0.9

365 35 8
                                    

O hareketinden sonra hyung yanıma gelmemiş ve bende onun yanına inadım yüzünden gidememiştim. Bugün eve dönüyorduk çünkü yarın benim okulum vardı fakat annemin beni çağırmasıyla odaya çıktığımda bişeyler olduğunu farkına vardım.

"Jinyoung-ah sanırım sen eve tek dönmek zorunda kalacaksın ben burda kalmalıyım" bön bön odadaki herkese baktıktan sonra biraz tıslar gibi konuşmuştum.

"Ne demek tek dönücem anne ben yol korkum yüzünden tek başıma otobüse bile binemiyorum sen bana tek uçağa binmemi mi söylüyorsun?!" bana üzgün bir ifadeyle bakan annem ha şunu bileydini gözleriyle anlatmıştı zaten.

Ama burda şuan bunu yapamazdım o yüzden onu onayladım ve çantamı alıp odadan çıktım. O sinirle havaalanına geldiğimi bile fark etmezken yavaş yavaş korkum boy gösteriyordu. Üstelik yanımda olmasını istediğim insan tenezzül dahi etmemişti.

Gelen arama sesiyle telefonumu elime alırken isme bakmayı unutmamıştım. Bu Yugyeom'du okuldan tanıdığım tek tük insanlardan biriydi.

Alo Jinyoung-ah s-sen nerdesin tek başına uçağa nasıl binersin?! ah umursayan birileri vardı demek.

Mecburum Gyeomie annemin burda kalması gerek derin bir iç çekişten sonra onun nefesinin düzensizliği dikkatimi çekti Sen nerdesin napıyosun da sesin böyle geliyor?

Seni almaya geliyorum sersem sen tek gelemezsin ki bir anda sevinmiştim ama moralim tekrar bozuldu.

Gyeom-ah boşver gelme sen ben gelebilirim gerçekten boşu boşuna paranı çarçur etme ailesinin durumunun berbatlaştığını neredeyse herkes biliyordu her ne kadar benden saklamaya çalışıyor olsada.

Boşu boşuna değil senin için çarçur ediyorum Jinyoung Hyung yani orda otur ve kahramanını bekle diyip kahkaha attığında bende onunla kahkaha attım ama endişeliydim de.

Kahramanım çabuk gelse iyi olur diyip kapattığımda son zamanlarda yugyeom ile olan yakınlaşmamızı değerlendiriyordum kafamda. Gerçekten çok sevimliydi ve... bazen o da bana garip hissettiriyordu.

"Kahraman mı kahramanın kim Jinyoungie?" Birden yanımda oturmuş olan Mark'la üstün bir başarıyla korkmuş ve zıplarken aşırıya kaçıp yere düşmüştüm. Dirseğimden tutup beni yanına oturttuğunda bende cevabımı veriyordum.

"Bana zarar vermeyen birisi işte" alayla konuştuğumda o da beni dövmek ister gibi bakıyordu.

"Jinyoungie bana düzgün cevap ver"

"Sana düzgün cevap vermesi gereken tek kişi sevgilin Mia bence Mark o yüzden burda oyalanma ve onun yanına git ha bu arada sakın benimle aynı uçağa bineyim deme!!" sinirle konuşup yanından kalktığım sırada hiç beklemediğim bir şey yaptı hayır evde yapar ama dışarda...

Kucağına oturtulduğum sırada boynumu öpmeye başladı. Ardı ardına yavaş yavaş her köşeye konan baştan çıkarıcı öpücüklerdi bunlar ve bend.....

"M-mark n-napıyosun sen" daha çok öpmeye başladığında iyice tedirginleşmiştim ve bir yandan aklıma Yugyeom gelmişti. Onu hafifçe ittirdiğimde eli ensemi kavradı ve başımı eğip yüzümü öpmeye başladı.

Telefonum çaldığında bakamadım ama bikaç kere çalmaya devam edince Mark telefonu cebimden alıp ekrana baktı. Telefonla birlikte ayağa kalkıp benden uzaklaştığında ne düşündüğünü tahmin edememiştim.

Konuşmadan sonra yanıma geldiğinde kim olduğunu sordum ama bana cevap vermemişti.

"Ben de seninle geliyorum zaten okul iznim var" diyip elimden tutmuş ve beni sürüklemeye başlamıştı. Aklım hala karışıkken ellerimize bakmak beni mutlu etmeye yetiyordu gerçi bankta yaşananlar bir süre gündem olucak gibiydi ama şimdilik eller güzeldi.

______

Bu bölüm hem uzun hemde sıkıcıydı galiba yani ben beğenmedim.

Siz de düşüncenizi yazarsanız sevinirim ^-^ 💚🐦

 mayday , markjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin