BÖLÜM 12

8 1 0
                                    

Başımda felaket bir ağrı vardı. Göz kapaklarım daki ağırlık ben ne kadar gözümü açmaya çalıştıkça daha çok baskı yapıyordu.

Durmak bilmeyen bir ses. Ne dediği anlaşılmıyordu. Ama oldukça tanıdıktı.

Kendimi zorlayarak ayılmayı başardım. Etraf zifiri karanlıktı. Oturuyordum. Ayağa kalkmaya çalıştım. El ve ayak bileklerimde hissettiğim acıdan anladığım kadarıyla bağlıydım.

Kulaklarımın uğultusu biraz olsun hafiflediğinde ses daha netleşmişti. Bana sesleniyordu.

Meriç Pak. Adımı söylüyordu sürekli. Meriç Pak'ın sesiyle neler olduğunu hatırlayarak ona cevap verdim.

"Meriç?"

"Sonunda uyandın."

"Sence onlar kimdi?"

"Bilmiyorum. Ama Oke'den şüpheleniyorum ."

Oke? Hee Doğa Güngör'ün yasak aşkı.

Bu arada o adamlarla dövüştüğümüz sırada Meriç Pak'ın cesareti taktire şayandı.

"Sokak dövüşlerinde iyisin."

Küçük bir gülüşün ardından durdu.

"O kadarda iyi değildi."

"Yoo... Baya iyiydi. Çok cesurdun."

"Sağol. Peki şimdi ne yapmayı pilanlıyorsun."

Meriç Pak ve beni, iki sandalyeyi arka arkaya yaslayarak ; ellerimizi birbirine, ayaklarımızı da sandalyelere bağlamışlardı. Kurtulması baya zordu.

Biraz düşündüm. Ne yapmalıydım?
İlk olarak şu iplerden kurtulmalı. Eğer cebimdeki çakıya ulaşabilirsem ipleri kesebilirdim.

"Meriç sol tarafımda kemerimde bir çakı var. Eğer almadılarsa ona ulaşabilir misin?"

"Denerim."

Elleriyle çakıma ulaşmaya çalışıyordu ama bu gerçekten çok zordu. Ellerimiz birbirine sıkıca bağlıydı ve her harekette sanki daha da sıkılaşıyordu.

Meriç Pak... aslında artık ona Meriç diyorum. Meriç çakımın kılıfını açmayı başardığında gözlerimi kapatıp ondan gelecek yanıtı bekliyordum.

"Buldum."

Derin bir oh çekip çakıyı yavaşca elinden aldım. İpleri kesmeye başladım ama ip ellerimin hemen altından bağlanmıştı.

Bileklerimde kesikler ve çizikler oluşuyordu. Meriç bunu anlamış olmalıki beni durdurmaya çalıştı.

"Dila bileklerin, kanıyor! Yeter bana ver çakıyı."

"Ben hallederim neredeyse oldu."

"Dila!"

Kızmıştı ama burdan kurtulmamız gerekiyordu, bileklerimi umursayacak durumda değildim.

Kapının açılma sesiyle çakıyı kolumun arkasında dik tutmaya çalışarak gizliyordum.

İçeri girenler ışığı açtığı için gözlerim kamaşmıştı. Gözlerimi kapatıp biraz bekledim. Gözlerimi açtığımda adamları göremiyordum. Kapı arkamda kalıyordu. Adamlar muhtemelen kapının yanında duruyordu.

"Oke"

Meriç 'in sesiydi. Dediği gibi Oke' ydi.

"Meriç. Demek artık poliscilik oynuyorsun."

"Oynun katilide sensin değil mi? Ben polis olmayı yeğlerim. "

"Polisliği bilmem ama benim rolüm çok daha eylenceli. "

SoruşturmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin