GÖKKUŞAĞI KIZ ( ARA VERİLDİ )

SEKİZİNCİ BÖLÜM

Arabadan inince kendime bakmak için arabanın camına baktım. Çok net olmasa da görüyordum. Bu elbiseyle baloya geldiğime inanamıyorum.

Arkamı döndüğümde birkaç kişi gördüm. Baloya gelenleri selamlıyorlardı. Tabiki de Çağlar Bey oradaydı. Yavaşça ilerledim. Umay çoktan gitmişti. Ağır adımlarla ilerliyordum. Bir yandan gelen sesle irkildim.

" Çekiiiil! " Koşar adımlarla gelen garsonun elinde koca bir pasta vardı ve bana doğru geliyordu. Panikten oracıkta kaldım. Yüzümde çikolata olduğunu anlamıştım. Evet garson koca pastayı yüzüme yapıştırmıştı. Garson yere düşmüş kalkmaya çalışırken yanıma gelen biri olduğunu hissettim. Parmaklarıyla gözümdeki pastayı sıyırdı. Gözlerimi açtığımda Çağlar Bey'i gördüm. Parmağına bulaşmış pastayı ağzına doğru götürdü.

" Tadı güzelmiş. Tüh ziyan oldu " pastayı mı düşünüyordu şuanda. Garsona doğru tip tip baktıktan sonra koşarak Umay'ın yanına gittim. Gülüyordu. Kolundan sıkıca tuttum ve arabaya doğru ilerledim. Bu sırada Çağlar Bey geldi. Tam önümde durdu.

" Benimle gel eve gitmene gerek yok. " Umay benden koşarak uzaklaştı. Çağlar Bey elimden tutarak yüzüme baktı.

" Hadi gel " bir adım attı yavaşça. Sonra hızlandı. Balonun yapıldığı evin bahçesine gelmiştik. Biraz durdu. Etrafa baktıktan sonra eve doğru tekrar ilerledi.

Evin kapısının yanındaki zile doğru parmağını uzattı. Düğmeye bastı. Ardından gelen zil sesi çok hoştu bence. Yani bildiğimiz bir zil sesi gibi değildi.

Kapıyı siyah etekli beyaz gömlekli saçı topuz olan bir kadın açtı. Evde çalışan olduğu belliydi. Burası kimin eviydi acaba. Çağlar Bey biraz daha hızlandı. İçeri girdi ardından merdivenlerden çıktı.

" Şey..." Önden gittiği için arkasını döndü ve bana baktı.
" Ne oldu ?"
" Beni nereye götürüyorsunuz?" Gülümsedi ve ilerlemeye devam etti. Cevap vermemişti.

Merdivenlerin ardından sola döndük ve bir odaya girdik. Çağlar Bey beni odadaki koltuğa oturttu.

" Bekle. Geliyorum." Bunu söyledikten sonra odanın içindeki lavoboya girdi. 2-3 dakika sonra su dolu bir kap, ıslak mendil, bir havlu ve ne büyük ne de küçük bir kutu getirdi. Yanıma oturdu ardından.

" Bana bak. " Dedi usulca. Havluyu yüzüme doğru yaklaştırdı. Yüzümdeki pastayı kabaca aldı. Sonra havluyu suya daldırdı. Sudan çıkarıp sıktı havluyu. Ardından yüzümü güzelce sildi. Makyajımın aktığını fark etti. Islak mendile doğru uzandı ve bir tane çıkardı makyajımı silmeye başladı ardından.

" Makyajsız bile güzelsin, bu herkeste olmayan bir özellik biliyorsun değil mi? "

" Teşekkürler." Sesim çok kısık çıkmıştı. Çok utanmıştım şu anda. Kutuyu açtı ve bana doğru uzattı.
" Makyajını tekrar yap istersen " kutuda makyaj malzemeleri vardı.
" Hiç gerek yok Çağlar Bey, gerçekten. "
" Sen bilirsin seni zorlamak istemem. Birde bana Çağlar Bey değilde sadece Çağlar desende olur. " Az önce yanlış mı duydum?

" Pe.. peki Çağlar." Evet biraz önce Çağlar demiştim. En azından daha anlamlı oluyordu sonuçta resmen aynı yaştaydık.

" Bence gir bir duş al. Pasta kılmak istemezsin değilmi. Banyoda bornoz ve üzerindeki elbisenin aynısı var. Kullanırsın. " Çağlar' ın banyosunu kullanacaktım. Biraz garip. Mecbur olmasam kesinlikle kullanmam. Ama bu halle o baloya gidemem.

" E öyleyse mecburum sanırım" hızlıca banyoya girip bir duş aldım. Hemen giyindim. Makyajsız güzel olduğumu biliyordum zaten. Her neyse.

Odadan çıkıp merdivenlerden inmeye başladım. Dışarda bir kişi konuşma yapıyordu. Hızla inip evden çıktım. Balo alanına doğru yürüdüm. Kürsüde bir adam vardı. Markayla ilgili bir konuşma yapıyordu. Konuşmayı tam dinlememiştim. Bu yüzden sonuna gelmişti.

" Şimdi bana aile hayatımda, iş hayatımda ve bir çok yerde çok yardımcı olan oğlumu yani Çağlar Akın' ı kürsüye davet ediyorum. "

Ardından coşkulu ama kısa bir alkış

Bu adam Çağlar' ın babası mıydı? 

    Çağlar kürsüye doğru adımlar atmaya başladı. Kürsünün merdivenlerine gelince ilk basamağa ayağı takıldı ve tam düşecek iken kendini düzeltti. Bu bayağı komikti ki aralardan kahkahalar geliyordu. Ben de kısa süreli bir gülüş atmıştım. Bu sırada etrafıma bakıyordum. İşte tam bu sırada durdum. Yüzümdeki gülümseme somurtmaya dönüşmüştü.

Seray tamda buradaydı. Bu baloda. Çağlar' ın balosunda. Neden!