2# Yüzleşme •

70 6 0
                                    

Babamla ormanın içine yaptığımız ağaç eve çıktık. Kafamı ne zaman dinlemek istersem buraya gelmem gerektiğini söylerdi babam. Kitaplarla, güzel kokulu çiçeklerle döşemiştik içini. Babam üniversitede mimarlık okuduğundan evim için güzel bir şey düşünmüştü.. Sabah güneş doğmadan önce veya güneş battıktan sonra çıkan "Çoban Yıldızını" uzandığımda tavana açtığı küçük camlı penceremden görebilirdim.. Ve o saatlerde en parlak şey o olurdu. Büyüleyiciydi..

Babamla yan yana oturduk. Elini elimin üstüne koydu güven vermek istercesine ama bu hareketi benim ellerimi bi anda çekmemle son buldu. Babam yüzünü astı ve üzgün bir şekilde "Kızım, Kate benden korkuyor musun?" dedi.
" S-sen bugün benim üstüme yürüdün baba. Beni öldürcektin !" ağlamaya başlamıştım.
" Kızım beni gördüğünde kendimde değildim biliyorsun değil mi?" Babam acı çekiyor gibiydi. "Özür dilerim, peki nasıl kurtuldun?" diye sordu. "Ben bi kapana takıldım ve yukarı çıktım. "Biri geldi yanıma." dedim. Babam endişeli bi şekilde sordu " Tanıdığın biri miydi?"
" Hayır kesinlikle ilk defa gördüm ama ürkütücüydü." dedim. Babam bu sefer heyecanla sordu " Sana bir şey yaptı mı?" " Bana bir mendil verdi sadece" diyebildim..
Babama mendili vermem için eliyle bir hareket yaptı. Ben de heyecanlanmıştım mendili çıkartıp babama verdim. Babam mendilin yanına işlenmiş ismi okudu sessizce ve dehşete kapılmış gibi gözlerini açtı. Söylediği isim kulaklarımda çınlamaya başladı.. KLAUS.. İsmini duyunca yine ürkmüştüm ama belli etmemeye çalıştım. Babam ona bir şey söyleyip söylemediğimi sordu. Benden hayır cevabını alınca çekinerek alnımdan öptü ve onu gördüğümde kesinlikle bir şey söylememem için sıkıca tembih etti. Özellikle bugün olanlar hakkında..

Babama "Hadi artık konuşmamız gereken şey ne?" diye sordum. Babam boğazını temizledikten sonra konuşmaya başladı..
"Kate sana güvenebilir miyim? Yani bu konuştuklarımızın aramızda kalacağına söz verebilir misin?" dedi. " Baba iyice meraklandırıyorsun beni. Yani bunu neden saklamam gerekiyor hala anlayamıyorum.. Ama güvenini boşa çıkarmayacağım. - elimi kaldırıp- SÖZ ! " dedim. Babam bu hareketime gülümsedi ve devam etti.

Raign - Don't let me go ** burdan sonra dinlemeniz şiddetle tavsiye edilir **

" O halde tüm hikayeyi en başından anlatacağım ama sözümü kesmeden dinlemeni istiyorum. Witchcraft okulu babama ait. Yıllarca bu okulda yetişen büyücülerin içinde büyüdüm. Annem de bir büyücüydü. Annem her zaman için hayatıma karıştı . Ne zaman uyuyup uyanacağıma ne okuyacağıma ve ne mesleği yapacağıma dahi.. Mimar olmam için çok direndi. Ama o zamanlar tek hayalim avcı olmaktı.. Okuldan kaçıp sürekli avcıların eğitim aldığı okula gider onları izlerdim. Bir gün hayran olduğum avcının peşine takıldım ve gizlice onu takip ettim. Uzaktan sadece avcıyı görebiliyordum. Boğuşma sesleri geliyordu. O sırada avcının yere yığıldığını fark ettim. Derin derin soluk alıp veriyordu. Bi hışımla yanına koştum. Uyanması için uğraştım fakat artık soluk alıp vermeyi de kesmişti. Öldüğüne emin olmuştum. O benim hayallerimdeki bu dünyadaki en büyük avcıydı ve şuan gözlerimin önünde ölüyordu. O an çok önemli bir şeyi unuttuğumu farkettim. YARATIK.. Tam ensemde tıslamasını duydum. Kaçmaktan başka yapacak bir şeyim yoktu. Çünkü daha çok küçüktüm ve avcılıkla ilgili tek eğitimim uzaktan bu hayranlık duyduğum adamı izlemekti. Çılgınca koşmaya başladım ve tek hatırladığım buydu. Kolumun acısıyla gözlerimi açtım ve baktığımda ağlamaya başladım. Çünkü bu berbat yaratık kolumu ısırmıştı. Zaten bu yaratıkların insan yemek gibi bir durumu yoktu. Amaçları daha çok insanı ısırarak yaratığa dönüştürmekti. Daha doğrusu yaratık ordusunun başındaki kadının amacı buydu..

Kolumu tutarak ormandan hızlıca çıkıp eve koştum. Annem ünlü bir büyücü olduğundan bana yardım edebilcek tek kişiydi. Ama benim böyle bir şey yaptığımı duyunca en çok kızacak olan da oydu. Kararsızlıklar içinde odama çıktım. Yatağıma uzandım ve uyuyakalmışım. Uyandığımda ilk işim koluma bakmak oldu. Kolumda tek bir iz bile yoktu. Tüm vücudumun titrediğini ve cayır cayır yandığını hissediyordum. Saat akşam üzeriydi. Yani güneş batmak üzereydi. Annemin odama girdiğini gördüm. " Demek uyandın. Sana çok kızgınım John, ama bunları sen iyileşince konuşacağız." Dedi. Ben de " Anneciğim çok özür dilerim. Bir daha asla yapmayacağım böyle bir şey.. Kolumu sen mi iyileştirdin?" diye sordum. Annemin şaşkınlıkla gözleri açıldı ve ne dediğimi anlamamış gibi hatta biraz bağırarak
" Koluna nolmuştu???!!!" dedi.Korkum iyice arttı ve bir yaratık tarafından ısırıldığımı anlattım. Annem bağırarak ağlamaya başladı. Kızgındı ama bana değil kendine kızgındı daha çok. Yaramı görmemişti, sadece soğuk algınlığını olduğunu sanmıştı. "Ben, benn bu dünyanın gelmiş geçmiş en iyi büyücüsü Carolin!! Nasıl olur da oğlumun yarasını fark edemem.. Nasıl olurda oğluma iyi gelecek bir ilaç bulamam?" Bağırışları yerini sessizliğe bıraktı ve annem benim için ilaç yapmaya gitti. Tam bu sırada güneşin batışını izlemek için ayağa kalktım ve vücuduma hakim olamadım. Vücudum şişme başladı. Rengim maviye dönüştü dişlerim irileşti kıyafetlerim yırtıldı. Hemen aynanın karşısına koştum. Vücudumdaki damarlar şişmeye gözlerim mor rengine dönmeye başladı."

SHEPHERD STAR | ÇOBAN YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin