"Günaydın arkadaşlar."
Baekhyun kafasını kaldırdı ve fen sınıfına giren topluluk başkanına baktı. Park Chanyeol, bir bilim adamı edasıyla gözlüklerini de takıp gelmişti ve otoriter duruşuyla bu sınıftan ben sorumluyum bakışlarını fırlatıyordu.
"Hava yağmurlu olduğu için bugün sınıfta bir şeyler yapalım. Öncelikle, ben Park Chanyeol." Chanyeol, son sınıfı okuduğu için herkes ona karşı bir sunbae edasıyla bakıyordu. Tabii, Baekhyun bu herkes kategorisinde değildi.
İstisnalar kaideyi bozmaz.
"Hayal ettiğiniz gibi laboratuvar patlatmayacağımızı bilmenizi isterim. Yalnızca oturacağız ve bazı şeyleri inceleyeceğiz." Geçiştiriyor gibiydi. Baekhyun, Chanyeol'ün bu bölümde zorla görevlendirilen bir başkan olduğunu düşünüyordu.
Bir anda, ikisi de göz göze geldiğinde Baekhyun gözlerini kaçırmayı bile unutmuştu. Yakalanmışlık hissi vücudunu anında ele geçirdi.
"Belki sizden basit makine yapmanızı isterim, hatta birlikte büyük bir tane yapar rekor kırarız." Birkaç kişi Chanyeol'ün ciddi ciddi söylediği şeye gülerken Baekhyun da tebessüm etti.
"Veya kimyasal tepkimelerle bir yerleri patlatma hayalleri doğrultusunda ilerlersiniz. Ya da hayvan organı getirirsiniz ve birlikte inceleriz." Chanyeol aklına gelen basit fikirleri devam ettirirken Baekhyun artık ona daha farklı bir gözle bakmaya başlamıştı.
Onu ilk gördüğünde serseri biri olduğunu düşünüyordu, motor yarışı yaptığını öğrendikten sonra bu sıfatın yanına uçuk biri kelimeleri de eklenmişti. Şimdi ise tüm bunların yanında ciddi ve sorumlu biri gibi görünüyordu.
Giyiniş tarzı, hobileri ve işi bir insanın kişiliğini belirleyen şeyler gibi görünebilirdi ama bu önyargıdan başka bir şey değildi. Baekhyun birkaç gün içerisinde bunu daha iyi anlamıştı.
İnsanlar hiç ummadık kişiler olarak karşınıza çıkabiliyordu. Buna şaşırmak ise mantıksızdı. Şaşırılması gereken tek şey, bir insanı nasıl tam anlamıyla tanıyamamış olunmasıydı.
"Bu topluluğu neden seçtiği hakkında bir fikri olmayan var mı?" Baekhyun ve bir çocuk anında el kaldırmıştı. Laboratuvarda dokuz kişilerdi ve genel olarak herkes bu konuda hevesli gibi görünüyordu.
"Aslında, buna şaşırdım. Aksiyon arayan insanları burada görmemek ilginç olurdu." Bunu bizzat Baekhyun'un gözlerine bakarak söylediğini kimse fark etmemişti, ikisinin arasında bir sırdı yalnızca. Chanyeol iki gün öncesine bir gönderme yapmıştı.
"Aksiyon mu? Bunu nereden bilebilirsin ki?" Kızlardan biri garipseyerek sorduğunda Chanyeol gülümsedi. "Sizin hakkınızda sandığınızdan daha çok şey biliyorum." Yüzündeki gülümseme oldukça çapkıncaydı. Hatta etkilenmemek elde değildi.
Birkaç kız kıpırdanıp hayran kalırken, Baekhyun da onlardan biri olduğunu fark ettiğinde utanmadan edemedi.
Geri kalan yarım saat boyunca topluluk başkanıyla göz teması kurmamış ve bakışlarını bahçeden ayırmamıştı.
▪️▪️▪️
"Farkında mısınız?" Baekhyun kafasını kaldırıp Kris'e baktı. "Yixing yok." ağzına attığı mısırların arasından söylediğinde Kris gözlerini devirdi. "Gerizekalı çünkü, Chanyeol'ün kardeşi Eul ile birlikte muhtemelen. Son sürat flörtleşiyorlar." Baekhyun somurttu.
"Haftalardır görüşmüyoruz ve şu yaptığına bak!" Öfkeyle konuşan kişi ise Sehun'du. Aralarında arkadaşlıklarına, kardeşliklerine ve birlikteliklerine en çok değer veren oydu. Hayatlarına yeni biri girdiğinde, bu üç şeyin unutulmasından nefret ederdi. Bu yüzden hiçbir zaman bir ilişki yaşamamış, yalnızca Baekhyun öncelikli olarak, beş kişi almıştı hayatına.
Bunun bozulmasından çok korkuyordu.
"Luhan'la aynı toplulukta olmak nasıl bir şey?" Jongdae kafasına diktiği şişeyi dudaklarından ayırdıktan sonra nefes nefese sormuştu. Sehun ile takılmayı, onu böyle sinirlendirmeyi seviyordu. "Yüzüme bile bakmıyor nazlı yariceğim." Sehun siniri geçmeden, üstüne biraz daha sinirlenmişti. Üniversitenin ilk yılından beri Luhan'ın peşinden koşuyordu ama bir türlü kendini fark ettirememişti. Luhan'ın ilgi alanında olmadığını ya da ideal tipinden uzak olduğunu düşünüyordu artık.
"Fark ettiniz mi? Çinli kardeşlerimiz çok itlik yapıyor." Jongin, düşünmeden espri yaptığını zannettiğinde kimse gülmemiş, aksine Kris'e tedirgin bakışlar fırlatmışlardı. "Sensin it şerefsiz." Kris ayağındaki terliği arkadaşına fırlattığında bacağına sertçe isabet etmesi ile gülümsedi.
"En iti Yixing."
"Bence de."
"Katılıyorum abi!"
"Bence Luhan."
"Jongdae!" Sehun, yine sevdiği adamın adını bu çocuktan duyunca öfkeyle köpürmeden edemedi. Jongdae dudaklarını büzdü ve omuz silkti. "Luhan bizim arkadaşımız, kardeşimiz mi mal?" Baekhyun arkadaşının kafasına vurduğunda Jongdae orta parmağını salladı. "İnsan insanın kardeşidir."
Herkes bir kez daha ters ve bıkkın bakışlarını yollarken Jongdae gülmeye devam etmişti. Böyleydi işte.
Biri espri yaptığını zanneder, diğerleri de dünyanın en kötü cümlesini duymuş gibi yaptığını zannederdi. Aslında bariz belliydi ki, herkes içten içe gülüyordu çünkü birlikte geçirdikleri her dakika mucizeviydi onlar için.
▪️▪️▪️
WILD CAT
Herkese merhaba!
Bir süredir sayfa çok sessiz kaldı biliyorum ama Azrail fırtına öncesi sessizliği yaşatmıştı biliyorsunuz.
Dün yaşanan cinayet olayıyla ilgili bir araştırma yaptım ve şu adam cidden çok zeki. Öldürdüğü kurban, bir tecavüzcüymüş bu yüzden ona kurban demek pek gelmiyor içimden.
Kendi banyosunda, tüm hava dönüşüm yerleri tıkanık bir banyoda eli kolu bağlı olarak ölü bulundu. Araştırdığım kadarıyla Wildcat sıcak su vanasını sonuna dek açmış ve ölümü oldukça acısız kılmış.
Yine de, o kusursuz imzasından mahrum bir ceset değil bu. Wolverine tarzı diyenler var.
Ama ben Yaban Kedisi demeyi tercih ediyorum, dokuz canlı ve kesinlikle dört ayağı üzerine düşen bir varlık. Tek kelimeyle kusursuz.
Aslında öldürdüğü kişilere baktığımızda, Yaban Kedisi'ni Kira* ile bağdaştırabiliriz. İkisi de aynı amaç doğrultusunda işini yapıyor. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek.
Bu yüzden ona kötü demiyorum.
Yaban Kedisi, kesinlikle kötünün iyisi.
|Kira*: Death Note adlı manga ve animedeki Light Yagami karakterinin herkesçe bilinen, takma adı.
Açıklayamadım sbxkdbc
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WILDCAT | Chanbaek
Fanficİşte böyle bir gecede, bir tarafımda gerçekler ve sol tarafımda Park Chanyeol. -nomoreshipper