Bölüm 69: Ses

680 46 110
                                    

Emir hemen Hazal'ın ardından üst kata çıkıp ilk Umut'un odasına baktı. Hazal'ı Umut'un odasında bulamayınca kendi odalarına yöneldi genç adam. Odaya girdiğinde Hazal'ı sırtı kapıya dönük bir şekilde yatakta oturur pozisyonda bulmuştu. Bir süre öylece kapının önünde dikildikten sonra sessizce yatağın diğer ucuna oturdu genç adam. "Esma ile üniversite birinci sınıfta tanışmıştık." Diye söze başladı Emir. Hazaldan ses çıkmayınca devam etti anlatmaya.

"Esma iyi,samimi bir kızdı. Çok kısa bir süre flört ettik hatta flört bile denemez. Özel hiçbir şey yaşamadık sonra hemen arkadaş olma kararı aldık. Frezya meselesini ben Burağa anlatırken öğrendi. Sen gideli 7 ay 13 gün olmuştu. Burağa ilk defa seni anlatıyordum. Seni çok özlemiştim. Artık dayanılmaz geliyordu sensizlik. Sensiz bir hayatı istemiyordum ama sen yoktun. Nefes almak bile dünyanın en zor şeyiydi. Yaşayan bir ölüydüm. Burak da durmadan neyim olduğunu soruyordu bende Frezyam yok demiştim. O frezyanın ne olduğunu sorunca ona anlatırken masaya Esma geldi. Öğrendi. Benim frezyam sensin Hazal. Seni unutmayı, acımın dinmesini çok denedim ama olmadı. Sen benim nefesimsin, kaderimsin. Lütfen bana arkanı dönme şimdi. Sen benim ilk ve tek sevdiğim kadınsın."

Emir Hazal'a doğru dönüp umutla baktı. Hazal ise yavaşça yataktan kalkıp Emirin yanına gelip oturdu. Emir heyecanla Hazalın vereceği tepkiyi beklerken Hazal sıkıca sarıldı kocasına. "Bu kadar zor muydu Esmayla tanıştığım zaman bunları anlatmak?" Diye sordu Hazal. Emir Hazalın ona sarılmasıyla hemen sarıp sarmaladı karısını. "Keşke anlatsaymışım ama benim için önemsizdi. Aramızda bir olay olmasını istemedim. Hata ettim özür dilerim. Seni seviyorum." Dedi sevgiyle Emir. Hazal ondan ayrılıp gülümsedi ve yanağını okşadı kocasının. "Bende seni seviyorum ama bu kadar kolay affedildiğinizi sanmayın Emir bey. Bu gece size koltukta iyi uyumalar ayrıca Umut'a da tüm gece siz kalkacaksınız. Karınızdan bir şey saklamamanız gerektiğini öğrenmiş olursunuz." Dedi kararlı bir tonda Hazal. Emir ise dudak büzüp yavru ceylan gibi karısına bakıyordu. "Bence hiç gerek yok bu cezaya. Ben dersimi aldım." Diye mırıldandı Emir masumca. "İtiraz dinlemiyorum Emir bey." Dedi Hazal sinirle. Emir ise çoktan kaderine boyun eğmişti.

1 ay sonra...

Boran hazırladığı kahvaltı tepsisine gururla gülümsedikten sonra tepsiye papatyaları koyup tepsiyi eline alıp odaya çıktı. Mirayın hala uyuduğunu görüp tebessüm etti ve tepsiyi komidine koyup yatağın ucuna oturdu ve Mirayın saçları ile oynamaya başladı genç adam. Bu son bir ay onlar için çok zor geçmişti. Miray karşısında Rüzgarın intihar etmesinden çok etkilenmişti ve kötü günler geçirmişti. Boran da elinden geldiğince ona destek olmuş, yanında olmuştu elbette. Bir ara Boran onun için o kadar endişelenmişti ki Miraya psikologa gitmeyi teklif etmişti ama Miray bu teklifi şiddetle reddetmişti. Ondan sonra zaten düzelmeye başlamıştı genç kadın. Şimdi ise iyiydi. En azından Boran öyle olduğunu düşünüyordu. "Miray hadi uyan sevgilim." Dedi Boran. Bu aralar en büyük sorunu buydu Mirayın çok fazla uyuması. Miray neredeyse tüm gününü uyuyarak geçiriyordu ve bu Boranı rahatsız ediyordu. Mirayın uyanmaması ile ofladı Boran ve Mirayı nazikçe dürttü. "Miray hadi uyan artık." Dedi Boran. Miray ise yerinde kıpırdanmıştı ama hala gözlerini açmamıştı. "Çok uykum var." Diye mırıldandı genç kadın. Boran ise ona hayretle bakıyordu. "Hayatım akşam 9'da yattın ve şu an saat 11. Lütfen kalkar mısın? Bak sana kendi ellerimle kahvaltı hazırladım." Dedi Boran tekrar Mirayın saçlarını okşarken. Miray ise gözlerini açıp yatakta oturur pozisyona geçti.

Boran zafer dolu bir gülümseme ile ona bakarken tepsiyi alıp Mirayın kucağına bıraktı. "Afiyet olsun." Dedi yumuşacık bir sesle. Miray ise ona bakıp hafif tebessüm ederek " Teşekkür ederim." diye mırıldandı. Miray kahvaltısını ederken Boran tepsiye koyduğu papatyayı eline alıp Mirayın kulağının arkasına sıkıştırdı ve gülümsedi. "Bugün ne olduğunu hatırlıyorsun değil mi?" Diye sordu Boran gülümserken. Bugün Emirin dediği olacaktı ve Boran Mirayı ondan isteyecekti işin güzel kısmı ise Emir de Hazalı Borandan isteyecekti. Boran da Emirle biraz oynamayı düşünüyordu. Miray elindeki çatalı bırakıp Boranın yüzüne bakmaya başladı. "Ne var bugün?" Diye sordu Miray. Boran onun unutması ile biraz hayal kırıklığına uğrarken yüzündeki ifadenin bozulmaması için adeta olağanüstü bir şekilde çabalamıştı. "Seni isteyeceğim bugün sevgilim." Dedi Boran. "Ah doğru." Diye mırıldandı Miray ve tepsiyi komidine bıraktı. "Aklımdan çıkmış tamamen üzgünüm." Dedi Miray ve Boranın yanağına bir buse kondurdu. "Sen birkaç saat erken gidersin abinlere." Dedi Boran. Miray başını olumlu anlamda salladıktan sonra ayağa kalktı. "Ben bir duş alacağım." Diyip odadan çıktı genç kadın. Boran ise tepsiyi alıp mutfağa indi. Genç adam derin bir nefes alıp verdikten sonra balkona çıktı. "Ne olacak böyle?" Diye mırıldandı. "Ne oldu oğlum?" Diye sordu Harun. Boran babasının sesi ile irkilip babasına döndü. Balkona girerken babasını fark etmemişti. "Miray." Dedi sakince Boran.

Saklımdasın (MirBor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin