göz'yüzü

89 30 2
                                    

Tuhaf bir hikaye olacak. Nereden başlayacağımı bilmiyorum boğazım düğüm düğüm papatyalarımın yan tarafında duran kül tavlasını izliyorum. Tek düşündüğüm nasıl bir sebep olabilir bir annenin oğlunu bırakıp öylece gidebilmesi için.Gidişini hatırladıkça boğazım düğüm düğüm gri bulutlarla doluyor yağmur yağacak gibi oluyor ama birtek gözlerim hüzüne yüz tutuyor.Kalbimdeki kemirgenler her geçen gün yiyip bitiriyor kalbimi.Keşke kalbimi bir kemirgenin eline teslim etmeseydim. 05.09.12 galiba bugün hayatımın en gurur kırıcı günüydü her çocuk doğum günü gelsin diye heyecanlanırken beni doğum günümden korkutan gündü o gün ondan önce mutsuz olduğumu hatırlamam.Ne bayram severim ne özel gün."Bir yıldız olmana gerek yoktu be anne sen o gün gözden iyice düştün."dayanırsın dayandığını sanır kendini kandırırsın.Zaman geçer ağlamam der kendini güldürürsün sonra bir gün hıçkıra hıçkıra ağlarsın bağır çağır kır dök bırak ağlamaya yüz tutmuş desinler. Herşeye ağlıyor desinler. Erkek değil desinler adam değil bu desinler.Desinler onlar bilmezler.O iğrenç gün sabah yine girdim annemin odasına öptüm yanağına uyandırmak için uyanınca bir tuhaf acınası gülücük çöktü yüzüne.On beş yaşındaki biri rahat anlardı o ifadeyi anlam verilemez ama acı bir ifade arkasına yaslanıp "İyi ki doğdun "dedi galiba o gün onu son kez göreceğimi tahmin bile edemezdim.Ellerinden tutup "kahvaltı hazırladım." dedim yine uzunca baktı galiba dakikalar sürdü bu bakış.Her bakışında içimden birşeyler kopuyordu o anın bitmesi için dakikaları saydım belki de.Dayanamadım kalktım ayağa gülümsedim kollarımı sağa sol çırpıştırıp ağzımdan tuhaf tuhaf sesler çıkarttım boynunu büküp gülümsemeye başladı o an aklıma geliyor ya gözleri dolu dolu gülümsemesi kalbim yanıyor be.Bahçeye inip kahvaltı masasını hazırladık.Kahvaltı yaparken bile oturmuş sadece izliyordu sinirlerim alt üst oldu ama ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmiyordum.Çatalımın ucundaki zeytini burnuma tutup gözlerim şaş burnuma bakıp yüzüme komik bir ifade yerleştirdim gülümsedi tekrar.Saatler geçti sonra alnımdan öpüp "Biraz hava almam gerek" dedi.Galiba aldığı en uzun havaydı dönmedi daha.Gece yarısına kadar bekledim saatler geçti meraktan kalbim çıktı yerinden hemde defalarca.Onu beklerken uyuya kalmışım sabah uyandığımda her yerim tutulmuş daha esneyip sağa sola dönmeden odasına çıktım gelmemişti her odayı tek tek dolaştım yoktu.Boğazım kurumuştu artık nefes alamıyordum her gün bir gün daha geçti gitti annem her geçen gün yaşlanıyor ve elimden birşey gelmiyor diye düşüne düşüne geçirdim o günlerimi mutfağa girdim bardakların bulunduğu bölümde bir mektup vardı. Mektubu okumadan gözlerim doldu.Bir veda olduğunu biliyordum aklımda bir sürü soru beynimi kemirdiler.Ya bir ay gelmezse ? Ya daha da uzun sürerse. Galiba artık okuma zamanım gelmişti yavaş yavaş açtım mektubu o mektuptan uzun uzun bahsetmek istemiyorum.Sadece yapamamış.Kaldıramamış.Birisini seviyormuş.Gitmesi gerekiyormuş.Mutlu olması gerekiyormuş.Olsun o mutlu olsun.Kağıdı avucumun içerisinde buruşturup duvara fırlattım.Galiba o gün o kağıtla çok benziyorduk beni de kaderine yazılan kişi kaldırıp attı o kağıdı da okuması gereken kişi fırlatıp attı.Elimi yere koyup kalkmaya çalıştıkça boğazım kanar gibi hissediyordum.Ellerimi dizimin üzerine katıp avazım çıkana kadar bağıra bağıra ağladım.O günden sonra iki yıl konuşmadım kimseyle.Herkes bir pislik gibi davrandı yumruklamadıgım duvar kalmadı boğazımda kenetli o düğüm iki yıldır.Galiba hiçbir zamanda gitmeyecek."Hiclik hissi gibi,sigarana konan kelebek gibi."Bugün yine aynı tarih sadece yıllar değişik.Yine oturdum duvar kenarına yine gözlerim dolu ve o gün aklımda.Ölmek için yaşamak amölölememek. İntihara kalkışmak ama korkak işi olduğunu bilmek.İlk yudumu aldım boğazım alev alev bir ses duyar gibi oldum onun sesiyle aynıydı ama çığlık sesleri iki damla yaş aktı ellerimi yüzüme götürüp sildim yaşlarımı.Yine çığlık sesini duydum galiba bu kendi içimde olan bişey değildi biri bağırıyordu yardım istiyordu ama gecenin yarısında kimsenin olamayacağı tek yer burasıydı.Sese doğru ilerledim ağlama sesleri yükseldi karşımda iki kişi vardı.Otuzlarında bir adam ve benimle yaşıt bir kız kız kurtulmak istiyor gibiydi nedenini bilmeden gidip adamı ensesinden çektim.Yumrukla yere devirdim.Kızı tutup kaldırdım ciğerlerimiz patlayana kadar koştuk bir süre sonra çok yorulduğunu fark ettim zaten ilerlemiştikte.Soluklanmak için durduk.Saçları uzun esmer yeşil gözlü birisiydi tuhaf ama saf birisiydi.Soru sormadım kötü anlarda anlatmak zor olur korkuyordu hala.Galiba ilk kez o gün konuşmaktan yanaydım.Ya da yana yana ölüme gidiyordum.

Bal'lıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin