O seri adımlar tam odamın kapısının önünde durunca, benimde beynim durdu sanki... Korku tüm benliğimi ele geçirmiş, kalbim göğüs kafesini yırtarcasına atarken, nefesimin kesildiğini hissettim. Kapı kulpu yavaşça aşağı inerken her yerim yanıyordu.
Gölge mi gelmişti? Beni öldürmeye ve bu oyun saçmalığını unutup kısa kesmeye?İçeri giren kişiyi görünce; şiddetle atan kalbim yerini rahatlamaya, duran beynim tekrar işlemeye, kesilen nefesim normal ritmini bulmuştu.
-"Dolunay."dedi yumuşak ve sevgi dolu sesiyle.
Bakışlarım yerden amcamın yüzüne çıkarken eskisi gibi genç olmadığını düşündüm ister istemez. Babamın ölümü onuda çok yıpratmıştı. Yavaş yavaş saçlarına aklar düşmüş, neşeli yüzü yerine hüzne bırakmıştı.
Derin bir nefes alıp devam etti;
-"Biraz konuşabilir miyiz?" Olumlu yanıtı verdiğimde, yatağıma oturdu ve hafifçe yanına iki kez -otur anlamında- vurdu.Yanına geçerken ne olduğunu düşündüm. Neden buraya benim yanıma gelmişti?
-"Bu gün okula çağırıldım. Bir arkadaşının saçını mahvetmişsin. Sen böyle değildin tatlım ne oldu?" Dediğinde utançla yere eğdim kafamı. Şimdi neden burada olduğunu anlamıştım. Amcamın önünde bu duruma düşmek gerçekten çok kötüydü.
-"Beni tüm sınıfın önünde rezil etti ve fazlasıyla kaşındı." Dedim kendimden emin bir şekilde. Utanmıştım ama kendimi ezdirmeyede niyetim yoktu. Haklı olan bendim. Evet belki biraz ileriye gitmiş olabilirim, ama pişmanda değilim.-"Bak dolunay bu iş ciddi ailesiyle konuşmayı denedim ama ne mümkün!. Bu aileden başka türlü bir kız beklenemez zaten. sen olsaydın o annenin karnında, boynuna göbek bağını bağlayıp, daha doğmadan intihar ederdin." Deyince ağzımdan küçük bir kıkırtı çıktı. Amcamın yüzü bana dönerken oda gülümsedi.
Aslında böyle yumuşak değil, aksine oldukça serttir ama anne babamın ölümünün beni yeterince üzdüğünü düşünüp üstüme gelmek istemediğini düşünüyorum.
-"Amca." Dedim hafifçe gülümseyip.
-"Dışarı çıkalım mı? Çok sıkıldımda."
Bir nefes alıp;
-"Tamam. hadi hazırlanda bir balık restorantına gidelim." Balığa ba-yı-lı-rım bunu biliyor olsa gerek böyle söylemişti.Gardırobumdan su yeşili, dizlerin bir karış üstünde biten beyaz kurdaliye kemerli salaş elbisemi çıkartıp banyoya yöneldim. Elbisemi üzerime geçirip aynanın karşısına geçtim. Gözlerime eyeliner çekip, kirpiklerime maskara sürdüm. Cildim güzel olduğu için fondotene gerek duymadan saçımı saldım.altına beyaz bilekten spor ayakkabılarımı giyince,
-"Hadi bakalım." Dedi amcam siyah son model ranga rover'ına yönelirken.
Arabanın kapısını açıp ön koltuğa kuruldum. Konu açmak için olsa gerek konuşmaya başladı;
-"Buraya alışabildin mi prensesim? Eğer istersen hemen kaydını farklı bir yere aldırabiliriz. Fakat Esma -yengem- burada okuman taraftarı."
-"Alışmaya çalışıyorum. Hatta burada bir arkadaş buldum bile. " dedim düz bir sesle. İstemiyorum deyip onun canını sıkmak istemiyordum.
-"Sevindim." Diye cevap verdi gülerek.-"Siz nasılsınız amca? Yengem ve Ada nasıl?"
-"iyiyiz ve ada üniversiteyi birincilikle kazandı." Dedi hevesle. Ada zaten inek öğrencinin tüm kriterlerini taşıyan ve bir o kadarda hırslı bir kızdı.
-"Hangi üniversitede?" Diye merakla sordum.
-"Hacettepe tıp fakultesi."
-"tebriklerimi ilet."dedim bende.Yaklaşık 20-25 dakika içinde küçük ama bir o kadarda şirin bi restoranta gelmiştik.
Amcam beni belimden nazikçe tutup yönlendirince, cam kenarında bir masaya oturduk.
-"bakarmısınız!." Dedi düz bir sesle.
-"buyrun efendim."dedi minik burunlu, deniz mavisi gözleriyle bize bakan bayana.
Bana bakarak;
-"Ne istersin dolunay?"diye konuştu.
-"yayın balığı."dedim çabucak.
Garsona dönerek;
-"iki porsiyon yayın balığı lütfen."