cry

162 23 11
                                    

'Amentes sunt amentes.'

Kızaran ve yanan kolumu umursamamaya çalışarak eve doğru yürüyordum.
Kolum o kadar çok acıyordu ki, sinirden ağlamaya başlayacaktım neredeyse.
Kızaran koluma baktım, acilen eve gidip verilen kremi sürmem gerekiyordu.
Bugün ilk kez kendimle beraber yeni bir şey daha taşıyordum.
Benimle ölüme kadar gidecek bir şey.
Dövme yaptırmıştım. O kadar çok istiyordum ki bu dövmeyi, acısını bile umursamak istemedim.
Ama acıyordu.
Ama geçecekti.
Benim için o kadar özel bir anlamı vardı ki.
Basit ve netti dövmem.
Aynı benim gibi.
Sol kolumdaydı. Tam olarak iç bileğimdeydi.
Baş parmağıma yakın bir şekilde.
Ne yazdığı hemen okunmazdı ama gözüküyordu.
Minik dövmeme tekrar baktım.
Yüzümde bir gülücük oluşmuştu.
Evimin kapısına gelmiştim. Cebimden anahtarımı çıkaracakken bir bedenin önümde dikilmesiyle duraksadım.
Kafamı yavaşça kaldırdım yüzüne doğru.
Ardından yutkundum.
Saçlarını açık pembeye boyatmış bir Hoseok beklemiyordum.
Güzelliğinden gözlerim dolmuştu.
O kadar güzeldi ki sevdiğim.
Gerçekten heyecandan nefesimi tutmuştum.
Sakince nefesimi dışarı verdim.
O sadece bana bakıyordu.
Hiçbir şey diyemiyordum. Son olanlardan sonra onu sevdiğimi de öğrenmişti.
Ne yapabilirdim ki? Hiçbir şey yapamıyordum.
Derin bir nefes verdi.
Sonra kafasını kaldırdı gökyüzüne doğru.
Yine bir şeyler düşünüyordu meleğim.
Yavaşça kafasını indirdi, gözlerimin içine bakıyordu.
Dilim tutulmuştu sanki, aklıma kelime dahi gelmiyordu.
Elini yavaşça koluma koydu ve yavaşça aşağı doğru indi eli.
Eli elimin yanına geldiği zaman buharlaşıp yok olacağımı düşünmüştüm.
Parmakları parmaklarıma dolandı.
Sonra yavaşça önden yürümeye başladı, arkasından ben ilerliyordum.
Şuan ne yaptığımın farkında değildim. Ama bu anı bozmak istemediğimden emindim.
Nisan ayının başlarındaydık, hava ne sıcak ne soğuktu.
Ben ince uzun kollu bir şey giymiştim. Hoseok beyaz tişörtünün üstüne siyah bir kot ceket giymişti.
Sokakta bu şekilde ilerliyorduk, konuşmadan.
Minik bir parka gelmiştik.
Etraf bomboştu.
Biraz daha ileride ırmak vardı sakince akan.
Sanırım ırmağı tercih etmişti ki çimenlerden yürüyorduk.
Sonunda ırmağı görünce yere çömelip çimenlerin ıslaklığını kontrol etti. Sonra ceketinin tersini çimene sardı ve bana döndü.
'Otursana Sowon.'
Dediğini yapıp yavaşça oturdum.
Bir yandan da üşüyecek diye içim içimi yiyordu.
'Hava soğuk değil, üşümem merak etme' dedi sol tarafındaki bana dönerek.
Bir anda şaşırsamda daha sonra gülümseyerek karşılık verdim.
'Gözlerinden ne demek istediğini anlayabiliyorum Sowon senin hakkında çoğu şeyi biliyorum.'
Anlamayarak ona döndüm.
Ne demek istiyordun ki sevdiğim?
'Ne demek istiyorsun?' dedim kalbimin sesini kısarak.
Dişlerini göstererek gülümsedi.
'Bak,' dedi aniden üzerime doğru eğilerek. Sağ elinin işaret parmağını kalbimin üzerine getirdi.
'...burası benim için endişelendiğini, benim hakkımda güzel sözler söylediğini, şuan mutluluktan öleceğini söylüyor.'
'Ama burası,' diyerek dudaklarıma getirdi parmaklarını.
'Ama burası, beni üzüyor, bana yalan söylüyor Sowon' dedi.
Sonra yavaşça geri çekildi, çimenlere doğru yere yattı.
Hareketleri bende şok etkisi yaratmış olmalıydı ki donup kalmıştım.
'Sowon, beni bu kadar sevmeni gerektirecek bir şey yapmadım. Beni neden seviyorsun?' dedi.
Sorduğu soru üzerine cesaretimi topladım. Saklayacak bir şeyim yoktu artık.
'Sen Hoseok, kendinin ne kadar güzel olduğunu bilmiyorsun. Ne kadar yetenekli olduğunu bilmiyorsun. Sen kendini tanımıyorsun Hoseok.
Seni seviyorum çünkü beni mutlu hissettiriyorsun. Hayatta güzel şeylerin de var olduğunun kanıtısın. Seni seviyorum çünkü sana güveniyorum. Senin kırılmanı, üzülmeni istemiyorum Hoseok.
Evet sana yalan söyledim. Evime geldiğin gün seni kırdım. Ama ben de kırıldım Hoseok. Yaptığın bazı şeyleri anlamlandıramasamda seni seviyorum.
Seni sevdiğim gerçeğini bazen değiştirmek istesemde değişmiyor.
Seni seviyorum, hepsi bu kadar.'
Yattığı yerden doğrulup boynuma sardı kollarını aniden. Daha fazla tutamayacağımı anladığım gözyaşlarımı serbest bıraktım ben de.
O saçımı okşadı, ben ağladım.
'Bana karşı böyle hissettiğini en başından beri biliyordum meyveli yoğurt prensesi.
Beni sevdiğin için sana minnettarım Sowon.'

-jung hoseok √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin