Karşımda ki kişiye bakarak geriye doğru süründüğüm sırada elimin altına yemek kırıntıları, kıyafetler ve yastıklar geliyor ve geriye gitmemi engelliyordu. O ise sırıtarak ağır bir iki adımın ardından durdu ve etrafa bakmaya başladı, ardından şaşkınlıkla ''Burada mı yaşıyorsun?'' diye sordu. Gözlerimi kapatıp bekledim. Bu karşımda ki o olamazdı. Bir kere o ölmüştü. Cesedini bulamamış olsam bile o ölmüştü.
Gözlerimi açmadan, gülerek, ''Ben delirdim değil mi?'' dedim ve gözlerimi açarak ona baktım. Delirmiş olmalıydım. Düzenli uyuyamıyordum, düzgün bir yeme alışkanlığım yoktu ve günlerdir banyo yapmıyordum. Haliyle bu baş ağrıları, yorgunluk ve sonunda delirmenin yollarını bana göstermişti.
''Delirmedin.'' dediğinde bile bu dediğine inanmıyordum. Ben beceriksizce ayağa kalkmaya çalışırken bana doğru bir adım attı ve elini uzatıp tebessüm etti. Bana uzattığı eli tutmak yerine hemen arkamda duran kirlenmiş koltuğa tutunarak ayağa kalkıp hızla mutfağa doğru koştuğumda arkamdan ''Kelly, ciddi olamazsın? Neden kaçıyorsun?'' diye seslendiğinde çoktan mutfağa girmiş elime alabileceğim bir şey arıyordum. Mutfak o kadar karışıktı ki yerde, torbaların altında kalmış olan tencereye ayağım çarpmasa zor fark ederdim.
Elime tencereyi alıp kapının kenarına geçtim ve bekledim. Adım sesleri bana yaklaşırken bir yandan da tedbirli bir şekilde konuşmaya devam ediyordu.
''Kelly, biliyorum korktun ama sana her şeyi açıklayabilirim. Sadece sakin olmanı istiyorum. ''
Ayakkabısının ucunu kapının dibinde gördüğümde tüm gücümle elimde ki tencereyi suratına savurdum fakat son anda refleks olarak elini yüzüne kaldırmış ve tencere ellerine çarpmıştı. Ondan uzaklaşmaya çalışırken Alex sinirle tencereyi yere fırlattı ve öfkeyle ''Bu da neydi böyle!'' diye bağırdı.
Fırlattığı tencereye bakarak ''Sen karşımdasın, hayal değilsin.'' dediğimde öfkeli yüzünün yerini şaşkın bir ifade almıştı. Bana doğru yaklaşıp tam karşımda dikilerek ''Neden gerçek olmadığımı düşünüyorsun?'' dediğinde gözlerimi sıkıca kapattım ve ''Çünkü üç aydır sizden haber alamıyordum. Tam üç ay!'' diye bağırıp gözlerimi açtım. Alex ise sakin bir şekilde ''Ama biz yaşıyorduk.'' dediğinde sinirle ellerimi onun göğsüne koyup onu tüm gücümle ittiğimde ''Lanet bir telefon açamayacak kadar meşgul müydünüz! Sadece bir telefon! Mesaj, mail, mektup ya da herhangi bir şey kabulümdü! Sizin öldüğünüzü düşünerek üç ay yaşadım Alex. Beni anlıyor musun? Üç ay boyunca sizin birer cesetten başka bir şey olmadığınızı düşünerek geçirdim. Her gece kabuslarla uyandım, defalarca sizin evime geldiğinizi kurguladım, güçlerimi kaybettim ve o siktiğimin kampında sizi bulabilmek adına bir hafta yemeden, içmeden, uyumadan sizi ölü ya da diri bulabilmek için her yerini dolaştım ama ne bir iz, ne de ceset buldum ve şimdi sen karşıma çıkmış ''Merhaba Kelly ben geldim.'' mi diyorsun? Sen öldürürüm.'' diye bağırdım sonunda. Sinirden yerimde duramıyor ve vuracak, parçalayacak bir şey arıyordum ama elimde hiçbir şeyim yoktu. Tek yapabileceğim şey duvara vurmaktı.
''Nasıl hayatta kaldın? Ben yakalandığımda son duyduğum, askerlerden birisinin senin ve diğerlerinin öldüğü, senin karşı koyduğun ve kafandan vurulduğunu söyledikleriydi. Nabzını bile kontrol etmiş! Sen ölüydün!'' dediğimde Alex sırıtarak ellerini kaldırdı ve ''Asla gözlerinle görmediğin bir şeye inanma Kelly. Sadece bir dokunuşum bütün gerçekliği bozabilir. Bunu unutma.'' dedi bana sakince bakarak. Yeşil gözlerinde daha önce görmediğim bir cesaret belirmişti bir anda.
Ellerini arkadan birleştirip ''Ve ayrıca sana ulaşmak istedim ama İsabella izlendiğini düşünüyordu ve gelmemi ya da sana ulaşmamı kesinlikle yasakladı Kelly.'' dediğinde yumruğumu sıkarak sakinleşmeye çalıştım. ''Ne izlenmesi? Beni kimse izlemiyordu tamam mı? Mahallede tanıdığım sinir bozan insanlar dışında beni rahatsız eden kimse yok.'' dediğimde Alex ellerini önünde bağlayarak başını biraz öne eğerek ''Pek emin değilim.'' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.A.O.S. Projesi: İsyan Ateşi
Science FictionK.A.O.S PROJESI'NİN 2.KİTABIDIR. Bilimkurgu'da #7 ♥⭐♥⭐♥⭐♥ Bu ölüm kalım savaşı başladığında herkes korkuyor, ne yapacaklarını bilmiyorladı. Sadece yaşamayı istiyorlardı. Bunu onlara, Tüm taşıyıcılara veren Irus ve kendi grubu onların güvendiği tek...