pembe saçlı prens/ park jimin

~8~

uçak yarım saat sonra kalkacaktı o pislik marktan kurtulmam gerekiyordu.

JİMİNDEN

havaalanına geldim ve her yerde min-ji yi aramaya başladım.

biraz sonra min-ji yi gördüm. lavabo ya doğru gidiyordu ve yaninda bir adam vardı.

MİNJİDEN

-mark lavabo ya gitmem gerek.

-ne

-altimami yapayım.

-tamam çabuk ol. sende onunla git.

korumalarindan biri ile beraber lavaboya doğru gidiyordum. belki orada  kacabilirdim.

jimin acaba şimdi  ne yapıyor onu aramam gerek ama nasıl telefonumu almış salak. ne yapmalıyım.

içeri  bir bayan daha geldi.ondan isteyebilirim

-merhaba telefonunuzu kullanabilir miyim benim sarjimbitmiste

-tabi  buyrun.

-çok  teşekkür ederim.

neyseki jiminin numarası ezberinde.

telefon biraz çaldıktan sonra o sesle içime huzur doğdu.

-alo jimin  ben min-jı.

JIMINDEN

lavaboya doğru ilerlerken telefonum çaldı bilmediğim bir numara.

-alo

-alo jimin ben min-ji.

-min-jı aşkım  yanına gelicem merak etme seni o pislikten kurtaracağız

-sen nasıl

-seni takip ettim.

-çıkmama yardım  et lavaboya  kaldım  kapıda markın  adamı var.

kapıdaki adamın kafasına yumruk atıp bayilttim

jimin

aşkım sesin gelmiyor.

-artık  çıkabilirsin

-ne

-dışarı çık

-tamam

MINJIDEN

kadına telefonu verip dışarı çıktım karşımda beni bekleyen pembe saçlı  bir prens vardı  hemen yanına  koştum. şu an o kadar mutluyum ki.

-j-j-jimin ben çok korktum

-tamam geçti  aşkım hadi gidelim.

-t-tamam.

huzurluydum çünkü  jiminin kollarindaydim ama bu huzur pek uzun sürmedi.

HEP EN HEYECANLI YERDE KESIYOM DIMI HEHEEH