0.7

816 78 73
                                    

Keyifli okumalar~

Alarmın sesiyle kalkmıştım ve bu alarm okula gitmek için değildi. Hastaneye gidecektim.

Annemgile çaktırmamak için normal okul formamı giyindim. Uzun bir çorapla dizim de ki yaraları örttüm. Üstüme ince bir hırka giyindim ve saçlarımı at kuyruğu yapıp yüzüme güneş kremi sürüp hafif bir göz makyajı yaptıktan sonra çantamı alıp aşağıya indim.

Ben inerken arkamdan hazırlanamamış Yerim geliyordu. Merdivenlerde hazırlanmaya devam ediyordu. Çantamı kenara koyup kahvaltı masasına oturdum.

"Günaydın prenseslerim~" demişti babam. Babamın arkadaşlarıma ve bize böyle seslenmesi cidden çok hoşuma gidiyor ve gülümsememe engel olamıyordum.

"Good morning uri prince!" sırıtarak çatalı elime alıp yemeğe uzanırken koluma ağrı tekrar girmişti. Yüzümü büzüştürsem de çaktırmamaya çalışarak çatalı diğer elime aldım ve kahvaltıya başladım.

Kahvaltıyı yaptıktan sonra babam ile masadan kalkıp evden çıkmıştık. Yerim öne binmişti ve bende arkaya binmiştim.

Şuan anlamasınlar diye okula gidiyordum bu yüzden babam bizi bırakıp gidince okuldan hastaneye gidecektim. Planım bu şekildeydi.

Daha Yerim'e söylene fırsatı bulamamıştım o yüzden inince söylecektim.

Babam okulun önünde durunca uzanıp yanağından öptüm ve hayırlı işler diledim. Ben inerken o da yanağından öpüp iyi işler diledi.

Yerim arabadan inip okula doğru yürürken hemen kolunu tutup durmasını sağladım. Babam çoktan gitmişti.

"Yah! Ne bu acele? Geç kalmadın merak etme" gülümsedikten sonra konuşmama devam ettim.

"Bugün ben derslere girmeyeceğim." dedikten sonra onun kolunu bıraktım. Yerim şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Neden? Bir şey mi oldu unni?" meraklı ve endişeli gözlerle bana bakıyordu.

Gülümsedim ve kafamı iki yana salladım.

"Hayır hayır birşey olmadı.. Sadece kolumu göstereceğim doktora. Ezilmiş olabilir bilmiyorum~ o yüzden şimdi hastaneye gideceğim" gülümseyerek formasında ki fiyonku düzelttim.

"Neden daha önce söylemedin? İncindiğini neden daha önce söylemedin unni? Çok kötüsün! İyi olacaksın değil mi?" dudağını büzüp yumruk olan eliyle omzuna vurdu.

"Ohh~ iyi olacağım" göz gülümsememle kalçasına hafif vurdum ve "Asıl şimdi derse geç kalacaksın! Hadi git artık~ iyi dersler meleğim~" sırıttım.

"Aramayı unutma unni!!" ilerlerken bağırmıştı. O gözden kaybolunca arkamı döndüm.

Döndüğümde gözlerim karşıda ki kırmızı ışıkları bekleyen çocuğun gözleriyle buluşmuştu. O gözlerini benden ayırmadan yanında ki çocuklarla karşıya geçmişti.

Onlar Taehyung ve Jungkookdu. Gözlerini benden ayırmayan da Park Jimindi.

Onlara doğru gülümseyerek döndüm. Jungkook ve Taehyung gülümseyerek bana el sallıyordu fakat Jimin buz kesmiş suratıyla bana bakıyordu. Onun bu hali kalbimin sıkışmasına sebep oluyordu. Keskin bakışları onu sexy ve korkutucu gösteriyordu.

𑁍 secret || completedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin