~11~

46 4 3
                                    

Lisenin 3. günü. Sınıfımdan bir kaç kızla oturuyoruz. Çok dikkatimi çekmeyen bir muhabbet dönüyor ortamda ayıp olmasın diye ara sıra lafa karışıyorum. Sonra gülüşme sesleri geliyor kapı tarafından, merak edip arkamı dönüyorum. Sınıf tekrarı çocuk ve 3 arkadaşı kapının önünde durmuş konuşuyorlar. Biri dikkatimi çekiyor aralarından. Diğerlerine göre fazlasıyla uzun , beyaz tenli , hafif sakallı. Yakışıklı gelmiyor çok sadece biraz sempatik.. Çok üstünde durmayıp tekrar muhabbete dalıyorum. Üzerinden günler, haftalar hatta aylar geçiyor , o her gün ilk tenefüs arkadaşlarıyla geliyor . Hep beraber konuşup zil çalınca geri dönüyorlar. Ben hiç bir şey hissetmiyorum. Zaten o da benim varlığımdan bile haberdar değil. Bir gün sıkıntıdan arkadaşımın koluna bir şeyler çizerken sınıfa geliyor . Arkadaşları yok yanında. Benim sıramın yanından geçerken duruyor, çizdiğime bakıyor. Güzel çiziyorsun diyor , kısa bir diyalog geçiyor aramızda . Sesi hoş , sanki tüm dertlerim, yorgunluğum uçup gidiyor onunla beraber. Bir sonraki tenefüs yanında bir arkadaşıyla tekrar yanıma geliyor. Çizdiklerimi gösteriyor sonrada arkadaşının kolundan bir yazı gösteriyor ' Bi seninkine bak bir de kızın çizdiğine' diyor, gülüyoruz.. Aradan 3 veya 4 hafta geçiyor öğle arasının bitmesine 10 dakia var arkadaşıyla geliyorlar. Arkamdaki sıraya oturuyor. 'Sen güzel çiziyordun değil mi ?' deyince şaşırıyorum biraz . Sonra dövme yaptırmak istediğini ama yaptıramadığını falan anlatıyor , istediği şeyi çizip çizemeyeceğimi soruyor. Yapabileceğim bir şeyse çizerim diye yanıtlıyorum onu . Telefonundan istediği şekli gösteriyor. Basit bir şekil kendisinin çizmemesi saçma geliyor. Tam o an arkadaşım sen bunu bi dene diyor gülüyorum gerek yok falan diyemeden ' ben sana atayım istersen' diyerek numaramı istiyor . Nedense bozuktu ya vermek gelmiyor içimden tamam deyip veriyorum numarayı. Çıkışta dediği gibi fotoğrafı atıyor. Ben tam cevap verecekken ' seninle sadece işim düştüğü için konuştum yanlış anlama.' Yazıyor içimdeki tüm sempatinin yok olduğunu hissediyorum. Yanlış anlayacak bir şey yok çünkü ortada . 'Neden yanlış anlayayım? ' falan derken konu kapanıyor. Aradan yine haftalar geçiyor, her zamanki gibi her gün ilk teneffüs gelmeye devam ediyor. Umrumda değilmiş gibi davranıyorum, konuşmuyoruz zaten hiç. Bir gün yine geliyorlar tam karşıma, öğretmen masasına oturuyor yüzü bana dönük. Bir kaç kez göz göze geliyoruz kalbim hızlanıyor , kafamı sıraya koyuyorum bakmamak için . Zil çalınca kaldırıyorum kafamı ,kapıdan çıktığını görüyorum ama ben daha önüme dönmeden tekrar giriyor içeri bana doğru bakıyor, içim gidiyor , sanki kalbim göğüs kafesimden fırlayacak gibi geliyor. 2 gün geçiyor üstünden , tarih 25 Aralık . Hava karanlık ve yağmurlu. Herkes servisine ve ya otobüs durağında koşturuyor. Bende servise binip telefonumdan facebooka giriyorum. Arkadaşlık istediği göndermiş . Onaylıyorum. Az sonra mesaj geliyor . Konuşmaya başlıyoruz. Ama bu konuşmalar messengerdan ileri gitmiyor, okulda birbirimizin yüzüne bile bakmıyoruz doğru düzgün. Yılbaşı akşamı konuşurken birden ' Yeni yıla beraber girmek istediğin biri var mı?' diye soruyor. Yok diyorum ama o ısrar etmeye devam ediyor. Söylemek niyetinde değilim. Peki deyip bırakıyor o da. Saat 12 ye geliyor hemen ona yazdığımı anlamasın diye bir kaç dakika bekleyip mutlu yıllar yazıyorum. Ben zaten mutlu girdim diyor. İçimi nedensizce bir kıskançlık kaplıyor . Ertesi gün günaydın mesajına uyanıyorum . Biraz normal muhabbet ettikten sonra konu yine dün akşamki mevzuya geliyor . O kadar inat etmiyorum bu sefer söylüyorum. Pazartesi konuşmak şart oldu diyor. Pazar günü konuşurken anlamadan biraz tersliyorum onu. Pazartesi ne sınıfa geliyor ne de mesaj atıyor. Mesaj atıyorum eve gelince konuşuyoruz düzeliyor aramız. Ertesi gün 5 Ocak , kendime milat ilan ettiğim gün... Bu sefer 1. değil 2. teneffüs yanında 2 arkadaşıyla geliyor sınıfa. Beni çağırıyor koridora çıkıyoruz beraber . İlk kez bu kadar yakından inceliyorum onu. Kahve renginin en güzel tonunda gözleri ve uzun kirpikleri var. Kokusuda gözleri kadar güzel.. Bir kaç saniye sonra gözlerime bakıp soruyor. 'Ben hayal kuramam, resimde çizemem gel mutluluğun resmini sen çiz? '. Ne diyeceğimi bilemiyorum çünkü ne desem kifayetsiz kalacak. Gülüyorum ve sadece tamam diyebiliyorum. 'Güldün ya o yeter.'diyor içeri giriyoruz . O günden sonra her şey çok güzel seviyorum, sevildiğimi hissediyorum. Yarı yıl tatili giriyor araya buluşamasakta her gün konuşarak geçiriyoruz. Kimseyi özlemediğim kadar özlüyorum onu. Sonunda açılıyor okullar tekrar tutuyor sıcacık elleriyle ellerimi. Sadece 2 hafta sürüyor bu mutluluğum. 'Geçmişi hatırlatıyorsun bana.' deyip ilk kez bırakıyor beni . Ertesi gün başka bir kızla görüp fotoğraflarını atıyorlar bana . Sonra öğreniyorum eski sevgilisiymiş biz ayrılmadan 3 gün önce konuşmaya başlamışlar... Ağlıyorum sürekli. En sevdiğim kişinin bana böyle bir şey yapmasını yediremiyorum kendime. Bahçeye çıkıyorum onlar , kantine iniyorum yine onlar... Onları beraber her gördüğümde ölüyorum. 2 hafta böyle geçiyor . Valeybol maçı izlerken gözüm takılıyor bir gün onlara . Ciddi bir şey konuştuğu yüzünden belli. 5 dakika sonra kalkıp gidiyor. Ertesi gün bana mesaj atıyor . Pişman. Beni aldatmadığını hata yaptığını beni sevdiğini söylüyor. İnanıyorum her sözüne , barışıyoruz. Arkadaşlarım kızıyor ama ben yinede vazgeçmiyorum ondan. Biliyorum çünkü onda bulduğum huzuru bir daha bulamam kolay kolay . Kimseyi de sevemem onu sevdiğim gibi... Tam o zamanlar her şey üst üste gelmeye başlıyor, canım her ne kadar sıkkın olursa olsun belli etmemeye çalışıyorum. İstemesemde biraz mesafe giriyor sanırım araya . Başlarda problem etmiyor, sarıp sarmalamaya devam ediyor beni. Ama zaman geçtikçe problem olmaya başlıyor bu. Birbirimizi ne kadar sevsekte böyle devam etmeyeceğinin farkındayız. Bu sefer yine ağlıyorum ama karşı çıkmıyorum çok . O da alnımdan öpüyor, beni sevdiğini söylüyor ve gidiyor yanımdan. Bir kaç gün sonra biraz toparlıyorum kendimi fakat onu görmek canımı yakıyor . Nakil almaya karar veriyorum . Öğrendiğinde istemiyor, yüz yüze konuşuyoruz vazgeçiriyor beni . Beraber olmasakta yanımda olduğunu hissediyorum.. İnsan sevdiğine karşı aptaldır . Biraz süre geçtikten sonra barışmak için çabalamaya çalışıyorum. Sevgi gururumuza ağır basıyor ve yine barışıyoruz. Öyle böyle yaz geliyor. Uzun süre görüşemeyeceğimizi ikimizde biliyoruz ve kabullenmiş gibiyiz. El ele yürürken durup durup sarılıyoruz. Kokusunu çekiyorum içime... Ama aksilik bırakmıyor işte peşimizi yine ayrılıyoruz 2 gün sonra . Bu sefer baya ciddi . Bir daha istemiyor beni , sevmediğini söylüyor. Ben gözümü açtığım her onsuz günde ölmeye devam ediyorum. Birden bayılmalarım başlıyor. Defalarca bayılıyorum günde . Doktora gidiyoruz psikolojik deyip psikiyatrist'e yönlendiriyorlar. Ordanda bir avuç ilaçla ayrılıyorum. Aşırı uyku yapıyor ilaçlar tüm gün uyuyorum neredeyse. Bu arada o öğreniyor bunları, konuşmaya başlıyoruz. Ailemden çok destek oluyor bana . Zamanla tekrar eskisi gibi oluyoruz ve ben iyiye gidiyorum. 5 Ağustos , 7. ayımız . Defalarca ayrılıp barıştık ama hala seviyoruz ve birlikteyiz diye konuşuyoruz . Evet hiç bir şey eksilmemişti ilk günkü sevgimden hatta her gün coğalıyordu.. Bu sefer farklı diyordu 'seni bırakmayacağım'... İnanıyorum bende bunlara . Her şey güzel giderken 8 ay oluyor birden güzel olan şeyler daha da güzel olmaya başlıyor 9 gün geçiyor aradan yine bir soğukluk. İçime doğuyor aslında ama hiç bir neden yok bu sefer hem söz verdi diye düşünüyorum. Hislerimde yanılmıyorum. Yine gidiyor canımın içi. Ve ben nedenini bile bilmiyorum bu sefer ölümümün . Öğrenmeye çalışıyorum söylemiyor, bazen cevap bile vermiyor. Sayıp sövüyorum hatta senden nefret ediyorum diyorum yalan bunlar. Sadece inanmak istediğim yalanlar. O da seviyorum diyor başka bir şey yok. 2 gündür karşılaşıyoruz, her karşılaşmada gözlerimin dolmasını engelleyemiyorum. Gidip sarılmak istiyorum kafamı boynuna gömüp saatlerce durmak... Ve o sadece gözlerini kaçırıyor benden daha çok öldürüyor. Zehirde onda panzehir de... Gelse hiç düşünmem biliyor musunuz, yine çok severim. Sonunda paramparça olmak olsa bile.. Şimdi havalar soğuyor, ellerim üşüyor ve benim sadece ona ihtiyacım var . Aramızda elimi uzatsam dokunacağım bir mesafe olsa bile kilometrelerce uzakmışız gibi davranan adama ..

TUMBLR YAZILARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin