Kore'ye öğrenci olarak gelmiştin. Okuldan sonraları için bir işe ihtiyacın vardı. İnternette ilanlara bakıyordun. Bütün işler aşırı zordu. Aralarından en kolay olanı gözüne çarpmıştı. Yatılı hizmetçilik. Yemek yapmayacaktın. Sadece toz alıp evi toparlayacaktın. Arada bir ev sahibi isterse yemeğe yardım edecektin. En güzelide yatılı kalacaktın. Çünkü kalacak bir yer de bulman gerekiyordu. Bu iş tam da sana göreydi.
Başvuruyu yapıp ertesi gün görüşmek için telefonda konuştuğun adamla bir kafeye gidecektin. İtaewon'da bir kafeye gidecektin. Bir kot bir de tişört giyindikten sonra yola çıktın.
Adam senden önce gelmişti. Karşısında saygıyla eğildin. Çat pat Korecenle konuştun.
"Kusura bakmayın efendim beklettim."
"Yok ben de daha yeni gelmiştim."
Adamı gözün sanki bir yerden ısırıyordu. Bts videolarında gördüğün adamlardan biri gibiydi. Ama sonra Koreli Koreliye benzer dedin ve sormaktan vazgeçtin.
"Bakın bayan birkaç tane erkeğin yaşadığı evde hizmetçilik yapacaksın. Ama öyle erkekler diye korkma. Hiç öyle çocuklar değiller ve onların varlığını hiç hissetmezsin. Sabah sen uyanmadan giderler gece de sen uyuduktan sonra gelirler. Onları pek görmezsin ve pek karşılaşmazsın. Onlar da seni görmezler. Ha bide bu arada nereliydin sen?"
"Türküm efendim."
"Ha anladım ne güzel. E sen düşünüyor musun işi?"
Adamın dedikleri aklına yatmıştı. En başta erkekler diye korkmuştun ama başka çaren yoktu. Kabul etmek zorundaydın. Hem onlarla karşılaşmayacağını duymak içini rahatlatmıştı. Parası da iyiydi. Kabul etmeye karar verdin.
"Tamadır. Ne zaman başlayayım?"
"Yarın başlayabilirsin. Sabah 7 de bu adreste ol." dedi ve sana bir adres verdi.
"Görüşmek üzere iyi günler." diyerek kafeden ayrıldın.
Yeni işin için heyecanlıydın.
--
Ertesi gün 6 da çalan saatin ile uyandın. Hazırlandın ve 6 buçukta yola çıktın.Saat tam 7 de ordaydın kapıyı sana verilen anahtarla açarak eve girdin. Güzel ve müstakil bir evdi. 8+1 bir evdi. 4 yatak odası 2 banyo 1 tane içinde müzik aletlerinin olduğu müzik odası 1 tane mutfak ve bir de salon vardı. Çok güzel ve şık bir evdi. Fakat fazlasıyla dağınıktı. İçinde genç erkeklerin yaşadığı belliydi. Bu ev sana çok tanıdık geliyordu. Evi gezdikten sonra televizyona bırakılmış mektubu gördün. Üzerinde adın yazıyordu. Mektupta odaları ve evi toparlaman söylenmişti. Söyleneni yaparak işe konuldun.
Birkaç saat sonra bütün odalar bitmiş bir tek salon kalmıştı. Sehpadaki bardakları toplamaya başladın. Bu sırada girişten gelen kilit sesleriyle ürktün.
"Kim o?" diye seslendin. Girişteki sesler yükselmeye başlamıştı. Galiba evde yaşayan çocuklar dedin. Birazcık tedirgin olmuştun. Yavaşça girişe doğru giderken içeriye giren kişiler dilini yutmana sebep olabilirlerdi.
Jungkook ve Yoongi içeriye girdiler ardından seni görünce ikisi de durdu. Sonra içeriye Taehyung ve Jimin girdi. Onlarda durup sana bakmaya başladılar.
Kaşların saç diplerine kadar yükseldi. Kalbim her an durabilirdi. Gözlerin gördüklerine inanamıyordu.
"Oha!" Türkçe bir şekilde bunu söylemiştin.
Ardından salona Namjoon, Hoseok ve Jin geldi.
"Ananı sikeyim!"
Türkçe olarak küfür ettikten sonra hepsi sana tuhaf tuhaf bakmaya başladılar.
Jimin konuştu "Ne?"
Sonra Korece konuşmaya başladın. Araya Türkçe kelimeler giriyordu. Beynin felç olmuştu.
"S-s-siz b-b-bt-s. A-ama b- u n-n-e n-n-n-a-asıl-l o-o-olur?"
(Siz Bts. Ama bu ne nasıl olur?)En sonunda dayamadın ve çılgın bir Army olarak çığlığını attın.
"AAAAAAAAAAAAAAAAAAA..."
Delirircesine bağırıyordun.
"Sus kızım ya." dedi Yoongi.
"Sus tamam bir sakin ol." dedi Namjoon
Sen de derin derin nefesler alarak sustun. Hepsi kulaklarını kapadıkları elleri indirdi.
"Vay amına koduğum." dedin ve yere yığıldın.
---
Uyandığında gördüğün rüyanın etkisiyle sırıtıyordun. Türkçe bir şekilde konuştun.
"Vay be ne rüyaydı ama."
Gözlerin tam net olarak görebildiğin yine ölecekmiş gibi hissettin.
"Rüya değilmiş."
Tam bağıracakken Yoongi yüzünü elleri arasına aldı.
"Yeter artık yeter bayılma ve bağırma. Bir daha dayanamayız ve anlayacağımız dilden konuş."
"Am siz Bts'siniz. Bangtan Sonyeondan. Bullet Proof Boys Scouts. Beyond the Scenes. Rüyadayım galiba." dedin ve koltukta feels geçirmeye başladın. O an nasıl göründüğün umrunda bile değildi. Ölecek gibiydin. Mutluluktan ve heyecandan. Ağlamaya başladın. Mutluluk gözyaşlarıydı bunlar.
"Sakin ol lütfen, ağlama."dedi hepsi aynı anda.
"Oha mükemmeldiniz taşağını yediklerim."
"Sapık mısın kızım?" dedi Jungkook
"Ş-şey belki biraz." dedin burnunu çektin. Hâlâ ağlıyordun.
"Sevdim bunu."
"AAA BENİ SEVMİŞ." diye bağırmaya başladın.
"Aha beğendin mi yaptığını?" dedi Jin, Jungkook'a.
"Sen yeni çalışan mısın?" dedi Taehyung.
"Evet de ben cennete düştüm galiba."
"Army misin?" dedi Jhope.
Ayağa kalktın ve ceketinin önünü açtın. İçine giydiğin Bts tişörtünü görünce hepsi gülmeye başladı.
"Hem de en iyisinden en büyüğünden en çılgınından Army'im." dedin
"De ben hâlâ bunların rüya olduğunu düşünüyorum."
"Biz gerçeğiz." dedi Namjoon.
"ALLAH!" diye yine feels geçirmeye başladın.
"Sadece sakin ol." dedi Jimin
Elinden geldiğince sakinleşmeye çalıştın ama yine de uçacak giydin.
"Sanırım beraber yaşayacağız ha?" dedi Jungkook
"Evet öyle olacak." dedin hâlâ içinde kelebekler uçuşurken ve göz yaşların akarken.
Koreli manit yaptım. Vatana millete hayırlı uğurlu olsun.
İyi okumalar. 🦋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS İLE HAYAL ET
FanfictionFan fiction ve smutlar ile güzel hayallere dalın. Okuduğunuz için teşekkürler 🌚🖤