"Hey, ne oluyor lan?"
Yixing, arkadaşlarının kafeteryadaki masalardan birinde ceset görmüş gibi bakışmalarından fena huylanmıştı. Uzaktan bağırdığında birkaç çift göz kendisine baygın bakışlar atmış ve tekrar ciddi ifadeleriyle önlerine dönmüşlerdi.
Yixing masaya yaklaştıktan sonra tekrar yineledi sorusunu. Herkes Baekhyun'a tedirgin bakışlarını yollarken, Yixing de birden kendini arkadaşına korkuyla bakarken buldu. Masadaki tek sakin olan Sehun Yixing'in omzuna kolunu atıp onu sarstı.
"Bu kez olay büyük kızııaam." diye çığırdı, ağzındaki sakızı patlattıktan hemen sonra. Baekhyun hala ürperiyordu. Ne yapacağını bilmiyordu. Mantıklı düşününce bu olan şey saçma geliyordu, ama her şey gün gibi ortadaydı işte. Böyle olunca da mantıksız ve saçma geliyordu.
"Oğlum konuşsanıza!" Yixing dayanamayıp bağırdığında sol tarafında oturan Kris'e döndü. "Hayırdır bro?" diye fısıldadı. "Biri Baekhyun'a mektup yollamış." Masanın üstünde, ters çevrilmiş olan ama mürekkep izi görünen kağıdı işaret etti Kris gözleriyle.
"Yaa, bu çok tatlı." Yixing kağıdı eline aldığı an Sehun yine fahişe kızlar gibi sakızını çiğneyerek konuşmuştu. "Görürsün şimdi tatlı mı değil mi şekerim." Jongdae gözlerini devirdi. "Luhan'ın kuyruğunda dolana dolana iyice ona benzedin Sehun ha!"
"Sesini kes it." Sehun ağzındaki sakızı arkadaşına tükürdü masanın üstünden. Jongdae tişörtüne çarpan sakızla ıyy sesi çıkarırken ayağa kalktı. "Yuh." Baekhyun bu tepkiyle transtan ve derin düşüncelerden sıyrılmıştı.
"Bu ne lan, çok heyecanlı oğlum! Çok... Çok Amerikanvari! Şey gibi, Elm Sokağında Kabus hahaha." Yixing gördüğü yazılarla şaşırmıştı evet ama, bunun bir tür şaka olduğundan başka bir ihtimal getirmemişti aklına. "Değil mi? Ben de aynısını diyorum iki saattir. Ama tırnaklarını yiyor baksana! Nasıl stres olmuş." Sehun kafeteryanın içinde Jongdae'den kaçarken masanın yanına uğrayıp Baekhyun'u işaret ederek bunları söylemişti.
"Sehun, gel lan buraya! Mikrop yuvası. Seni kim alır lan bu vaziyetinle?" On beş dakikadır ağzını bıçak açmayan Baekhyun sonunda derin bir nefes aldı. "Bilmiyorum abi, bunu kim, neden yapsın?"
"İtiraf edin lan!" Yixing elini masaya vurdu ve alnına düşen kıvırcık tutamı üfleyerek itmeye çalıştı. Bu sırada bakışları Kris ve Baekhyun arasında gidip geliyordu. "Bana ne bakıyorsun mal? İşim gücüm yok Baekhyun'a pati izleri mi yapacağım kanla falan!" Yixing başını haklısın dercesine salladıktan sonra Baekhyun'a baktı şüpheyle.
"Yuh Xing. Kendime psikopat mesajlar yazıp kaos yaratıyorum zaten ben." Yixing tekrar doğru dercesine başını salladıktan sonra ellerine yanaklarına koydu. "Ee, bulalım şu piçi."
"Nereye buluyoruz gerizekalı? Polise gitsek dalga geçerler bizimle."
"Nereye dalga geçiyorlar? Dalga denizde olur amına koyayım." Yixing, yediği kötü bakışlarla yerinde sindikten sonra sırıttı. "Tamam, tamam. Ama Azrail'den bahsediyoruz dostum. Ciddiye alıyorlar mı, almıyorlar mı görürüz." Kris Yixing'in ensesine vurduktan sonra arkadaşını kolunun altına aldı ve saçlarını karıştırdı.
Zayıf ve çelimsiz olan ise, Kris'in ellerinden kurtulmak için çabalamaktan öteye gidemiyordu.
"Bro... Fazla konuşma..." Kris bıkkınlıkla söylediğinde Yixing çığlık atmıştı. "Bo..ğu..lu..yorum..." Birkaç dakika içinde Jongdae ve Sehun masaya oturduğunda Baekhyun biraz olsun dün geceyi ve mesajı unutmuş, arkadaşlarına gülerken bulmuştu kendini.
Bir anda, yanağında bir çift dolgun dudak hissedince irkilmeden edemedi. "Jongin, nerede kaldın?" diye sordu sevgilisi yanındaki sandalyeye otururken. "Chanyeol ile konuşuyordum. Akşam bizi motor yarışına götürmek istiyormuş." Hevesli hevesli söyleyince Baekhyun hmlamış ve konunun üstünde durmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WILDCAT | Chanbaek
Fanfictionİşte böyle bir gecede, bir tarafımda gerçekler ve sol tarafımda Park Chanyeol. -nomoreshipper