Ölüm ansızın kapıyı çalan davetsiz bir misafirdi. Ve onunla yüzleşebilmek için cesaret gerekirdi. İşte ben o cesareti kaybetmiştim, ellerimle koyar gibi kaybetmiştim.
Çıkan yangından sonra gerçeklerle yüzleşmeye güç yetirememiş ve kaçmıştım ve şimdi bu korkaklığımın bedelini çok ağır bir şekilde ödüyordum.
Bana verilen odada yatağın hemen köşesine sinmiş otururken bir yandan bütün bu olanları düşünüp gözyaşlarımın beni terkedişini izliyordum. Korkak oluşuma sinirlenip gidiyorlarmış gibi hissediyordum. Ama bu böyle devam etmezdi, cesur olmanın vakti gelmişti.
Hışımla ayağa kalkıp gözyaşlarımı tek bir hamlede kuruladım ve odadan çıktım. Kırmızı koltukta tek başına durup elindeki kalemle önünde duran kağıda bir şeyler karalayıyordu Arya. Uğraştığı şeyle o kadar meşguldü ki odadan çıktığımı farketmemişti bile. Beni farketmesi için öne doğru bir iki adım attım ve sesli bir şekilde boğazımı temizledim. Beni farketmesiyle kağıdı masanın üzerine bıraktı ve koltuğa yayılıp beni baştan aşağı süzdü.
"Seninle konuşmak istediğim şeyler var." dedim düz bir tonda, sesimin titremesine engel olmaya çalışıyordum.
"Ben de tam seni çağıracaktım." dedi ifadesiz duran yüzüyle. Bir an afallasam da kısa sürede kendimi toparlayıp hemen karşısında duran koltuğa oturdum ve gözlerimi gözlerine diktim."Evet? Seni dinliyorum."
"Neden ben?" diye sordum. Gözleri hiçbir şey anlamadığını belirtircesine boş bakıyordu.
"Neden beni bu işe seçtin? Beni önceden tanıyor muydun?" diye devam ettim. Bir an gülümser gibi oldu fakat yüzü saliseler içinde eski ifadesiz halini aldı.
"Ben seni seçmedim. Sen kendini seçtirdin." deyince durup ne demeye çalıştığını anlamaya zorladım kendimi.
"Ne demek istiyorsun?" diye sordum kaşlarımı çatarak.
"O gece orada olup yaptığım şeye tanık olmasaydın ve benim güzel bir kıza ihtiyacım olmasaydı, seninle işim olmazdı." dedi alaycı bakışlarını üzerimde gezdirerek. Onun bu iğneli cevabına sinirlenmiştim.
"O adam.. Onu öldürdün mü?" diye sordum korkuyla merak arası bir ses tonuyla. Arya gülümsedi ve öne doğru eğildi, mavi gözlerini gözlerime dikti.
"Bunu gerçekten bilmek istiyor musun?" deyince evet demek istedim ama nutkum tutulmuştu, kesik kesik nefes alırken geriye doğru yaslandı ve "Ben de öyle düşünmüştüm." diye karşılık verdi.
"Emirlerine uymak zorunda değilim!" diye bağırdım bir anda gelen deli cesaretiyle.
"Uymak zorundasın."
"Değilim. Hırsızlık falan yapmayacağım, istesem burdan kaçabilirim." dedim fakat bu dediğime ben bile inanmamıştım."Kaçamazsın." diye sırıttı.
"Kaçarım!"
"Kaçamazsın çünkü korkuyorsun. Ölmekten korkuyorsun, seni neden bağlamadım zannediyorsun?" dedi ve duraksadı.
"Sen zeki bir kızsın. Neler yapabileceğimi tahmin ediyorsun ve bu yüzden benden korkuyorsun. Haklısın da. Her ne kadar ailesini yeni kaybetmiş yaralı bir kuş olsan da ölmekten delicesine korktuğunu gözlerinde görüyorum Gizem." dedi.Uzun cümlelerinden çok adımı ilk kez telaffuz edişi dikkatimi çekmişti.
"Beni bırakacak mısın? Yani.. Eğer dediğin şeyi yaparsam?" diye sordum. Ellerini beyaz saçlarının arasından geçirdi ve dudaklarını ıslattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli OSİRİS
Mistero / ThrillerYayımlama tarihi 17.08.2017 "Ben katil değilim." "Sen katilsin bense maktül."