde Luhan var." Ardından yüzünü buruşturdu. "Resim ve fotoğrafçılık. Sıkıcı zevkleri olsa da onunla aynı toplulukta olmak güzel. Belki bir şeyler yaparız."
Heyecanla anlatmayı bitirdiğinde masadaki kimya kitabını kaldırdım. "Seçim için son gün ne zaman?" Sehun bana sen ciddi misin der gibi baktığında başımı iki yana salladım. "Ne var?"
"Adamım... Sen cidden beyin tomografisi çektir. Son gün bugün."
"Ne? Siktir! Sıra var mıydı peki? Hemen gitmem gerekiyor." Sehun ıslık çalarak elini havada salladı. "Kıyamet gibiydi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WILDCAT | Chanbaek
Fanficİşte böyle bir gecede, bir tarafımda gerçekler ve sol tarafımda Park Chanyeol. -nomoreshipper