Bölüm 9

64 6 0
                                    

Yeni bölümden merhabalar!

Bu bölümde şarkı koymadım, bildiğiniz güzel bir şarkı varsa önerin lütfen.

Keyifli okumalar.

                SENİNLE KOCA BİR GÜN!  

   Karşımda oturan anneme yarın için izin aldığımı anlatmıştım. O da artık sıkılmıştı. Tüm gün evin içinde beni beklemekten. Odama geçip üstümü değiştirdim. Artık benim için gelenek haline gelen duş olayını bedenimi banyoya atarak yeniden tekrarladım. Suyun bedenimden akıp gidişi düşüncelerimi de beraberinde götürebilseydi. Ilık su vücudumu gevşettiğinde gerçekten rahatlamıştım. Banyodaki herhangi bir havluyu alarak odama geçtim. Annem yemek yapmıştı. Bunu odama kadar gelen mis kokulardan anlayabiliyordum.

     Üzerime siyah iç çamaşırlarımı geçirdim. Dolaptan ince kumaş olan pijamalarımı aldım ve vakit kaybetmeden giyindim. Islak saçlarımı taramakla uğraşmak istemediğim için hemen tepeden bir topuz yapmıştım. Klasik ev kızı hali.

     Koklaya koklaya evin koridorunu adımlayıp mutfağa yöneldim. Aman Allah'ım anne sen bir harikasın! Muhteşemsin. Yemek masasının üstünde öylece duran içli köfteye bakıp ağzımın sulanmasını görmezden geldim. Anneme sayısız iltifatlar edip yanağına sulu öpücükler kondurdum. İştah kabartıcı içli köfteyi daha fazla bekletmeden masaya oturup yemek için atakta bulundum. "Kızım sıcak, ağzın yanar. Üfle de ye, haşlanacaksın deli kız." deyip tebessüm etti. Öyle yaptım içli köfteyi afiyetle mideme indirdikten sonra sandalye de arkama yaslanıp karnımın şişliğini elleyerek gerindim. Annem bana hiç de hoş olmayan bakışlar attığında ona sinir olacağını bildiğim için öpücük attım. Şuan kesinlikle dolmuş şoförlerine benziyordum. Bu hareketimle ayağında ev terliğini çıkartıp bana atmak için hamle yaptığında ayaklanarak mutfak kapısına ulaştım. Ama Türk anneleri öldürsen ıskalamaz. Tam kapıya ulaşmıştım ki kırk yıllık nişancı gibi hedefi on ikiden tutturdu. Beni tam popomdan vurdu.

      Odama sızlana sızlana yürürken anneme masayı toplamak için yardım etmedim. Can sıkıntısından dolabımı  açıp içindeki kıyafetleri düzenlemeye başladım. Giymediklerim, küçük gelenler,modası geçmiş olanlar hepsini ayırıp bir kutuya koydum. Çok fazla oyalanmış olacağım ki annem televizyon başında uyukluyordu. Yanına gelip kutuyu ihtiyacı olanlara vermesini söyleyip yerinde uyuması için ikaz ettim. Odama geri döndüğümde yatağıma uzandım. Aslında çok fazla uykum yoktu. Biraz kitap okumaya karar verdim. Kitabı okurken sürekli aklımı meşgul eden bir çift kahve göz beni sinir etmeye yetmişti. Acaba şuan ne yapıyordur? Evde midir? Ya da o Vildan şırfıntısının yanına mı gitmiştir? Aklımda deli sorular.
 
    'Hayır yani anlamadığım ondan sanane.'

    Sen sus be çirkef! Sanki kendisiyle konuşan var. Ne geliyorsa başıma senin bilmişliğin yüzünden. Sinirlerim gerçekten yıpranmıştı. Bunu artık net bir şekilde anlayabiliyordum. Ama herkes kendi kendisine konuşuyordur. Tek değilimdir. Değil mi?

    Kendi düşüncelerimle boğuşurken  saatin bu kadar geç olduğunu görmemiştim. Saate bakmak için elime aldığım telefonumu açtığımda biriken bildirimleri merakla açtım. Bir sürü mesaj isteği, takip isteği ve yorumları es geçip mesaj kutuma girdim. Hazar Hoca mesaj atmıştı. Biraz şaşkınlık ve biraz da merakla hızlıca mesaja tıkladım.

Kimden: Hazar Kandemir"Çelimsiz, yarın kesin gelmeyeceksin değil mi? Sabah almayacağım ona göre." (21.58)

     Biliyordu yarın gelmeyeceğimi. Ama mesaj atma gereği duymuştu. İlk defa onunla telefonda yazışıyordum. Bu garip hissettirmişti. Bende ona ayak uydurmak amacıyla parmaklarımı yüzümü aydınlatan ekranın yüzeyinde tıkırdatarak cevap yazdım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 27, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞK-I PSİKOLOGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin