1.Bölüm "Gidiyorum buralardan."

63 7 7
                                    

Kazım Koyuncu- İşte Gidiyorum

Yıllar önce küçük bir çocukken babama çoktan bağlanmıştım bile. Ben öyle kolay kolay kimseye duygularımı açıklamam, bazen kendime bile. Babamın annemi aldattığını herkeslerden önce biliyordum.Kendi içimde bunu sindirip, kimseye de yansıtma gereği duymamamıştım. Annem ile babam çok öncelerden birbirlerine tutulmuşlardı. Zamanında Gaziantep'e askerlik için gelen babam Hamit, komutanın kızı Figen'e gönlünü kaptırmıştı Dedemin otoriter kişiliği bu birlikteliğe izin vermemiş,babamda annemi kaçırıp İzmir 'e getirmişti. Şimdi de bu şehri terketmeye hazırlanıyorduk. Onlar boşanmış bir ailenin ruhlarını yıkmış, hala tartışarak yıkıkların üzerinde debeleniyorlardı.Onları duymamak için kulağıma kulaklık takmış onları siklemiyordum. Kardeşim Ekin cenin pozisyonunu almış ağlıyordu. Yanına ilerleyerek kulaklığın tekini kulağına tıktım. Esmer tenin üzerinde kayan yaşlarını avcumla sildim.Bana sarılarak ağlamaya başladı.
" Yeter artık amınakoyim ağlamaktan götün çıktı. Onlar senin gözyaşlarına değmez." Düşmeye hazırlanan yeni bir yaşı baş parmağımla düşmesine izin vermeden sildim. Yutkunduktan sonra " Babam anneme bunu nasıl yaptı, bize bunu nasıl yapabildi...Hayatlarımızı mahvetmeye ne hakkı var!" çatallaşmış sesiyle isyan ederek söylendi. " Siktir et! Bunların hiçbiri umrumda değil." Kafasını omzuma koyup ağlamasını durdurmaya çalıştı."Nasıl bu kadar umursamaz oluyorsun. Hiç anlamıyorum, senin böyle olman canımı çok sıkıyor.Nasıl ağlamadan durabiliyosun?" Serseri bir tebessüm yayıldı, çehreme. "Bilmem. Hiç düşünmedim bunu. Umursamadım da." Gülümsedi,gamzesi belirginleşti. "Pislik"
"Kes lan sesini! Ablanla doğru konuş."
" Sadece 3 yaş var aramamızda. Ablalık taslama bana!"
"Şimdi sana elimin tersiyle taslarım bi tane."
Yaptığım imaya kaş çatarak sustu. Annemin kan çanağı olmuş gözleriyle bize bakıp "Kalkın gidiyoruz buradan!" Ekin irileşmiş gözleriyle " Nereye gidiyoruz?" şaşkınlık ses tonuna çoktan hüküm sürmüştü.
Tek kaşımı kaldırmış annemin cevabını bekliyordum."Antebe gidiyoruz"
Gözlerimi devirmekle yetindim. İçine ediyorlardı, hayatımızın. "Kalkın bavullarınızı hazırlayın! 1 saate kadar terkediyoruz bu şehri." Ekin bir hışımla ince bedenini kaldırıp odamıza gitti. Nasıl bu kadar çabuk sindirmişti. Annem karşımda durmuş kan kırmızı gölün etrafını yeşil sular kaplamış, ela gözlerini bana dikip " Ne bekliyorsun?Ne zaman hazırlayacaksın bavulunu?" Hazır cevaplılığımla."Canımın istediği zaman" dediğimde cevabıma sinir olmuştu. İnce telli kestaneye boyanmış dalgalı saçlarını omzundan arkaya atarak hışımla eve girdi. Babam hâla evdeydi ve çıtı çıkmıyordu. Utancından benimle konuşmuyordu. Konuşsa bile sivri dilimin kurbanı olacaktı. Düşünmeden konuşurdum ve damarıma basanın, damarını kopartırdım. Benimle konuşmaması onun yararına.
"Esin kalk bavulunu hazırla!" diye cırlayan annemin sesiyle ayaklandım. Kırmızı mat kulaklığı telefonumun etrafına dolayıp eşofmanınmın cebine soktum. İçeri girip odama göz gezdirdim. Ekin sinirle eşyalarını düzenli bir şekilde yerleştiriyordu. Bu kadar düzenli olması saçmaydı. Kızıldan bozma kehribar gözlerimi devirerek siyah bavulumu ranzanın altından çekip çıkararak eşyaları tıkıştırdım. Aynada kendimi görünce ruhsuzca güldüm. Kahküllerim bozulmuş, siyah saçlarım kabarmıştı. Gözlerimin altına bana alayla sırıtan morluklar peydah olmuştu.Bu halimi umursamayıp giyinmeye başladım. 15-16 saatlik çileli otobüs yolculuğunda rahat giyinmeliydim. Bu yüzden pantolona hayır.Altıma koyu renkli taytı geçirdim.Bluzumu değiştirme gereğini duymadım.Tüm eşyalarımı aldığıma emin olmak istercesine gözlerim odanın dört bir yanını yokluyordu. Bu evde bana ait birşeyin kalmasını istemiyordum. Ben babamı özleyeceksem, o da özleminden kahrolmalıydı.

Odaya son kez bakış atıp bahçeye çıktım. Babam bahçede oturmuş boş gözlerle cigarasını tüttürüyordu. Geldiğimi hissetmiş olacak ki omzunun üzerinden bana döndü. "Sende mi gidiyorsun?" aşinası olduğum sesi kulaklarımda yankılandı. Ruhsuz bakışlarım kahvenin en acı tonlarından olan irisine yansıdı."Bunu sen istedin." Bu cevabımla omuzları düştü. Çehresinin her bir köşesine sıkıntının gebe kaldığı çökmüşlük ifadesi yayıldı. Sanki gözlerimin önünde yıkılıp bir enkaz oldu ve bu enkazın altında kalan yıkılan bir ailenin ruhlarıydı. Çaresizce" Peki " diyebildi. Gözlerime bakacak cesareti bulamıyordu kendinde.

ÖZLENMİŞLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin