5| Her Şeyi Unut

319 35 60
                                    

Öyle anlar vardır ki, aklımız bir an yaşadığımız şeyleri unutturur ve sanki boşluktaymışız gibi hissederiz. Adımızı dahi hatırlamayız bazen. Nerede olduğumuzu ve bulunduğumuz yere nasıl geldiğimizi bilemeyiz.

Seungri gözlerini açtığında fazla rahat bir yataktaydı. Yurdundaki o rahat(!) yatakları değiştirmiş olmalıydılar. Çünkü gerçek anlmada prensesler gibi uyumuştu. Gözünü açmak istemiyordu. Bu yüzden hafif açtığı gözlerini tekrar kapattı. Yatakta iyice yayıldığında, kolları yerde sallanmıyordu. Demek ki iki kişilik yatak ile deği--

Gözlerini hızla açıp yatakta doğruldu. Kocaman olan gözleri ile etrafı incelediğinde yurtda olmadığını anladı. Zaten hiçbir zaman böyle bir yatağı koymazlardı. Tanrım, fazla rahattı. Ne zamandır bu kadar güzel uyumamıştı.

Başını sağa sola salladı ve kafasında geçen düşünceleri geri itti. Ayaklarını yataktan sarkıtması ile birlikte bağrış sesleri duydu. Sessiz adımlarla ayağa kalktı. Kıyafetleri üzerindeydi. O zaman, onu buraya getiren kişi tecavüz etmek için getirmemişti. Peki, niye getirmişti? Seungri en son-- dün gecenin görüntüleri bir bir aklına dolunca eli istemsizce üzerinde dolandı. Yaralanmamıştı. Bu iyiydi, iyi. Vücudunda bir şey yoktu. Onu buraya getiren, canavar adam olabilir miydi? Şimdi öldürmemesi sonra öldürmeyeceği anlamına gelmiyordu. İçine dolan korku ile hızlı adımlarla odadan çıktı. Karşısına tahtadan parmaklıklar çıktı. Anlaşılan ev iki katlıydı ve o ikinci kattaydı. Merdivenlerin olduğu yeri aramaya başladı ama görünürde yoktu. Çocukta düz yolu takip etmeyi seçti. Ses çıkarmamaya özen gösteriyordu. Evin içinde de çıt çıkmıyordu. Biraz önce bağırış sesi duymasa kimsenin olmadığını düşünecekti ama vardı. Bu yüzden dikkatli olmalıydı.

Merdivenleri görünce çığlık attı ama içinden. Yine sessiz ama hızlı olan adımlarla aşağı indi. Bir taraftanda birileri var mı diye kontrol ediyordu.

Ayağını yere bastığı an tiz bir ses yükseldi. Klişeler Seungri'nin peşini bırakacak gibi gözükmüyordu. Ev baya eski gibiydi zaten parkenin gıcırdaması gayet beklendik bir şeydi ama evde duyduğu bağrış sesi birilerinin burada olduğunu gösterdiği için artık sessiz olmaktan vazgeçti ve koşarak kapıya ilerledi. Zafer dolu bir gülümseme ile kulpa ulaşmak istediğinde, kapı ile arasına biri girdi. Yüzüne çarpan rüzgarı çok net hissetmişti. Uçuyorlar mıydı?

"Nereye gidiyorsun, güzelim?" bakışları önündeki adamı bulduğuna ağzı o şeklini aldı.

"Kızıl afet?" karşındaki adam büyük bir kahkaha attı. Gözlerinin kenarındaki kırışıklıklar ve inci gibi dişleri ile Seungri ye muaazam bir manzara sunmuştu. Çocuk ona hayran hayran bakmaktan vazgeçip geri çekildiğinde adam hala gülmeye devam ediyordu. Seungri geriye doğru birkaç adım daha attığında bir şeye çarptı. Kolunda hissettigi baskı ile bir şey değil biri olduğunu anladı. Sıçrayarak geriye çekildi. Arkasındaki kişiye baktığınds ağzı mümkünmüş gibi biraz daha fazla açıldı.

"H-Hocam?" bakışları önlerindeki basamağın bir altında duran uzun adamın üzerinde geziniyordu. Ondan aşağıda olmasına rağmen hala uzundu. Hocası da bir canavardı yoksa? Onları sürekli duyması, bundan mı kaynaklanıyordu?

"Seungri, dün hakkında ne hatırlıyorsun?" basamağı atladıktan sonra çocuğa aşağıdan bakmaya başladı. Bu adam, cidden bu kadar uzun muydu?

"Ben--" çocuk her anı hatırlıyordu ve bu korkusunu sürekli tazeliyordu. Onu burada öldürürseler kimsenin haberi olmazdı. Tıpkı o ormanda bulduğu kız ve kayanın önündeki üç insan gibi...

"Bizden korkmana gerek yok." uzun adam ellerini havaya kaldırdı. Çocukla arasına mümkün olduğunca mesafe koyuyordu.

"Sadece ne gördüğünü söyle." ellerini yavaş yavaş indirdi.

Monster :: NyongtoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin