7|Eski Dostlar

310 31 104
                                    

"Emin misin?"

"Kaç kez soracaksın, Jiyong. Eminim dedim." ayakkabılarını giymekle uğraşan Seunghyun, bezmiş bir tonda konuştu.

"Doğruyu söyleyene kadar."

"Neden yalan söyleyeyim?" sonunda ayakkabılarını giyen adam ayağa kalkıp kardeşinin karşısında durdu.

"Bunun bir tuzak olduğunun farkındasın değil mi?" Jiyong ciddi bir tonda konuşuyordu ve bu pek rastlandık bir şey değildi.

"Korkuyor musun kardeşim?" adam yüzüne yerleştirdiği sırıtış ile kardeşine doğru bir adım attı.

"Dalga geçmeyi kes, Seunghyun."

"Seunghyun?" adamın tek kaşı havaya kalktı.

"Sikeyim." Jiyong ellerini saçlarına attı hırsla dağıttı. Etrafında dönmeye başlayınca, Seunghyun elini omzuna atıp hareket etmesini engelledi.

"Farkındayım." sesi anlamsız bir şekilde kırgın çıkmıştı. Jiyong göz göze gelmek için arkasını döndü.

"Ve bunu beni istediği için yaptığını da biliyorum." Jiyong devamında gelecek şeyi biliyordu ve ağabeyinin devam etmesini istemiyordu.

"Oraya yalnız gitmeyeceksin."

"Jiyong--"

"Bir tuzağa tek başına mı gitmek istiyorsun? --Senden kurtuluşum yok mu benim ya.-- Gömleğime bir şey olursa seni öldürürüm." adam delici bakışarını abisine gönderirken, Seunghyun buruk bir şekilde gülümsedi.

"Ne yalan söyleyeyim," kolunu Jiyong'un omzuna attı ve kapıya doğru ilerlemeye başladı.

"Bazen işe yarar oluyorsun."

"Siktir oradan." dışarıya adım attıklarında, Jiyong omzundaki kolu itti ama bunu yaparken gülüyordu.

"Gömleğim--"

"Gömleğine işerim, Jiyong."

"Bir sabah uyandığında değerlini yerinde görmek istiyorsan--" ağabeyinin alt kısımlarını işaret etti.

"Orospu çocuğu."

"O seninde annen ağabeyciğim. İstersen düzgün konuş." Seunghyun içinde bir yerde çığlık atmak isteyen tarafını susturup arabasına doğru ilerlemeye başladı.

"Başka saatte otobüs yok muydu da, ölsek kimsenin haberi olmayacak saatte yoldayız?"

"Söylenmeyi kes, Seungri." ıssız sokaklarda yürüyen ikili korkuyla etrafına bakınıyordu. Tatillerini evlerinde geçirmek istemişlerdi. Daha doğrusu, aileleri eve dönmelerini söylemişti. Biricik arkadaşları Youngbae, biletleri ayarlayacağını söylemişti ve sonuç gecenin birinde, kendi başlarına dışarıdalardı.

"Youngbae'yi sikeceğim." adeta tıslayarak konuşan Daesung, koluna yapışan çocuğu itti.

"Sende beni bırak!"

"Korkuyorum." çocuk tuttuğu kola diğer elini de doladı.

"Youngbae'yi sikeceğim." sonunda durağa geldiklerinde arkalarında bir nefes hissettiler. İki arkadaşta çığlık atıp yerinde zıpladı. Bu sefer boş sokakta yankılanan kahkaha sesi duydular.

"Hyung diyecektin galiba." ses oldukça tanıdık birine aitti. Daesung'un yol boyunca öldürmeyi hayal ettiği biricik arkadaşının ta kendisiydi.

"Ben sana ne zaman hyung dedim piç." Daesung'un ağzından çıkan şey ile arkadaşı ona dik dik bakmaya başladı ama bu umurunda bile değildi. Çünkü şu an o arkadaşını öldürmek istiyordu.

Monster :: NyongtoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin