"Philip'le aranızda ne oldu Finn?"
"Her zamanki Philip'in saçma sapan hareketleri."
"Ah ne demezsin. En iyi ben bilirim o hareketleri."
"Aynı evde yaşasaydın daha iyi bilirdin sanırım."
"Bi dakika sen ve Philip aynı evde mi kalıyorsunuz?"
"Evet biz kardeşiz. Philip söylemedi mi?"
"Ne!?"
Dananın kuyruğu koptu arkadaşlar vatana millete hayırlı olsun.
"Siz Philip'le kardeş misiniz? Ben de huylarınız ne kadar çok benziyor diye düşünmeye başlamıştım. Demek bundanmış."
"Ne açıdan benziyor ki?"
"İkinizde dengesizin en önde gidenisiniz. Bahçede yaptığın hareket neydi öyle? Beni tanımamazlıktan geldin."
"Boşver o konuyu şimdi. Bir daha yapmam. Bu arada biz Philip'le üvey kardeşiz. Soyadlarımız farklı zaten fark etmişsindir."
"Aaa evet! Sen söyleyene kadar farketmemiştim."
"Aşık mısın sen? Çok bariz belli oluyo soyadlarımızın farklı olduğu."
"Tamam uzatma işte farketmemişim."
"Küçük hanım hala kızgın galiba."
Neyseki eve gelmiştik.
"Görüşürüz Finn."
"Görüşürüz küçük hanım."
***
PHILIP
"Nerede kaldı bu aptal çocuk." Onu Allison'la göndermek iyi bir fikir miydi bilemiyorum.
"Ne düşünüyorsun bu kadar derin. Aah tamam anladım sende aşıksın."
Finn'i kapıya yaslanmış kollarını bağlamış karşımda pis pis sırıtırken görünce sinirlenmiştim.
"Nerdesin sen? Bıraktın mı Allison'ı?"
"Heey sakin ol bakalım sert çocuk." dedi sırıtarak.
"Allison'ı benden mi kıskanıyorsun? Belki cazibeme dayanamayıp bana aşık olabilir belli olmaz. Ama iki kardeşin arasını açmak isteyeceğini sanmıyorum."
Resmen karşıma geçip benimle dalga geçiyordu. Tam cevap verecekken bi şey farkettim.
"Bir dakika bir dakika! Sen ona kardeş olduğumuzu söyledin mi?"
"Tabi ki söyledim. Bu benim için çok gurur verici bir olay, paylaşmak istedim."
Şimdi kahkaha atmaya başlamıştı. Yumruğumu sıkarak üstüne yürüdüğümde koltuktaki yastığı alıp bana fırlattı ve odasına gitti.
***
ALLISON
Eve geldiğimde çantamı bir kenara fırlatıp, koltuğa uzandım. Finn ve Philip'in kardeş olduğunu öğrendiğimde kafam baya karışmıştı. Philip bunu bana neden söylememişti? Ailesinden o kadar az bahsediyordu ki bir kardeşi olacağı -üvey olsa bile- aklımın ucundan geçmemişti. Acaba onu sevmiyor muydu?
Ben bunları düşünmeye dalmışken babamın geldiğini farketmemeiştim bile. Omzuma dokunduğunda irkilip koltukta doğruldum.
"Geldiğini farketmemişim."
"Zaten pek ses çıkardığı da söylenemez. Jake nerede?"
Annemin ölümünden beri Jake tam bir ergen çocuk modeli olmuştu. Çoğu geceler arkadaşlarıyla takılıp eve geç saatlerde geliyordu.