Bölüm 32: Şüphe

935 78 219
                                    

Boran karşısında gördüğü annesi ile kitlendi. Ailesinin geleceğini biliyordu ama bu kadar erken beklemiyordu genç adam. Sonra yanlarına bavullarla gelen babası ve kız kardeşini görünce gülümsemeye çalıştı Boran. Babası ona sarıldığında Boran da babasına sıkıca sarıldı. 

"Merhaba evlat."

"Merhaba hoş geldin baba." dedi Boran mutlulukla. Ailesini özlemişti genç adam. Uzun zamandır onları görmüyordu. Sonra kız kardeşi karşısına gelip şirin şirin gülümseyince Boran kardeşini kolları arasına aldı. "Gel buraya bakalım cadı." dedi gülümserken. Kardeşi ise Borana daha çok  sokuldu ve gülümsedi. Kardeşinden ayrıldığında annesine döndü genç adam. Annesine tedirginlikle  bakıyordu. Acaba sarılsa kızar mıydı ona? "Hoş geldin anne." diye mırıldandı Boran tedirginlikle ve annesine sarılmaya yeltendi lakin annesi ona izin vermeden içeri girdi. "Hoş buldum." diye mırıldandı buz gibi sesle. Boran kırgınlığını belli etmemeye çalışarak babası ve kardeşi de içeri girdiğinde kapıyı kapadı. Babası sırtına dokunduğunda gülümsemeye çalıştı Boran. 

Miray,Boranın anne demesi ile ağzına attığı peynir boğazına kaçmıştı ve daha deminden beri öksürüyordu. Mutfağın kapısına gelmiş bekliyordu sessizce. Ne yapacaktı şimdi? Karşılarına çıkmalı mıydı? Nasıl çıkacaktı ama üstünde Boranın pijamaları varken?! Miray heyecandan titreyen bacakları ile mutfaktan çıktı yavaşça başka çaresi yoktu illa ki karşılaşacaklardı. Boran ve ailesinin yanına sessizce ilerleyip yüzüne samimi bir gülücük kondurdu ve onlara baktı. "Merhaba." dedi masum bir sesle. 

Boran Miray'ın yanlarına gelmesi ile Miraya döndü. "Aaa şey." dedi tekrar ailesine dönerken. Kız kardeşi Beste ise heyecanla Miray'ın yanına gitmişti. "Sen ağabeyimle aynı dizide oynayan kızsın. Miray Daner! Hatta birlikte haberleriniz de çıkmıştı." dedi tek nefeste. Boran kardeşinin gereksiz heyecanı ile göz devirmekle yetinmişti. Miray ise karşısındaki kıza samimiyetle gülümsedi. "Evet." diye mırıldandı. Kız bir anda ona sarıldığında afallamıştı Miray. O da nezaketen kıza sarıldı ve kız geri çekildiğinde gülümsedi Miray. Bir anda böyle bir samimiyet beklemiyordu doğruyu söylemek gerekirse. "Ben Beste. Boranın kardeşiyim. Bu arada çok iyi bir oyuncusun." dedi genç kız heyecanla. "Memnun oldum ve teşekkür ederim." dedi Miray gülümserken. Boran ise onların iyi anlaşmasına sevinirken annesi ve babasına dönmüştü. "Anne, baba Miray benim kız arkadaşım." dedi Mirayı gösterirken. Miray heyecanlı ve utangaç adımlarla Boranın babasına ilerlerken Boran pür dikkat ikisini izliyordu. "Merhaba efendim." dedi Miray sesindeki heyecan belli olurken. Boran, Miray'ın bu haline gülümsedi. "Merhaba kızım. Harun ben. Bu keratanın babası oluyorum." dedi Harun Miraya samimiyetle gülümserken. "Memnun oldum." diye mırıldandı Miray heyecandan düşüp bayılacağını düşünürken. "Bende memnun oldum kızım." dedi Harun ve sarıldı Miraya. Boranın babası gayet cana yakın bir insandı. Harun oğlunun hayatına devam ettiğini gördüğüne sevinmişti. Karşısındaki genç kızda gayet masum birine benziyordu. O yüzden ne diye soğuk davransın ki? Harun ondan uzaklaştıktan sonra Miray Boranın annesine doğru ilerlemeye başladı. Boran çoktan gerilmeye başlamıştı. Annesinin Miraya soğuk davranmasından çekiniyordu. Miray, Boranın annesi Hülyanın karşısına geçtiğinde gülümsedi. "Merhaba efendim,Miray ben." dedi samimiyetle. Hülya ise bir süre Miray'ın yüzüne boş boş baktı. Sonra dönüp Borana baktı. Oğlunun bakışları resmen yalvarıyordu kadına. Hülya tekrar Miraya döndüğünde gayet samimiyetsiz bir şekilde gülümsedi. "Memnun oldum." diye mırıldandı. Miray ise gülümseyerek başını sallamakla yetindi. Boranın babasının aksine annesi soğuktu. Yoksa Mirayı ilk görüşte sevmemiş miydi acaba? Miray aklından kötü düşünceleri çıkarmaya çalıştı. Sonuçta bir insan ilk görüşte tanınamazdı.  Boran gergin havayı dağıtmak için konuyu değiştirmeye çalıştı. "Aç mısınız baba? Bizde tam Miray ile kahvaltı ediyorduk." dedi babasına bakarken. Beste ise hemen lafa atladı. "Ben çok açım vallahi ağabey!" dedi iştahla. Boran ise kardeşine gülümsedi. "Senin aç olmana şaşırmadım zaten obur cadı." dedi. Beste ise ağabeyine dil çıkarmakla yetinmişti. "Ee iyi kahvaltıya geçelim o zaman." dedi Harun. Boranın ailesi mutfağa geçerken Miray Boranı kolundan tutup durdurmuştu. "Boran ben hemen üstümü değiştirip geliyorum." diye mırıldandı. Boran tamam anlamında kafasını salladığında Miray odaya geçti Boran ise ailesinin yanına döndü. Boran annesinin yanına oturunca dönüp annesine baktı. "Gelmene çok sevindim anne. Teşekkür ederim" dedi sesinden mutlu olduğu belli oluyordu genç adamın. Hülya oğlunun yüzüne bakmamaya çalışarak sert bir sesle konuştu. "Babana teşekkür et. Bana kalsa teyzene giderdim ama baban tutturdu." diye mırıldandı. Boran ise yüzündeki gülümseme silinirken yine de annesinin elini tutup öptü. "Olsun gene de geldin ya." dedi sesinin titremesine engel olamazken. O kadar özlemişti ki genç adam annesini... Murat'ın ölümüyle birlikte o sadece Murat'ı kaybetmemişti. Teyzesini kaybetmişti, kendini kaybetmişti, annesini de kaybetmişti. Küçük bir çocuk gibi ihtiyacı vardı adamın annesine. Annesine sıkıca sarılmak ve annesinin kollarında hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordu.

Hülya gözlerinin dolmasına engel olamazken elini çekti ve yüzünü çevirdi. O özlemiyor muydu sanki oğlunu? Biricik oğluydu Boran onun. Çok özlüyordu ama Muratta onun oğlu sayılırdı. Kardeşinin çektiklerini görmüştü kadın ve bunlara kendi oğlu sebep olmuşken öylece oğlunu affedemiyordu işte. Öylece sarılamıyordu oğluna, öpemiyordu, affedemiyordu. 

"Anne... biliyorum hala bana kırgınsın ama dinle bir kere anne beni. Ben çok özledim anne seni. Senin o biricik oğlun olduğum zamanları özledim. Ben o Boranı özledim. Tek isteğim sana sarılıp aç bir çocuk gibi saatlerce kolların arasında ağlamak anne. Sadece Murat ölmedi. Muratla birlikte bende öldüm."

"Öyle mi? Hayatına devam ediyor gibi  görünüyorsun buradan Boran."

Miray üstünü değiştirip üzerine çeki düzen verdikten sonra odadan çıktı. Neticede Boranın ailesine güzel görünmesi gerekiyordu genç kadının. Mutfağın önüne geldiğinde duydukları ile duraksadı bir an genç kadın. 

"Öyle mi? Hayatına devam ediyor gibi görünüyorsun buradan Boran." 

Miray afallarken Boranın annesinin neden böyle dediğini düşünmeye başladı. Boranın ailesi ile bir sorunu falan mı vardı? Miray şu an fark etti. Boranın ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyordu. Boranın ailesi ile ilişkisini falan da bilmiyordu. Miray aslında Boran hakkında çok az şey biliyordu. Boran onun için tamamen gizemden ibaretti. Miray içeri girerken tüm gözler ona çevrildi. "Ben izninizi isteyecektim. Gideyim artık ailem merak eder." diye mırıldandı Miray. Boran ayağa kalkarken şaşkınlıkla Miraya baktı. "Hemen mi?" dedi Boran. "Kalsaydın biraz daha kızım birlikte kahvaltı edecektik daha?" dedi Harun. Miray Boranın babasının samimiyetiyle gülümsedi. "Teşekkür ederim başka zamana artık. Gideyim ben. Hoşça kalın." dedi Miray ve mutfaktan çıktı. Tam kapıyı açtığında Boran yanına gelmişti bile. "Miray ailen seni Asyalarda bilmiyor mu neden gidiyorsun?" diye sordu Boran. Miray ise hışımla Borana döndü. "Boran senin ailen ile bir sorunun mu var?" diye sordu hemen. Boran ise Miray'ın sorduğu soru ile şaşkınlıkla ona baktı. Neden şimdi böyle bir soru sormuştu? "O nereden çıktı?" diye mırıldandı Boran telaşla. 

"Annen ile aran bozuk gibi duruyor."

"Pek öyle sayılmaz."

"Boran senin benden sakladığın bir şey mi var? Hatırlıyor musun sen geçen gün çok kötüydün hatta beni ne olursa olsun bırakma falan demiştin. O gün neyin vardı senin?"

Boran Miray'ın sorusu ile dehşete kapıldı. Korktuğu şey başına gelmişti genç adamın. Miray aptal biri değildi Boran eninde sonunda Miray'ın soracağını biliyordu. Elinden geldiğince ertelemeye çalışmıştı genç adam ama yapamamıştı. Şu an Miray, Boranın korktuğu şeyi sorguluyordu. Boran, Miraya boş boş bakarken aklına gelen ilk şeyi söyledi. 

"Sen benden bir şeyler saklıyor musun Miray? Mesela bana neden Rüzgarı sevdiğini söylemiştin? Neden beni öpüştükten hemen sonra ki gün Rüzgarı sevdiğini söyleyerek öylece bırakmıştın?"

Miray,Boranın sorduğu ile afalladı ama Boranın ne yapmaya çalıştığını anlamıştı ve bu daha çok Miray'ın sinirlenmesine sebep oldu. Demek gerçekleri söylememek için Miray'ın sakladıklarını ortaya atıyordu. Hem Miray nasıl söyleyebilirdi ki Borana? Sanki Boran rahat mı duracaktı? Evet Miray saklamasının yanlış olduğunu biliyordu. Boranın bunu bilmesi gerektiğini de biliyordu ama diyemiyordu işte! Şimdi de Boranın sırf kendi sakladıkları ortaya çıkmasın diye bunu Miraya sorması Miray'ı biraz kırmıştı. Miray alayla gülümsedi ve Borana baktı. 

"Bunu sırf sakladığın ortaya çıkmasın diye yapıyorsun. Demek ki benden sakladığın bir şeyler var Boran Kuzum."

"Şu an konuyu değiştirmeye çalışıyorsun demek ki senin de benden sakladığın şeyler var Miray Daner."

"Ben senin iyiliğini düşünüyorum Boran."

"Ben de kendi iyiliğimi düşünüyorum Miray."

"Daha az bencil olmayı öğrendiğin zaman bana ulaşırsın." dedi Miray kırgınlığını belli eden bir sesle ve evden çıktı. 



Saklımdasın (MirBor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin