Bölüm 31: Mutlu

1K 73 277
                                    


Emir yüzüne vuran güneş ışığıyla rahatsızca yerinde kıpırdandı ve gözlerini açtı. Karşılaştığı manzara ile Allah'a şükretti Emir. Yanında uyuyan masum güzelliğe içi titreyerek baktı genç adam. Bir süre karşısındaki masum güzelliği izledi öylece. En sonunda yanağını okşamak için elini uzattı ama eli hava da asılı kaldı bir süre Emirin. Öyle güzeldi ki dokunmaya kıyamıyordu. Elini genç kadının yanağında gezdirdi en sonunda. Genç kadın kıpırdanmaya başlayınca onun uyanacağını anlayıp gülümsedi Emir. Hazal gözlerini açıp sıcacık bir ifade ile ona baktı. "Günaydın." Dedi uyku mahmurluğuyla. Emir ise daha çok gülümseyip "Günaydın Frezyam. Güne seninle başlamak ne güzel şey." Dedi. Hazal gülümseyince Emir ona daha çok sokuldu. "Ama bu bende alışkanlık yapar her gün isterim." Dedi yaramaz bir ifadeyle. Hazal onun bu tavırlarıyla kıkırdayıp onun yanağını okşadı. "Bundan sonra her günümüz böyle olacak zaten." Diye fısıldadı genç kadın. Emir ise yaramaz bir çocuk edasıyla gülümsedi ve hızla genç kadının üstüne çıktı. Hazal ise şaşkın bakışlarla Emire bakıp onu itmeye çalıştı. "Emir ne yapıyorsun? Bırakır mısın?" Dedi. Emir ise çapkın bakışlarıyla Hazalı süzdü. "Neden?" Dedi arzu dolu bir sesle. Emirin ses tonu yutkunmasına sebep olurken sahte bir sinirle kaşlarını çatıp Emirin yanağına hafifçe vurdu. "Çünkü duş alacağım." Diye mırıldandı. Emir ise şu anki Hazalın suratından acayip keyif alıyordu. Hazalın yüzünün her bir noktasına tek tek baktıktan sonra gülümsedi. "Demek duş alacaksın..." Diye fısıldadı Hazalla oynarken ve yavaşça Hazala yaklaşmaya başladı. Hazal ise göğüs kafesinden çıkacakmış gibi atan kalbini duymamaya özen gösterirken ifadesini sabit tutmaya çalışıyordu. "Emir sen bugün tersinden mi kalktın?" Diye mırıldandı. Emir ona yaklaşmaya başlarken yavaşça gözlerini kapadı. Emir onun bu masum ifadesine bakıp gülümsedikten sonra çıplak omzuna bir öpücük kondurdu ve üstünden kalkıp yanına uzandı. "Tamam duş alabilirsin hayatım. " dedi eğlenen bir tonla. Hazal ise biraz hayal kırıklığı biraz şaşkınlıkla gözlerini açtı. Niye hayal kırıklığına uğramıştı? Emir onu öpmedi diye mi? Yanakları kızarırken hızla çarşafı üstüne sarıp ayağa kalktı ve banyoya gitmek için kapıya ilerledi.

"İstersen bende sana eşlik edebilirim hayatım. Artık sıkıntı olmaz diye düşünüyorum."

Hazal sinirle Emire döndü ve onun yüzündeki o keyifli ifadeye baktı. Daha sonra yerdeki terliği alıp ona fırlattı ve odadan çıktı.

"Ah! Harika bir anne olacaksın Frezyam!"

Emirin duyması için bağırarak söyledikleri ile gülümsedi Hazal ve duş almak için banyoya girdi.

Boran güneşin doğuşuyla kalkmıştı ve uyandığından beri yanında uyuyan meleğin resmini çiziyordu. Uzun zamandır resim yapmamıştı Boran. Uzun zaman sonra tekrar resmi yapmaya onu iten şey Miray olmuştu. Onun bu meleksi güzelliği olmuştu. Boran şanslıydı ki öğlen olmuştu ama Miray hala uyuyordu. Boran onun uyanmaması için ayrıca dikkat ediyordu. Boran en sonunda yaptığı resmi bitirdiğin de zaferle gülümsedi ve Miraya baktı. O an ona şaşkınlıkla ve mavinin en güzel tonuyla bakan deniz gözleri gördü. "Uyanmışsın." Dedi Boran. Miray ise yatakta doğrulup Borana baktı. "Ne yapıyordun?" Diye sordu. Boran ise tekrar çizimine baktı ve sonra Miraya uzattı.

Miray,Boranın elindeki kağıdı aldı ve baktı. Bu..bu kendisiydi. Boran uyurken onu çizmişti. Miray hızla atmaya çalışan kalbini dizginlemeye çalışmadan Borana baktı ve onun boynuna atlayıp sıkıca sarıldı. "Bu çok güzel. Defterimden sonra aldığım en güzel hediye bu." Diye fısıldadı aşk dolu bir sesle. Sonra geri çekilip Boranın yüzüne bakıp gülümsedi. "Nasıl böyle güzel seviyorsun anlamıyorum." Dedi Miray. Boran ise onun dediği ile gülümseyip onun yanağını okşadı ve alnına bir öpücük kondurdu. "Seni başka türlü sevmem mümkün mü?" Dedi içtenlikle. Miray ise Boranın yüzünü elleri arasına hapsedip Borana baktı. "Bazen dehşete düşüyorum. Sen beni böyle güzel severken...benim sana olan sevgim yetmeyecek ve seni kaybedeceğim diye." Diye itiraf etti Miray. Boran ise onun bu gereksiz korkusuyla gülümsedi. Nasıl böyle düşünebilirdi ki? Borana göre Mirayın onu sevmesi bile lütuftu. Böyle masum bir kadın tarafından sevilmek Boran için bir şanstı. "Çıkar bu düşünceleri aklından. Bir daha da duymayayım böyle şeyler." Dedi Boran kaşlarını numaradan çatarken. Miray ise küçük bir kız çocuğu gibi başını tamam anlamında sallamıştı. Boran ayağa kalkıp Miraya baktı. "Artık kahvaltı edebilir miyiz? Sabahtan beri senin uyanmanı bekliyorum. Saat 12 oldu, amma uykucu çıktın." Dedi Boran gülümserken. Miray ise göz devirdi ve ayağa kalktı. "Beklemeseydiniz o vakit Boran bey." Diye mırıldandı ve odadan çıktı. Şu an karı koca gibilerdi. Boran bu düşünceyle gülümsedi. Mirayla evli olmayı hayal etti. Herhalde dünyanın en mutlu insanı olurdu o zaman. Boran Mirayla ilişkilerinin daha yeni olduğunu daha evlilik için erken olduğunu biliyordu ama Boran gayet ciddi düşünüyordu. Borana kalsa yarın evlenebilirdi Miray ile sonuçta yaşı da geldi de geçiyordu ama Miray daha 18 indeydi. Şimdi Miraya evlilik teklifi etse ve Miraydan evet cevabı beklese aptallık olurdu. O yüzden biraz daha beklese iyi olurdu hem Mirayı bir ömür beklerdi. Boran mutfağa girdiğinde buzdolabı karıştıran Mirayı görüp gülümsedi ve kapıya yaslanıp onu izlemeye başladı. Miray buzdolabı kapayıp tezgaha yöneldiğinde Boran hala onu izliyordu. Miray en sonunda dönüp Borana baktı. "Burada hizmetçiniz yok Boran bey. Sizde yardım edeceksiniz. Hatta patates soymakla başlayın." Dedi Miray otoriter bir sesle. Boran ise daha çok gülümsedi daha sonra onun yanına ilerlerken ciddi bir ifade takındı. "Bugün epey bir atarlısınız bakıyorum Miray hanım." Dedi. Daha sonra patatesleri alıp soymaya başladılar.

"Bu atar değil. Sanki ben tek başıma yapacağım kahvaltıyı niye tek başıma hazırlıyormuşum? Siz sanırım pek alışkınsınız her şeyin ayağınıza gelmesine."

"Miray tek başıma yaşıyorum hatırlatırım sevgilim."

"Aman ben bilmiyorum sanki seni. Kahvaltıyı,akşam yemeğini hep dışardan sipariş ediyorsundur ya da dışarda yiyorsundur sen. Rahatına pek bir düşkünsün ama yok artık öyle dünya biz hele bir evle-"

Miray anında sustu ve işine döndü. Ne saçmalıyordu öyle? Evlilik de nereden çıkmıştı şimdi? Yandan yandan Borana baktığında yüzündeki hınzır gülümsemeyi fark etti genç kadın ve hızla bakışlarını önüne çevirdi.

"Bir şey diyecektin sanırım sevgilim lütfen devam et."

"H-Hayır. Demeyecektim."

"Diyecektin bence. Benden çekinmene gerek yok diyebilirsin."

Miray kaşlarını çatıp Borana döndü. Zevkten ağzı kulaklarına varmıştı öküzün. "Boran gevezelik edeceğine işine bak. Patateslerin kabuğunu soyacaksın ama sen patateslerin yarısını çöp ediyorsun." Dedi sinirle ve önüne döndü.

Boran ise Mirayın ne diyeceğini anlamanın verdiği mutlulukla patateslere döndü. Anlayacağını anlamıştı o yüzden daha fazla Mirayla uğraşmadı. Birlikte sessizce kahvaltıyı hazırladıktan sonra masaya geçtiler.

"Boran senden bir şey isteyebilir miyim?"

"İste tabii."

Boran, Mirayın isteyeceği şeyi bihayli merak etmişti. Miray öyle masum bir sesle demişti ki Boran o ne istese kabul edebilirdi.

"Bizim mezuniyet balomuz var da... Ee mezuniyette dans falan ediliyor tabi biliyorsun ki dansta iki kişi ediliyor. Bunun için de yani dans etmem için bana kavalye lazım. Yanımızda birilerini getirebiliyormuşuz. Yani demek istediğim o ki sen benim kavalyem olur musun mezuniyette?"

Boran, Mirayın al al olan yanaklarıyla ve kıvranan haliyle gülümsedi. Lafa başladığı an ne isteyeceğini anlamıştı ama Mirayın lafını bitirmesini istemişti. Çünkü Mirayın bu hali ona epey sevimli gelmişti. Şimdi ona heyecanlı ve sabırsız mavileriyle bakan bu küçük sevgilisine bir cevap vermesi gerekiyordu.

"Olurum. Sevgilin olarak benden başkası kavalyen olamaz zaten."

Miray en güzel gülüşlerinden birini sunup Borana baktı. "Teşekkür ederim. Bir şey daha isteyeceğim."

"Ah çok olmaya başladınız ama Miray Daner."

"Öküz. İyi istemiyorum."

"Tamam sadece takılıyorum sevgilim. Merak ettim ne isteyeceksin?"

"Şey... Asyanın da bir kavalyesi yok."

"Asyaya kavalye bulmamı mı istiyorsun?"

"Hayır kavalyeyi ben buldum sen sadece ikna et."

"Kim?"

"Hadi ama sevgilim sen zeki bir adamsın. Kim olduğunu anlamış olmalısın."

"Kubilay. Pekala. İkna etmeye çalışacağım."

"Zorlanacağını sanmıyorum." Dedi Miray heyecanla. Asya ilk başta Mirayı elbet öldürmeye falan çalışacaktı ama Miray biliyordu ki Asyanın hoşuna da gidecekti. Miray eğer arkadaşını birazcık olsa da tanıyorsa Asya Kubilaydan hoşlanıyordu. Buna emindi.

Kapının çalması ile Boran ayağa kalktı ve kapıya ilerledi. Kapıyı açtığında gelen kişi ile bir süre duraksadı Boran.

"Anne?"

Merhabaaaaağğ 😂 Bence güzel bir bölüm oldu umarım beğenmişsinizdir🌹💞

Saklımdasın (MirBor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin