DİMAĞ
Kelime Anlamı;* bilinç.*
'Bu gece burada kalıyorsun.'
Kulaklarım yanlış duymamıştı değil mi? Bu ne demek oluyordu ya? Bir günde bu kadar olay zaten fazlaydı bana . Allah'ım beni mi sınıyorsun! Ne diyecektim, ne cevap verecektim? Ama bu adama nasıl 'hayır' denir!
'Ne olur kabul et, Arden lütfen...'
Ya sende bir dur kızım ya. Annemi telefonda ikna etmiştim. O uyurdu zaten. Ama huzursuz olurdum. Aklıma gelen bahaneyi hemen sıraladım.
"Hazar Hocam, kalmak isterdim ama kıyafetim bile yok."
Bu mantıklı bir bahaneydi. Junior Arden içeri de bana küsmüştü. Hazar Hocayı bu bahane tatmin etmemiş olacak ki söze atıldı. "Bu bir pürüz değil. benden giyinirsin."
Junior Arden bu duyduğu haberle halaya durmuştu. Bana böyle yaparak hiç ama hiç yardımcı olmuyordu. Aklıma gelen başka bir bahaneyi hemen öne sürdüm. "Şey...annem bekler, olmaz ki." Buda hiç inandırmamış olacak ki garip garip bakmaya başladı. Sanki 'Daha iyisini bulamadın mı?' dercesine bakmıştı. Neden bir hayır kelimesini söylemek bu kadar zor gelmişti. O kelimeyi söyleyeceğim zaman dilim lâl oluyordu. Ama bana o kadar kararlı, itiraz istemeyen bir bakış atıyordu ki, istesem bile gidemeyecekmişim gibi.
'Yuppii, burada kalıyoruz.'
Artık sevinebilirsin fesat. Beynim yerine kalbim-Junior Arden- kazanmıştı. Çünkü başka seçeneğim yoktu. Araba onundu isterse götürmezdi ki zaten bunu istemiyordu. Bugün ne kadar çok şey yaşamıştım ben öyle. Oda kendi yöntemleriyle telafi ediyordu. Bunu bana iyi davranarak sağlıyordu. O Vildan denen kadınla daha uğraşacağa benziyorduk. Bu konuyu düşünmek canımı sıkıyordu. Sonraya erteledim.
"Tamam Hazar Bey, eee ne giyeceğim?" Bu sözleri kabul ettiğimi göstermek için söylüyordum. Bu verdiğim cevapla kendini gülmemek için tuttuğu belliydi. Ne vardı gülsen ya! Kim bilir gülerken ne kadar güzel gülüyordur.
Katı.
"Benim odamda, yukarı çıkalım önce beni takip et." Bir de demin diyordum ki araya mesafe koyalım. He anam he! Neyse konumuz bu değil. Daha önemli sorunlarım var. Ben bu makyajla asla yatmam. Her zaman eve gidince bir güzel duşumu alırdım. Şimdi yıkasam da rahat edemem ki! Belli bir düzen oluşturmuşum sonuçta. Tabi ki çok üşendiğim zaman sadece yıkıyorum ama banyo etmek istiyorum. Burada bir sürü misafir odası var. Kapımı kilitlerim, bir güzel dış alırım. Ama şimdi odaya bir şey demek için gelirse ve kapının kilitli olduğunu görürse adam kendini sapık gibi hisseder. Bu Junior da yine sustu. Olup olmadık her yerde konuşur hanımefendi, işimiz düştü ya susar. Elbiseyle yatamazdım orası ayrı bir dertti zaten. İç çamaşırı sorununu saymıyorum bile. On altı yaşımdan beri giydiğim iç çamaşırlarına hep dikkat etmiştim. Benim takıntılarım herkesinkinden kesinlikle farklıydı.
Ben bu işin içinden nasıl çıkacaktım?
'Ondan iç çamaşırı iste, illa kullanmadığı vardır.'
Emin ol konuşmadan önce daha iyiydin, en iyisi sen yine sus! Adamın karşısına geçip' Bana giymemiş olduğun bir boxer versene' dememi beklemiyorsun herhalde. Hem burada banyo edeceğimi bile ona söylememiştim. Allah'ım beni nelerle uğraştırıyorsun?
Şuan tam olarak 'Cry baby' modundaydım. Hazar Hocada biraz anlayışlıdır herhalde canım. Ben bayağı derin düşüncelere dalmışken çoktan yukarı çıkıp kalacağım odaya varmıştık. Onun odasının tam karşısı. İyi bari odasının yanı değildi. Teşekkür edip içeri girdim. Normal bir odaydı. Çift kişilik bir yatak, iki kapaklı kahverengi dolap, başucumda komodin ve birde banyo kapısı vardı. Sanki oda boş kalmasın diye konulmuşlardı. Bu odadan iki tane daha vardır. El mahküm kendimi banyoya attım. Sadece banyo kapısını kilitlemiştim. Kıyafetlerimi üzerimden çıkarıp kuru kalması için güvenli bir yere koydum. Suyun ısısını ayarlayıp bedenimi ılık suyun altına bıraktım. Bu hissi seviyordum çok iyi hissettiriyordu. İşimi bitirdikten sonra banyoda ki raftan bulduğum havluyu alarak bedenime doladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I PSİKOLOG
Teen FictionNefesimi tutmuş, karşımdaki-*şahesere*-aman yani Hazar Hocaya bakıyordum. Şuan kesinlikle gözlerinden kalp çıkan emojilere benziyordum. Belinden düşecek gibi duran havlu, karın kaslarından süzülen su taneciklerinin adonis kasının orada gözden kaybol...